Marine Le Pen siyasi rakipleriyle pek de çekingen bir şekilde mücadele etmiyor. Almanya ile de. Fransız sağ popülist politikacının gözünde bu komşusu Fransa'nın ekonomik sıkıntılarının müsebbiplerinden. Le Pen'e göre Euro, Almanların siyasi silahı konumunda ve "Almanların emirleri” ülkesinin bağımsız hareket etmesini engelliyor. Ayrıca Merkel'in göç konusunda yarattığı kaos, İslamcı terörü Fransa'ya taşınmasına neden oldu.
Kısacası aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin reisi taraftarlarına ‘bu haliyle Almanya’ya karşı koymak şart’ diyor. Talepler listesiyse sade mizaçlara hitabeden cinsten, kısa ve radikal: Euro’dan, Schengen Bölgesi’nden ve AB’den çıkalım!
Almanya’nın kaderi Fransa'da çizilecek
Tecrit söylemiyle Fransa Cumhurbaşkanlığı seçim yarışında Le Pen favori gösteriliyor. En azından ilk iki turda kazanan taraf olacağı neredeyse kesin. Seçmenlerin dörtte biri kendisini ve seçim vaatlerini destekliyor. Bu sayının artıp artmayacağı belirsiz. Ancak Brexit ve Trump'ın başkanlığından bu yana geçerli olan bir şey daha var ki, o da sürprizlerin yaşanabileceği gerçeği. Şayet "Frexit" raddesine gelinirse, o zaman bugün aşina olunan Avrupa’daki işbirliğinin sonu olur. Alman- Fransız ortaklığı ortadan kalkarsa o zaman AB’nin kuruluş efsanesi de kaybolur ve bu da yeni bir durdurulamaz çöküş anlamına gelir.
Avrupa fikrinin başarısızlığa uğramasını şu an algıladığımız şekliyle yani bir tehlike olarak addetmek yerinde olur. Bu tehlike de onu görmezden geldiğimizde ortadan kaybolmuyor. Bu hem Alman hükümeti hem de Alman-Fransız dostluğuna değer veren herkes için geçerli. Yani neticede Ren kıyılarından sadece birer gözlemci ve bağımsız bir tutum izleyip rahatına bakmak yeterli değil.
Avrupa'nın başarılarını konuşmak gerek
İngiltere'de Brexit referandumuna bakıldığında konunun Avrupa genelinde tartışılma zamanın geldiğini hatta ulusal seçim kampanyalarına da taşınması gerektiğini gösteriyor. Birleşik Krallıkta Avrupa yanlısı güçlerin çoğunluğu oluşturduğundan, seçmenlerin AB üyeliğinin kapsamlı faydaları konusunda ikna edileceğinden emindik. Ancak bugün başarısızlığa uğradığımızın farkındayız. Bunun bir nedeni gerçek dışı korkuların körüklenmesi ve Brexit yanlılarının yalan ve tam da gerçeği yansıtmayan bilgileri yayımlamalarıydı. Bunun ardında yatan bir başka neden de kimsenin Avrupa'nın başarılarını gerçekten yansıtamamış olması. İşte tam da bu yüzden bu boşluğun Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde doldurulması gerekiyor ki, aynı şey bir kez daha cereyan etmesin.
Ren nehri üzerinden uzatılmış bir el
Bu yüzden Alman siyaseti, Avrupa'nın ortak geleceğine yatırım yapılması için gereken rolü üstlenmeli. Bu, çok normal kabul edildiği için kolayca kanıksanan Avrupa'nın başarılarının yanında yer almayı kapsıyor. Ayrıca sınır geçişlerinde gidiş-gelişlerin beklemeden yapılabilmesini, tüm ülkelerde istisnasız hukuk güvencesi; insan haklarının garanti altına alınması ve ihlali durumunda dava konusu edilebilmesini sağlamayı da kapsıyor. Bu liste daha da uzayıp gidebilir. Kısacası: Avrupa bürokrasiden çok daha öte birşey. İşte bu ortak Avrupa da bizi biraz gururlu kılmalı.
Şayet Alman politikacılar ve sivil toplum Fransa'nın seçim maratonuna bu mesajla dahil olurlarsa, bu ortak geleceğe dair iyi bir yatırım olur. Ve bir projeyi seven kişi zaten tartışma götürmeyen reformlar için gereken cevabın ne olduğunu da bilir. AB'nin fikir babası Robert Schuman'ı günümüze kadar unutulmaz kılan Ren nehri üzerinden uzatılmış bir dost eli, Marine Le Pen'in düşmanca yaklaşımlarına verilecek en iyi yanıt olacaktır.
© Deutsche Welle TürkçeRichard Fuchs