Yorum: ABD'nin tarihi dönüm noktası mı?

Yorum: ABD'nin tarihi dönüm noktası mı?

Cuma gecesi Dallas'ta beş polis memuru öldürüldü, kısmen ağır olmak üzere altı polis ise yaralandı. 11 Eylül 2001'den bu yana ABD'de bu kadar çok güvenlik görevlisi hayatını kaybetmemişti.

Cinayetler 48 saat zarfında iki siyahinin polis tarafından öldürülmesini protesto gösterisi sırasında işlendi. Geçen hafta ABD'nin birçok kentinde polis şiddeti ve ırkçılık protesto edildi. Gösterilerin çoğu olaysız geçti, ölen ya da yaralanan olmadı.

Örnek kentteki akıl almaz olay

Sadece Dallas kana bulandı. Oysa Dallas polisin görev anlayışı ve polis şiddeti açısından ABD'nin örnek kenti sayılır. Başka hiçbir kentte daha fazla siyah polis, beyaz polisle birlikte görev yapmaz. Trajedinin neden böyle bir kentte meydana geldiğini açıklayabilmek gerçekten çok zor.

Beş polisin tek bir şahıs tarafından infaz edildiği ve failin beyaz polis düşmanı olduğu ortaya çıkarılana kadar komplo teorileri üretildi. Şiddet olayları ABD'nin önemli bir kırılma noktasına yaklaştığı döneme rast geldi. Kasım ayında seçmen birbirinden son derece farklı iki başkan adayı arasında tercihini kullanacak. Seçim kampanyasının tansiyonu, Donald Trump'un aylardır kullandığı ırkçı ifadelerle iyice yükselmişti.

Irkçı düşüncenin canlandırılması

Trump ve taraftarları ırkçılık sınırlarını yeniden çizmekle Pandora'nın kutusunu bir kez daha açmış oldular. Trump'un ‘büyük' Amerika'yı yaratma vaatleri Amerika'nın yeniden ‘beyazlaştırılmasından' başka anlam taşımıyor. Trump küreselleşmenin yarattığı sorunlara ‘üstün ırk' mantalitesiyle karşılık vermeye çalışıyor.

Irk kavramının güçlü bir aday tarafından canlandırılmasını beş polisin katledilmesi izlemiştir. ABD'nin sağduyuyla bu zor durumdan kendini kurtaracağını kimse garanti edemez. Son günlerde dünya medyasına yansıyan görüntüler tarihi bir dönem noktasının dokümanları da olabilir.