Yorum: Ekonominin tuhaf dünyası

Yorum: Ekonominin tuhaf dünyası

Herkesin hayretle izlediği fenomenle başlayalım. Ama kimsenin görmediği bir şeyle. Dünyanın yeri meçhul bilgisayar çiftliklerinde dolaşan dijital para birimi Bitcoin ile. Bit'i anladık. Bilgisayar hafızasındaki en küçük hesap birimi. Ama Coin, yani sikke ya da madeni parayı gören daha çıkmadı. Yeni para sanal olduğundan cebimizdekine değil, akıllı telefonumuzdaki dijital cüzdana giriyor. Bitcoin ve diğer kripto paralar 2017'de manşetlerden inmedi. Değeri rekor üzerine rekor kırıyor, tırmanış hızı baş döndürüyordu. Aniden de birkaç bin dolar değer kaybediyordu. Ekonominin çılgın yılı 2017'yi dijital paralardan başkası bu kadar isabetli sembolize edemezdi.

Tıpkı dünya borsaları gibi. Alman birleşik borsa endeksi DAX kimsenin tahmin edemeyeceği zirveler gördü. Orta ölçekli şirket hisselerinin işlem gördüğü 'yan endeksler' daha da şaşırtıcı eğriler çizdi. Donald Trump'ın Twitter hesabından dünyaya duyurduğu üzere Dow Jones bir yılda 70 kez kendi rekorunu kırdı. Özetle tırmanış sürüyor. 2018'e dair tahminler de son derece iyimser.

Deutsche Bank 2018'de dünya ekonomisinin yüzde 3,8 oranında büyüyeceğini hesaplamış. On yıldır (küresel finans krizinin patlak vermesinden bu yana) ilk kez dünyanın bütün bölgelerindeki eş zamanlı canlanmaya tanık oluyoruz. Avrupa ekonomisini yine Almanya sürüklüyor. İşlerin rast gitmemesi için bir neden var mı?

Çok şey ters gidebilir

Finans krizi öncesini şöyle bir hatırlayalım. Yüzyılın başlarında Almanya sıkı bir rejimle "Avrupa'nın hasta adamı" olmaktan kurtulup birinciler arasına girmişti. Kâhinlere göre çok uzun bir refah dönemine girilmişti. Tabi dış şoklar olmaması kaydıyla. Ama şok gecikmedi. Hatta adı da vardı: 'Lehman Brothers'in iflası'. Gerisi hatırlardadır. 2009'da büyük resesyon geldi çattı. Ekonomi yüzde 5 oranında küçüldü.

Bu şokun tekerrür etmeyeceğini kimse söyleyemez. Bankaların düzenlemeler sayesinde şoklara nispeten dayanıklı hale geldiği doğrudur ama riskler tükenmek bilmiyor. Örneğin Kuzey Kore. Kim ile Trump 'Roket adam' ile 'Beyaz Saray'daki deli' şeklindeki karşılıklı yakıştırmalardan vaz mı geçecekler, yoksa ikisinden biri çılgınlık mı yapacak? Ortadoğu'da da ekonomik iyimserliği silip süpürebilecek gelişmeler oluyor. Bu krizin fitilini Beyaz Saray'daki sarışın adam ateşledi.

Söz Donald Trump'tan açılmışken, hazırladığı vergi reformunun son derece hassas olan dünya ekonomisini deforme edebileceğini söylemeden geçmeyelim. Trump'ın boş durmayıp Amerikan ekonomisini canlandırmak istemesine bir şey denemez. Çevresindeki strateji uzmanlarının hesapladıkları gibi reform Amerikan ödemeler dengesi açığını yarı yarıya azaltırsa, buna diyecek ne olabilir? Hele Apple ve vergiden kaçmada uzmanlaşmış diğer dev tröstlerin bundan böyle kârlarını ABD'de vergilendirecekleri düşünülecek olursa. Donald Trump vergi adaletinin öncülüğünü üstlenecekse ne ala.

Ancak kazananların karşısında kaybedenlerin de olacağı unutulmamalı. Alman ihracatçıları ABD'ye yaptıkları satışlardan endişe duyuyorlar. Sanayi lobicileri şimdiden muhtemel dezavantajları karşılamak üzere işletme vergilerinin düşürülmesini istemeye başladılar bile. Birleşik Krallık hükümetinin Brexit'ten kaynaklanacak kayıpları kapatmak amacıyla vergi indirimi yarışına katılması iyiye alamet değil. Bu yarış devlet gelirlerini eriteceği için felaketle sonuçlanabilir.

Daha bitmedi

Evde çıkarılmış problemler de var. Almanya'daki uzun süreli ekonomik büyümenin aşırı ısınmaya yol açma ihtimalinin bulunduğu unutulmamalı. Çünkü her büyüme kriz tohumlarını da bünyesinde barındırır. Tam gaz giden, zamanla kötü günlerin de gelebileceği hissini kaybeder. Almanya'nın kalifiye işgücü açığı hızla büyüyor. Birçok şirketin üretim kapasitesi siparişleri yetiştiremiyor. Arzın talebe ayak uyduramaması fiyatların artmasına, artan fiyatların talebi frenlemesine ve sonunda da yatırım yapma eğiliminin azalmasına yol açar. Bu durumda bir sonraki daralmanın tohumları atılmış demektir.

Brexit yolunda gitmez ve örneğin Büyük Britanya, Gümrük Birliği olmadan Avrupa Birliği'nden ayrılırsa ne olur? Britanya ile kıta Avrupası ve öncelikle de Alman ekonomileri birbirleriyle kenetli olduğundan sonu hiç de iyi olmaz.

Bir diğer risk de 'zombi' şirketlerden kaynaklanıyor. Ağır borç yükü altında olup rantabl çalışmayan ve kredi borçlarının ödeyemeyen şirketler büyümeyi sekteye uğratabilir. Çünkü kendi durumu da iyi olmayan bankalar sağlam görmedikleri işletmelere kredi vermekten kaçınıyorlar. 'Zombi şirket' yakıştırmasını ilk kullanan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD zor durumdaki şirket sayısının artmakta olduğunu duyurmuştu. Bu şirketlerin çoğunun Güney Avrupa ülkelerinde bulunması da kimseyi şaşırtmadı. 2018'de genel seçimlerin yapılacağı İtalya bir sonraki Euro krizini patlatacak barut fıçısına benzetiliyor. Kriz patlak verirse, Yunanistan krizinin aslında ne kadar küçük ve abartılmış olduğu ortaya çıkar.

Hükümet krizi tuz biber ekti

2018'in enteresan bir yıl olacağına inanmayanlara bir örnek daha. Almanya'yı yeni hükümete kavuşturmak için başlatılan boğuşma henüz ekonomiyi etkilemedi. