Yorum: Aramıza hoş geldin, Almanya

Yorum: Aramıza hoş geldin, Almanya

Almanya artık bir istisna değil. Avrupa'nın en büyük ve ekonomik bakımdan en güçlü ülkesi on yıllar boyunca Fransa'daki Ulusal Cephe (Front National) benzeri sağ popülistlere bağışıklık kazanmışa benziyordu. Macaristan ve Polonya'da muhafazakâr sağın iktidara gelmesi, Britanya hükümetinin UKIP ile mücadele etmek zorunda kalması, Avusturya'da Özgürlükçülerin yıllardır oy oranını yüzde 20'nin üzerinde tutması sanki Almanya'yı etkilemiyor ve Alman seçmen, Başbakan Merkel ne yaparsa yapsın, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) gibi geleneksel kitle partilerine bağlılık gösteriyordu. O günler artık geride kaldı.

Güçlü kalma mücadelesi

Fransa, sağcı bir siyasi partinin sürekli olarak oyların yüzde 20'sinden fazlasını almasının sonuçlarını pek çok defalar tecrübe etti. Ulusal Cephe'nin yükselişini önleyebilmek için Fransız muhafazakârlarıyla Sosyalistler birbirlerini karşılıklı desteklemek zorunda kaldılar. Bu işbirliği seçmenin gözünde, şimdiye kadar siyasi sistemin kutuplarını oluşturan iki yerleşik parti arasındaki farkın silinmesine yol açtı. Artık konuyla ilgili somut tartışma ve icraat değil, Ulusal Cephe karşısında güçlü kalmak önem taşıyor. Bu amaçla yaptıkları işbirliği ise iki büyük partinin tabanını erozyona uğratıyor. Uyguladıkları yöntem demokrasiye zarar veriyor.

Alman seçmen geç de olsa, en azından bazı bölgelerde ne kadar sağcı olduğunu gözler önüne serdi. Bu belki de, Avrupa mülteci krizinin çözümüne indirilmiş nihai darbe olacaktır. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Ulusal Cephe'nin kibritini çaktığı ateşe körükle gitmemek için, hissedilir sayıda mülteci kabul etmeyeceklerini duyurdu. Almanya Başbakanı Angela Merkel'den de aynısı beklenebilir. Doğal olarak o, son aylarda uğrunda mücadelesini verdiği ilkelere ters düşmemek için bunu açıkça dile getirmeyecek, ama sonuç değişmeyecektir.

Merkel dümen kırıyor

Almanya Başbakanı Angela Merkel, yüz binlerce mülteciyi ülkeye kabul etmekle, açık sınırlar politikasından taviz vermeyeceği izlenimini ayakta tutamaz. O da bunu biliyor. Brüksel'de de, Merkel'in şimdiye kadar izlediği çizgiye sadık kaldığını iddia ettiği konuşuluyor. Aslında Merkel'in 180 derecelik dönüşü başladı bile. Türklerin mülteci akınını durdurabileceği umuduyla AB ile Türkiye arasındaki anlaşmayı bütün gücüyle savunuyor. Anlaşma başarılamaz ise, Avrupa'nın sağ popülistleri yükselmeye devam edeceklerdir. AB'nin önündeki en önemli sorunlardan biri de budur.

Angela Merkel Avrupa siyaset sahnesindeki canlılığını ve desteği tamamen kaybetti. Üç eyaletteki seçimler onun Almanya'daki konumunu da zayıflattı. Eyalet seçimi bile olsalar, oylama sonuçları, çoktandır Merkel'in mülteci politikasına karşı çıkan Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde dikkatle kaydedildi. Bu ülkeler, mültecilerin AB ülkeleri arasında paylaşılmasına artık hiç yanaşmayacaktır. Almanya Başbakanı'nın bundan böyle bekleyebileceği destek sadece Fransa Cumhurbaşkanı'ndan gelecek ve Hollande Merkel'in kulağına şöyle fısıldayacaktır: ‘Kulübümüze hoş geldin!'