Yonca Evcimik: Gülşen'in 'Dan Dan' klibine ceza verilmesini anlamıyorum, "Bandıra bandıra ye beni" diyordum!

Yonca Evcimik: Gülşen'in 'Dan Dan' klibine ceza verilmesini anlamıyorum, "Bandıra bandıra ye beni" diyordum!

Bir süredir ortalarda görünmeyen Yonca Evcimik ‘Aha’ isimli Sezen Aksu şarkısıyla müziğe, ‘Hayatımın Aşkı’ dizisiyle de ekrana döndü. Evcimik, Gülşen'in 'Dan Dan' klibine kesilen cezayla ilgili olarak, "Ben 'Bandıra bandıra ye beni' diyordum. o şarkıyı dinlerken ve klibi seyrederken bunları düşünebilen kafalardan korkuyorum. Anlamıyorum. Çünkü izlediğim şeyi ben öyle algılamıyorum. ‘Telekız’ falan... Gerçekten aklıma bile gelmiyor. Hatta tam tersine, o klipte gördüğüm kıza bayıldım!" ifadesini kullandı.

Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuşan Yonca Evcimik'in açıklamaları şöyle:

RTÜK, Gülşen’in ‘Dan Dan’ şarkısının klibi için kestiği cezada ‘eskort’ ifadesini kullandı. Şimdi bir de aynı şarkının sözleri için ceza verdi. Oysa bundan 22 yıl önce siz rahatlıkla şarkınızda “Bandıra bandıra ye beni” diyordunuz. Gelinen nokta sizi korkutuyor mu?

- Asıl o şarkıyı dinlerken ve klibi seyrederken bunları düşünebilen kafalardan korkuyorum. Çünkü izlediğim şeyi ben öyle algılamıyorum. ‘Telekız’ falan... Gerçekten aklıma bile gelmiyor. Hatta tam tersine, o klipte gördüğüm kıza bayıldım!

80’lerde ‘Devekuşu Kabare’de ‘Yasaklar’ oyununda da rol aldınız. Şarkıcılığa başladıktan sonra kliplerde ve sahnede mayo giyen ilk kadın popçulardan oldunuz. Ama şimdi bir öpüşme sahnesi bile ekranda problem yaratabiliyor. Ne oldu da bu noktaya gelindi?

- Dünyada aslında bir akım var; kliplerde sallanan kadın popoları... Bunu görmekten, kadının böyle sunulmasından bana fenalık geldi. Ama bu bir devinim... Bizde de “Seks ve erotizm para ediyor” diye düşünülmeye başladı. Herhalde “Müslüman ülkeyiz, bunun fazlası bize ters gelir” diye de yasaklar başladı.

Son şarkınızda sevişmekten rahatlıkla bahsedildiğini düşünürsek... Sizin şarkı sözlerinize de bir gün karışılırsa...

- Ne yapabilirim! Ama bunlar yerine internetteki çocuk ve hayvan pornolarını bulup yasaklasınlar! Sokaktaki hayvana tecavüz edenleri bulsunlar. Çocuklar için üretilen dövüş oyunlarını yasaklasınlar. Sıkıntı oralardan başlıyor.

90’ların şarkıları yeniden düzenlenip hâlâ listelere giriyor. Ama günümüz şarkılarını bir hafta sonra unutuyoruz. Neydi sizin dönemin sırrı?

- Naiflik ve sahicilik. Her şey canlı çalınıyordu, düzenlemeler birbirinden farklıydı. Şimdi hızlı tüketim devrindeyiz. Emin ol, 90’lardaki enerji, o şekilde büyüseydi dünyaya star çıkarırdık.

Ne oldu o enerijiye?

- Arabesk satmıyor diye arabeskçiler pop alt yapılı bir şeyler yapmaya başladı. O şarkılar plak şirketlerinin gücüyle bize arz ediliyor. O kadar çok çalınıyorlar ki bunlar çok sevilip dinleniyor diye biz de dinliyoruz. Oysa ben kendimi tekrar etmekten hep kaçındım. Denenmemiş şeylerin üzerine gittim. Mesela ‘house müzik’ yaptım, remiks albümü çıkardım. O sırada okul açmak falan gibi şeyler devreye girdi ve tirajımı kendim düşürdüm, bundan da hiç gocunmadım. Diğerleri de ortalığı boş buldu. Şimdi bakıyorum da benim 20 sene önce yaptıklarımın aynısını yapıyorlar.

Uzun süredir ekranda yoktunuz. ‘Hayatımın Aşkı’ ile setlere geri döndünüz... Neydi sizi yeniden oyunculuk yapmaya çeken? 

