İstanbul ve Ankara'da eşzamanlı düzenlenen rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarına ilişkin olarak, Emniyetteki soruşturma dosyasında üç ayrı ihbar bulunduğu iddia edildi. İkisi isimsiz e-mail’den oluşan bu ihbarlardan birinin ise Rus makamlar tarafından yapıldığı öne sürüldü.
Musa Kesler'in Milliyet'te yer alan haberinde, dosyadaki bilgilere göre aralarında Reza Zarrab’ın şoförünün de bulunduğu 14 kişinin, 14 Aralık 2011’de Rusya’ya valizlerle para taşırken İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alınmasının ardından Rus makamları bir “kara para” soruşturması başlattı. Kaçakçılığın Türkiye üzerinden yapıldığını belirleyen Rusya bu durumu diplomatik kanallardan Türkiye’ye iletti. MASAK’ın yaptığı araştırmanın ardından “kara para” ticareti bulgularına rastlanınca, konu Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi’ne bildirildi. Oradan da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletildi. İddiaya göre Reza Zarrab’ı ve ilişkilerini takibe alan polis, Azeri işadamının birçok olayla ilgili olarak kamu görevlilerine rüşvet dağıttığını, kurulan “rüşvet çarkı” sayesinde usulsüz bir şekilde altın ihracatı ile gıda ve çeşitli ürünler üzerinden “hayali ihracat” yaptığını tespit etti.
Zarrab’a yönelik iddialardan birisi ise 1,5 ton altının usulsüz bir şekilde yurtdışına çıkarılmasına ilişkin. İddiaya göre Zarrab, rüşvet vererek bol miktarda altını usulsüz bir biçimde yurtdışına çıkardı. Dosyada birden fazla hayali ihracat ve kaçakçılık işleriyle ilgili olarak “on milyonlarca” doların rüşvet olarak dağıtıldığı iddiası da var. Zarrab’ın rüşvet vererek bazı kişileri usulsüz biçimde Türk vatandaşlığına geçirdiği suçlaması da bulunuyor.
Soruşturmanın bir ayağında Fatih Belediyesi’ne yönelik iddialar yer alıyor. İddialara göre Fatih Belediyesi kapsamındaki bazı SİT alanları usulsüz biçimde imara açılarak, rant sağlandı. İddialara göre rüşvet verilerek imar ve inşaat izni alındı, ayrıca tarihi bir işhanı usulsüz bir biçimde otele çevrilirken, yine aynı şekilde Marmaray güzergahı üzerinde, “Uygun değildir” şeklindeki raporlara rağmen bir otelin inşaatına izin verildi. Bu süreçte İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın da rol aldığı iddia edildi.
Soruşturmanın üçüncü ayağı ise TOKİ ihaleleri ve arazileriyle ilgili iddialardan oluşuyor. Bu iddialara göre belediyelerin imara açmadığı bazı araziler, rüşvetle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ üzerinden imara açıldı. Bu süreçte Bakan Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’a da rüşvet verildiği öne sürüldü. Aralarında Ali Ağaoğlu ve Emrullah Turanlı’nın da bulunduğu bazı işadamlarının da TOKİ ihalelerine etki ederek haksız bir şekilde ihale aldıkları iddiası var.
Soruşturmada Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da isimlerinin geçtiği öne sürüldü. Bakanlarla ilgili incelemelerin tamamlanmasının ardından savcılığın soruşturma komisyonu oluşturulması için Meclis’e ihbarda bulunabileceği iddia edildi.