Yorum: Avrupa zedelendi

Yorum: Avrupa zedelendi

Avrupa Birliği'nde (AB) derin çatlaklar çıktı. Beraberlik ve dayanışma fire veriyor. Birlik yaralı ve kaotik bir görünüm arz ediyor.

Yüz binlerin beklenmedik şekilde sınırları aşması ve telaş içinde başlatılan sınır kontrollerine ve sınırların kapatılmasına rağmen durdurulamaması AB'yi derin bir krize sürükledi. Hukuk devleti, dayanışma ve insaniyet gibi dillerden düşürülmeyen ortak değerler sanıldığından da çabuk dağılmaya başladı.

Devlet ve hükümet liderleri Brüksel'deki olağanüstü zirvede kendilerine gelmiş olacaklar ki karşılıklı suçlamalarda bulunmadılar. Tartışma objektif geçti. Ancak çözüme varılamadığını Konsey Başkanı Donald Tusk da teslim etti.

Güneydeki ülkeler kuzeydeki ortakları tarafından ‘cephe ülkesi' gibi kullanılıp kaderlerine terk edildiklerini savunuyorlar. Doğu Avrupa ülkeleri çoğunluk tarafından İtalya ve Yunanistan'da bekleyen sığınmacıları kabul etmeye zorlandıklarını öne sürüyor. Macaristan, sığınmacıları bekletmeden sınırdan uğurlayan Yunanistan'ın ihanetine uğradığını iddia ediyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ‘hepsine kapımız açık' tarzdaki tutumu yabancıları Avrupa'ya davet etmek anlamına geldiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Konsey Başkanı Tusk da bu eleştiriye katılıyor.

Tam çözüm yine yok

Bütün devletler Almanya, Avusturya ve İsveç'i son durak seçen mültecileri başka bir ülkeye devretmek için adeta yarışıyor. Avrupa hukukuna aldıran kalmadı. Mülteci adaylarından kimin sorumlu olduğunu belirleyen Dublin kuralları, iltica başvurusu işlemleri, kontrolden arındırılmış sınırlarla ilgili mevzuat adeta kimseyi ilgilendirmiyor. Kurallar eğilip bükülüyor ve ihlal ediliyor. Bu böyle gitmez.

Popülistliği yüzünden puan kaybeden Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın haklı olduğu bir nokta var: AB içinde seyahat özgürlüğü olabilmesi için dış sınırların güven altına alınması şart. Dış sınırlar gedik verdiği için AB içinde geçerli olan Şengen sistemi çöküyor. Orban, sınırlarına çektiği tel örgülerle bütün AB'yi koruyup ortaklarına yardımcı olduğunu söylüyor. Pek de haksız sayılmaz.

Yunanistan, Bulgaristan ve İspanya da sınırlarını kısmen tel duvarlarla kapattı. Orban ise milliyetçi nedenlerle oldukça abartıyor. Sığınmacıların insan haklarını sınırlarında geçersiz kılıyor. Diğer ülkelerin de sığınmacıların haklarına saygılı olduğu söylenemez. Yunanistan, mültecileri kaderlerine terk ediyor. İaşe ve barındırma yükümlülüğünün yerinde yeller esiyor.

Hırvatistan'daki ‘korsan' kampların durumu bir o kadar feci. Calais, Brüksel ya da Avrupa'nın diğer yerlerindeki kaçak mülteci yerleşim yerlerinin durumu da onlardan iyi değil. Kabahati başkasına atmanın ve karşılıklı suçlamalarla kendi sorumlulğundan kaçmaya çalışmanın kimseye faydası olamaz.

‘Sıcak nokta' hayaldir

Brüksel zirvesi atmosferi yumuşatmış olabilir. Ama bunun sığınmacılara yararı olmaz. Sığınmacıların Avrupa'ya girişini düzene sokmak üzere kasım ayına kadar Yunanistan ve İtalya'da dev kamplar kurulacağı şeklindeki açıklama kulağa aşırı iddialı çalınıyor. Girişe sadece bu ‘sıcak noktalardan' izin verilebilmesi için dış sınırlarda kuş uçurtmamak şarttır. Bu büyük gayret ve Avrupa çapında sınır koruma önlemleri alınmasını gerektirir. Ortak sınır muhafaza örgütlenmesi için üye ülkeleri egemenliklerinden fedakarlıkta bulunmaya ikna edebilmek yıllar alır. Başarılı olacağı da kuşku götürür.

Kaçış nedenleriyle mücadele, Ortadoğu'nun kriz kuşağındaki savaşları sona erdirip, Afrika'daki yoksulluğu yenmek aslında müthiş bir fikir. Avrupalı politikacılar yıllardır bu masalı anlatıyorlar ama bu yolda arpa boyu kadar ilerledikleri söylenemez.

Hiç olmazsa mali yardım

Zirvede Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile bölge ülkelerine, Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak'taki mültecilerin açlık çekmemesi için maddi kaynak sağlanması da kararlaştırıldı. Bu tabiatıyla daha önceleri de yapılmalıydı. AB'nin, Birleşmiş Milletlerden gelen çağrılara şimdi kulak vermesi tam bir skandaldır. Çok gecikilmiştir ama hiç yoktan iyidir.

Sığınmacı krizine kalıcı çözüm bulma ihtimalinden şimdilik söz edilemez. Almanya Başbakanı Brüksel zirvesinde de ‘üstesinden geliriz' dedi. Ama nasıl üstesinden gelineceğini bir türlü söylemiyor.