Yorum: AB Erdoğan'a kırmızı kart göstermeli

Yorum: AB Erdoğan'a kırmızı kart göstermeli

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) dokunulmazlıkları kaldırılan HDP milletvekilleriyle dayanışma konuşmalarının yapıldığı genel kurulunda bir avuç parlamenter boş sıralara hitap etti. Oysa dokunulmazlıkların kaldırılması Avrupa parlamenterlerinin güçlü bir dayanışma gösterisi yapmalarını gerektirirdi. Dokunulmazlığı kaldırılan Kürt milletvekilleri cezaevini boylarsa, AP üyeleri HDP'lileri desteklemek için acaba akşam yemeğini erteler de genel kurula gelir mi?

AB zor durumu büyütmek istemiyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nu sadece genişlemeden sorumlu üyenin temsil etmesinin ardında kasıt vardı. Onun söyleyeceklerinin, Komisyon'un ağır toplarlının Türkiye Cumhurbaşkanı'nın tutumuna yönelttikleri eleştiriler kadar etkili olmayacağı belliydi. “Çok endişeliyiz” ifadesi Türkiye'deki yağmurlarla da ilgili olabilirdi. Komisyon üyesi devamla tam üyelik görüşmeleri çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a demokrasinin öğretilmesini tavsiye etti.

Burası çocuk yuvası mı? Erdoğan demokrasinin ne olduğunu bilir. O da birkaç yıl demokrasiyi uygulamıştı. Diktatörlüğün daha rahat ve gösterişli olduğunu fark edene kadar. O günden beri de demokrasiyi kıtır kıtır doğruyor. Boğazların Sultanı Avrupa'dan yarım ağız gelen ihtarlara herhalde gülüp geçiyordur.

Avrupa Parlamentosu da oyunbozanlık yapmadı. Genel kurul oturumunda ne parlamento başkanı ne de Sol partiler dışındaki grupların başkanları hazır bulundu. Avrupa parlamenterlerinin zor durumdaki Türk meslektaşlarına gösterecekleri dayanışma buysa, buna ancak aczin belgesi denebilir.

Kaçmak olmaz

AB'nin kaytarıcılığının ardında, Türkiye ile varılan mülteci geri kabul anlaşmasının belki kurtarılabileceği düşüncesi yatıyor. AB Komisyonu komşu Türkiye ile diyalogda gerçekçi olunmasını tavsiye ediyor. Gerçekte buna, mutlak hakimiyeti ele geçirmek üzere olan biriyle ‘avutma politikası' yapmak denebilir.

Avrupa, Erdoğan'a kırmızı kart göstermediği her hafta itibarından ve inandırıcılığından biraz daha fire verdiğini kabul etmelidir. Mülteci anlaşmasına varmakla daha başından hata yapılmıştı. Anlaşmayı çöpe atma zamanı gelmiş de geçmektedir bile. Türkiye Cumhurbaşkanı demokrat olmadığını, kendisine güvenilemeyeceğini, ülkesini felakete sürükleyeceğini ve kendisiyle hele insan hayatı ile ilgili konularda işbirliği yapılamayacağını Avrupa'ya kanıtlamak için daha ne yapmalı?

Bitirin artık!

Erdoğan'ın iktidar tutkusuna ve hukuk ihlallerine yarım yamalak sözlerle karşılık vermek uygun bir yöntem olamaz. Komşudur ama artık ne dost, ne de ortak olabilir. Bu durum siyaseti zorlasa da değiştirilmesi mümkün değildir. Vize muafiyetinin Avrupa Parlamentosu'ndan geçmeyeceği anlaşılıyor. Ama bu yetmez. AB hükümet liderleri açık konuşup, anlamını kaybeden üyelik görüşmelerine son verme cesaretini gösterebilmelidirler. Tam üyelik süreci yalandır. Sona erdirilme vakti gelmiştir.