Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversitelerin birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediğini belirtti.
Doğu Anadolu Projesi Bölgesi Üniversiteler Birliği (ÜNİDAP) 5'inci dönem toplantısı, Erzurum Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi’nde yapıldı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve ÜNİDAP üyesi 17 üniversitenin rektörlerinin katıldığı toplantıda konuşan DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Osman Demirdöğen, bölge üniversitelerinin hazırladığı toplam 47 projeye 30 milyon 706 bin liralık destekleri olduğunu söyledi. Demirdöğen, 47 projenin 32'sinin tarım, 13'ünün eğitim ve kültür, 2'sinin ise enerji sektöründe olduğunu bildirdi.
Toplantıya ev sahipliği yapan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, ÜNİDAP bünyesindeki 17 üniversitenin mevcut durumu faaliyetleri hakkında bir sunum yaptı. Çomaklı, sunum sonunda bölge üniversiteleri olarak sorunları ve çözümü için önerilerini dile getirdi.
'Bölgesel Kalkınma ve Üniversitelerin Rolü' konulu konuşma yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversitelerin eğitim ve araştırmanın yanı sıra en önemli misyonlarından birinin de topluma hizmet olduğunu söyledi.
Yaptıkları araştırmalarla bir yandan bilimsel bilginin ve yeniliklerin peşinde olan üniversitelerin diğer yandan da ürettikleri bilgi birikimi ve tecrübelerin olumlu etkileriyle ülkenin ve bölgenin refahına katkı sağladığını ifade eden Prof. Dr. Özvar, "Üniversitelerimiz, bütün fonksiyonları ve paydaşlarıyla birlikte içinde bulunduğu bölgenin yaşam kalitesinin iyileştirilmesine ve artırılmasına hizmet eden kurumlardır. DAP bölgesindeki her bir ilimizin üniversitesi nitelikli bilgi üreten yetişmiş öğretim elemanı kadrosu ile işte bu hedefe yakın gelecekte ulaşmamızda en büyük pay sahibi olacaktır. Yükseköğretim kurumlarımızdan geleneksel faaliyetlerinin yanı sıra son yıllarda bölgesel gelişmede belirleyici rol oynamaları daha fazla beklenmektedir. Bu beklenti dünyada genel olarak metropol alanların dışında yeni üniversitelerin kurulmasıyla daha sık gündeme gelmeye başlamıştır. Kurulan bu yeni üniversitelerin eğitim düzeyleri ve araştırma yoğunlukları köklü üniversitelerin seviyelerine henüz ulaşamamış olmasına rağmen bölgesel kalkınmaya katkı konusundaki motivasyonları oldukça yüksektir" diye konuştu.
Üniversitelerden inovasyon, yenilik beklendiğini ifade eden Prof. Dr. Özvar, "Bölge insanının kültür yapısı, eğitim düzeyi, alt tabiriyle ananeleri, aile yapıları, mensubiyetleri üzerinden çalışmak suretiyle üniversitelerimizin bölge insanının kalkınmasına yönelik çok farklı modeller geliştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çok güçlü gözlem kapasitesiyle altından kalkılabilecek hususlardır. Yani üniversitelerimiz, üniversite yönetimlerimiz; bütün öğretim elemanlarını seferber etmek suretiyle faaliyette bulunduğu şehre yönelik fevkalade önemli ciddi sistematik gözlemler yapmak zorundadır. Günlük hayatın içine girmek suretiyle esnafından, ilkokul öğrencisine, hekimlerinden, annelere pek çok kesimi bizzat gözlem yapmak ve bu gözlemleri sistematik hale getirmek ve bunların notlarını almak suretiyle üzerinde çalışarak yapabileceği bir iştir. Fakülte binaların içinde, ofislerin içinde asla gözlem olmaz. İçinde bulunduğumuz şehrin insanının yapısını, işletme biçimlerini, şirketlerini, sivil toplum örgütlerini, hattı siyasi yapılarını çok yakından takip etmek suretiyle olabilir. Başka türlü inovasyon, farklı modellerin geliştirilmesi neredeyse imkansız, hatta tesadüflere bağlı olduğu söylenebilir. Bu açıdan siz değerli yöneticilerimizden bizim bekleyeceğimiz en önemli şeylerden bir tanesi, aslına bakarsanız bu gözlemdir. İçinde bulunduğunuz bölgede çok sistematik gözlemler yapabilmek, bunlarla alakalı envanter çıkarabilmektir" dedi.
