Yorum: Ayağını frenden çek Londra!

Yorum: Ayağını frenden çek Londra!

Avrupa Birliği'nde (AB) 20 yıldır savunma işbirliğinin arttırılması tartışılıyor. Bu alanda bazı başarılar da elde edildi. Örneğin, şimdiye kadar görev almamış olan ortak muharip birlikler kuruldu. Yedi ülkenin katıldığı hava nakliyatında işbirliği projesi uygulamaya girdi. İşbirliği daha da geliştirilebilir. Çünkü AB ülkelerinin toplam asker sayısı ve savunma bütçesi toplamı ABD'den fazla. Ama bütün ülkeler kendi savunma politikasını izlediğinden Avrupa'nın askeri gücü değerlendirilemiyor.

Avrupa savunma projesi

Avrupalılarda güvensizlik hâkim. Halk savunma gücünün arttırılmasını istiyor. Avrupa'daki popülist partilerin giderek daha başarılı olmasından bu sonuç çıkarılıyor. AB'nin dış sınırlarının korunmasını, Avrupa'nın silahsız ‘yumuşak' savunmasına inanan pasifistlerin ve ultra milliyetçilerin dışındaki herkes onaylıyor. Sağcı Macaristan Başbakanı Orban'ın Avrupa silahlı kuvvetleri hayalini kuran tek lider olması ilk bakışta yadırganabilir. Orban herhalde Hristiyan Avrupa anlayışıyla böyle bir ordunun kurulmasını istiyordur.

Ortak savunmanın tek Avrupa inancını yeniden canlandırıp canlandıramayacağı ayrı bir konudur. Kimse asker hayranı olarak tanınmak istemez. Ordu gerekli olduğu için vardır. Yine de AB afetlerde ve sivil-askeri görevlerde işbirliği için artık harekete geçmelidir. Britanya'nın ayrılmasından sonra AB'de bu yükü sırtlayabilecek tek ülke olarak Fransa kalacaktır. Ancak Fransa da ortak savunma yükünü ilelebet tek başına taşımak istemez.

İşbirliği zaruri ve mantıkidir

Dünyanın herhangi bir yerine gerekli ya da gereksiz askeri müdahale yapılabilmesi için ABD'ye haber uçurmanın yettiği dönemler geride kaldı. Donald Trump'ın ABD Başkanlığına seçilmesini beklemeye gerek yoktur. Avrupa, değerlerini gerekirse tek başına savunabilecek duruma gelmelidir. ‘NATO'nun altı oyulmasın' ya da ‘gereksiz paralel askeri yapılanmalar olmasın' şeklindeki itirazların bu konuyla ilgisi yok. NATO toprak bütünlüğünün korunmasında bundan böyle de önemli rol oynayacaktır. Ancak mülteci kamplarının korunması, terörizm ile mücadele ve daha nice konu NATO'nun görev alanına girmez.

Avrupa'nın savunmada işbirliği yapması mantıklıdır, savunma giderlerinin azaltılmasına yarar ve siyasi hareket alanını da genişletir. Mülteci politikasının aksine üzerinde anlaşılabilecek bir konu olduğu için de Avrupa'nın entegrasyonuna dolaylı katkıda bulunur.

Britanya artık karışmasın

Britanya yıllardır Avrupa savunma işbirliğini bloke ediyor. Bu tutuma hep NATO gerekçe gösteriliyor ama aslında sadece İngiltere'deki Avrupa aleyhtarlığı dürtüsü rol oynuyor. İngiliz medyasının Avrupa ordusu kurulacağı iddiasıyla yayınladığı direniş mesajları zihinlerdeki düşman imajının nerede aranması gerektiğini gösteriyor.

Lakin Britanya AB'den ayrılmaya karar verdi. Sadece nasıl ve ne zaman ayrılacağı açıklık kazanmadı. Bu nedenle Britanya'nın Avrupa'nın geleceğini ilgilendiren projelere karışmaması gerekir. Üyeliği boyunca Avrupa'nın bütünleşmesini frenlemiş olan Britanya ayrılış sürecinde de AB'nin gelişmesine takoz koymaya kalkarsa, utanmazlık etmiş olur. Misilleme zamanı gelmiştir. Britanya AB'den iyi şartlarla ayrılmak istemiyor mu? Öyleyse, Avrupa'nın geleceğine karışmaktan vazgeçsin.

© Deutsche Welle Türkçe

Barbara Wesel