Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "Biz aralık ayının ortalarından itibaren Türkiye 'de yaşananları hükümetimize yönelik, hükümetimizin halktan aldığı desteği azaltmaya dönük ve elbette ki AK Parti 'nin lideri, Türkiye'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmasını çizmeye dönük bir proje olarak görüyoruz" dedi.
Yazıcı, AKP’nin Trabzon'daki belediye başkan adaylarının tanıtımı amacıyla 19 Mayıs Spor Salonu'nda düzenlenen toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'de son bir ayda yaşanan gelişmelerle ilgili Rize'de dün değerlendirmede bulunduğunu hatırlattı.
Bu değerlendirmenin bugün bir gazetede farklı şekilde verildiğini belirten Yazıcı, "Benim orada söylemek istediğim şu: Türkiye'de çok yakın zamana kadar siyasi kadrolar üzerinde, egemenlik hakkını millet adına kullanan kadrolar üzerinde bir vesayet vardı. Bu, Apoletti vesayet. Onlarla birlikte hareket eden birtakım sivil yapılı unsurlar oluşuyordu. Biz bunlarla mücadele ederek geldik. O alandaki vesayeti ve daha ileri aşamada darbe ve benzeri teşebbüsleri önemli ölçüde Türkiye gündeminden çıkardık" diye konuştu.
Yazıcı, şunları söyledi:
"Bugün vesayet hevesi sivil hayattan da gelebiliyor. Dolayısıyla biz aralık ayının ortalarından itibaren Türkiye'de yaşananları hükümetimize yönelik, hükümetimizin halktan aldığı desteği azaltmaya dönük ve elbette ki AKP'nin lideri, Türkiye'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmasını çizmeye dönük bir proje olarak görüyoruz. Bunda şüphe yok ama paralel devlet mi dersiniz, paralel yapı mı dersiniz, hepsi aynı sonuca çıkar. Ben orada sadece bir paralel yapı anlamında bir değerlendirme yapmıştım. Paralel yapı anlamında değerlendirme yaparken böyle bir şey olmadığı sonucunun çıkarılmasının doğru olmadığının altını çizmek istiyorum."
Bakan Yazıcı, örgütlü toplumun demokratik standardının yüksek olduğunu ifade ederek, "Toplum ne kadar örgütlüyse o ülkenin demokratik standardı yüksektir. Toplumda ne kadar vakıf, dernek, cemaat, tarikat varsa bunların çokluğu toplumsal dokunun demokratik anlamda zenginliği anlamına gelir ama bir ülkenin yönetimi, yönetim sorumluluğu, siyasi kadrolar, partiler yoluyla olur. Onun dışında sosyal doku içerisinde görev ifa eden yapıların, kuruluşların, ister cemaat isterse vakıf olsun destekledikleri herhangi bir kesime, iktidara gelmesi halinde paydaş olduğu şeklinde bir davranışa girmemesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
İktidara paydaş hiçbir yapı olamayacağını belirten Yazıcı, şunları kaydetti:
"Oyu, kime isterseniz verirsiniz ama elbette ki iktidarın paydaşı hiçbir yapı olmaz, olamaz. Kamu görevi içerisinde yer alan insanların yaptıkları hizmet dolayısıyla bağlı oldukları kurallar var. O kuralları da kanunlar, tüzükler, yönetmelikler belirler. Verimli çalışma sağlamak için hiyerarşik yapı içerisinde bu ilişkileri çok etkin bir şekilde sürdürmesi gerekir. İddia boyutu itibarıyla söylüyorum; bir kamu görevlisi hem kamunun üretim şeması içerisinde yer almış hem de görevini yaparken kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve amirler değil de başka yerlerden emir alarak görev ifa ediyorsa bunlar tamamen hukuk dışıdır. Bir hukuk devleti bunları tolere etmez, demokraside bu tür davranışlar bağışlanmaz. Türkiye'de hukuk düzeni içerisinde bunlarla ilgili ne yapılması gerekiyorsa onlar yapılır."
Bakan Hayati Yazıcı, bir gazetecinin "Dünkü açıklamanızdan çıkartıldığını düşündüğünüz konuşmanız var mı?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
"Yani başlıkta öne çıkarılan husus, sanki bu konuda paralel devlet, paralel yapı vurgusu yapılıyor ve paralel devlet yok denilerek bu söylenenlerin olmadığı anlamında bir çıkarsama var. Onun doğru olmadığını paylaşmak istedim. Ben orada paralel devlet mi paralel yapı mı sonuç olarak ikisi aynı anlama geliyor ama bir tercih etmek gerekirse 'paralel yapı' sözünü daha fazla tercih ederim. Paralel devlet ile paralel yapı arasında gidip geleceksek paralel yapı vurgusunun daha doğru olduğunu, daha uygun olduğunu ifade etmeye çalışmıştım."