Üniversitelerde öğrencilere yönelik projeler geliştirilmesi gerektiğini de ifade eden Prof. Dr. Özvar, şunları söyledi:
"İşletmelerin ve yerel toplulukların ihtiyaçlarına göre belirlenen öğrenci projeleri aracılığıyla bölgedeki öğrencilerin üretkenliklerini artırmak. Yani burada okuyan öğrencilerimiz bölgenin veya şehrin turisti olmamak zorundadır. Bu bölgenin bir parçası haline getirilmek zorundadır. Bu bölgenin üretken bir parçası olmak durumundadır. Bu da ancak öğrenci projeleriyle gerçekleştirilebilecek bir misyondur. Bu da en az öğretim elemanları, üniversite hocaları, araştırıcılar kadar öğrencilere yönelik bu tür projelerin öne alınması gerektiğini, öğrencilerin daha okurken lisans ve lisansüstü düzeyde onları daha fazla şehre yönelik nasıl üretken yapabiliriz sorusuna cevaplar aranması gerektiği kanaatimi sizlerle paylaşmak isterim."
YÖK olarak son dönemde üniversitelerde misyon farklılaşmasına özel önem verdiklerini söyleyen Prof. Dr. Özvar, "Temel çıktılarda birbirine benzeyen üniversiteler, eğitim-öğretim ve araştırmada beklenen evrensel niteliklerden taviz vermeden, bulundukları coğrafyanın muhitin ihtiyaçları ve nihayet sahip oldukları potansiyel ve kapasiteye göre stratejilerini gözden geçirerek farklılaşabilmelidir. Topluma hizmet için daha somut ve etkin çıktılar üretebilme adına üniversitelerimizde bu türden odaklanmayı önemsiyoruz. Yine YÖK olarak, yükseköğretimin eğitim-öğretim, araştırma ve topluma hizmeti kapsayan bütün süreçlerinde 'kalite, çeşitlilik, farklılık ve bölgesel gelişme odaklı' bir planlama anlayışını ve yaklaşımını önemsediğimizi ifade etmek istiyorum. Yapısal değişim niteliğindeki en önemli girişimlerimizden birisi olan üniversitelerimizin bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşmasına yönelik çalışmalarımızı da bu kapsamda değerlendiriyor ve bu alandaki faaliyetlerimizi üniversitelerimiz ve tüm paydaşlarımızla birlikte bundan sonra da güçlendirerek devam ettirmeyi planlıyoruz. Üniversitelerimizin birincil faaliyetlerinin yanı sıra bulundukları ilin ve bölgenin doğal, ekonomik, ticari, sınai ve sosyal potansiyelinin etkin kullanılmasına; yerel ekonomik hayatın geliştirilmesine; bölgenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesine katkı sağlanmasına önem veriyoruz" diye konuştu.
Üniversitelerin birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediğini ifadede eden Prof. Dr. Özvar, "Bugün yükseköğretim sistemimizde üniversitelerimizin mevcut durumları değerlendirildiğinde, tümünün birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediği görülüyor. 'Falanca üniversitede bu fakülte var, bizim üniversitede olsun. Falanca üniversite şu enstitü var bizde de aynısı olsun' tarzı beklentiler aslında üniversiteyi farklılaştırmıyor üniversiteleri daha çok birbirine benzetiyor. Bu noktada rekabet ve etkinliğin sağlanabilmesi için her üniversitemiz kendisini diğer üniversitelerden tefrik edici hususiyetleri üzerinde çalışması ve bu konu üzerinde odaklanmasını önemsiyor ve destekliyoruz, bunu bilmenizi isterim. Üniversitelerimizin, eğitim süreci fonksiyonlarını yerine getirirlerken, araştırma sürecinde ise bölgeyle ilgili alanlarda ihtisaslaşabilmeleri ve bölgelerinin kalkınmasına katkı sunmaları son derece önemlidir. Bu yaklaşım, 2014- 2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planında 'Yükseköğretim sistemi, hesap verebilirlik temelinde özerklik, performans odaklılık, ihtisaslaşma ve çeşitlilik ilkeleri çerçevesinde kalite odaklı rekabetçi bir yapıya dönüştürülecektir' eylem başlığı olarak açık bir şekilde belirtilmiştir" dedi.
YÖK olarak 22 üniversiteye bölgesel kalkınma odaklı misyon yüklendiklerini belirten Prof. Dr. Özvar, şöyle konuştu:
"Yükseköğretim Kurulu, üniversitelerin bulundukları bölgelerin ihtiyaçları, sahip oldukları potansiyel ve kapasiteyi göz önüne alarak bölgesel kalkınmanın sağlanmasında öncü, yönlendirici ve aktif bir rol oynamalarını sağlamak, üniversitelerin kendi hedeflerini ve stratejilerini bölgeleriyle ilişki kurarak yeniden tanımlamalarını, vizyon ve misyonlarını bölgenin ihtiyaçları kapsamında farklılaştırmalarını sağlamak üzere mevcut projelerin yanında yeni projeler üzerinde de çalışmaktadır. İnşallah önümüzdeki günlerde geliştirdiğimiz bu projeleri de sizlerle paylaşacağız."
YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar'ın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı devam etti. Toplantıda, ÜNİDAP bölgesinde yer alan 17 üniversitenin rektörleri, çalışmalarını anlattı ve sorunlarını ileterek çözümü için destek istedi.