- “Haftanın üç gününden fazla bu işi yapamam” dedim. Kabul ettiler. Bir de dizide kendimi canlandırıyorum.

Nasıl bir Yonca var orada?

- Bugüne kadar evlenememiş, şöhretinden dolayı kimsenin kaldıramadığı bir kadın. Bütün erkekler karşısında sümsük gibi kalmış. Ya hayatının aşkını bulacak ya da evde kalmaya devam edecek...

Şarkılarınızda cinsel içerikli sözleri çekinmeden kullanıyorsunuz. Peki özel hayatınızda da cinselliği şarkılarınızdaki gibi rahatça konuşur musunuz?

- Seks, yemek-içmek, nefes almak kadar doğal. Analarımız babalarımız sevişiyor ve biz dünyaya geliyoruz. Bunun nesi acayip anlamıyorum. Esas gizli kalması bana değişik geliyor.

Libidonuz yüksek mi?

- Bunu başlık yapmayacaksan cevabım; evet. Allah’ın bildiğini kuldan mı saklayacağım?

Sizin için en sık duyduğum laflardan biri: “Genç erkek sever”...

- Benim yaşla ilgili bir derdim yok. Bir de enerjimden dolayı herhalde hayatıma genelde gençler giriyor. Çünkü benim yaşımda olup da benim enerjime sahip birilerini pek göremiyorum. Kadınlara yaşı sorulmaz ama kaç yaşındasınız?

- Her yerde yazıyor zaten, 52 yaşındayım. Ama biyolojik yaş soruyorsan onu ölçtürmek lazım. En son jinekoloğum “Müsaade ederseniz sizin durumunuzu okulda okutmak isterim” dedi.

Neden?

- 30’lu yaşlara henüz gelmemiş insanlar gibiymişim. “Yumurtalıklarınız hâlâ çalışıyor” diye anlattı. İstersen doktorumu ara, sor.

Menopoza girmediniz, çocuk sahibi olabilirsiniz o halde? 

- Girmedim. Çok acayip değil mi? Bu genetik ve belki de içimdeki çocuğun büyümemesiyle alakalı.

Yeni şarkınızda “Sabahtan akşama değiştin sen. Onunla bununla seviştin sen” diyorsunuz. Artık ilişkiler sabahtan akşama değişiyor mu? 

- Kesinlikle! Özellikle sosyal medyanın çok daha sık kullanılmasıyla yüzeysel ilişkiler en tavan noktada yaşanmaya başladı. Biz eskiden körkütük âşık olur, salyalarımızı akıta akıta bekler ve aşkımıza sadık kalırdık.

Peki ‘onunla bununla sevişen’ adamlar size denk geliyor mu?

- Denk gelmişimdir muhakkak ama en azından bana hissettirmediler. Yeteneklilermiş. Yüzeysel ilişkilerde bunun bir sıkıntısı yok. Ama derinlemesine bir ilişkide bunu yaşarsam üzülürüm.

Şarkıda “Göreceksin düğünümü” diyorsunuz. Sizden bir düğün görecek miyiz?

- Sanmıyorum. Evlilik kutsal bir müessese ama benim inancım kalmadı. Son iki-üç jenerasyona bakınca bir tane evli kalmayı başarmış çift göremiyorum. ‘Çocukların sevdiği kadın şarkıcı’ olarak tanındınız ama çocuk yapmadınız. Neden?

- Çocuk sahibi olmayı düşüneceğim zaman çocuklar beni o kadar sevdi ki doydum herhalde. Bir de böyle yıpranan bir dünyaya çocuk getirmek  zor geliyor.

Üç jenerasyona hitap ettiniz... Farklı yaş gruplarından erkek hayranlarınız oldu. Bu erkeklerden ne öğrendiniz?

- Hiçbir şey. Aşka ve evliliğe pembe gözlüklerle bakıyordum. Sonra bana bir çaktılar, o gözlükler gözüme lens oldu.

Ne yaşadınız?

- Bir ilişki için elimden geleni yaptım, bunun bana geri dönüşü uzun vadeli olmadığı için de sonuçta üzüldüm. Artık yaşam ne getirirse onu deneyimlemeye hazırım. Konservatuvar mezunuyum ama Devekuşu Kabare ve Şan Tiyatrosu benim için ikinci ve üçüncü konservatuvar gibiydi. Artık öyle bir dünya kalmadı; tiyatrolar kapanıyor, müzikallerimiz, şovlarımız yok. İyi ki öyle güzel zamanlarda, öyle insanlarla birlikte olmuşum. Ama 90’ların fırtınası bitmeyecek bence. Şimdi ben de 90’larla ilgili bir albüm çalışmasındayım.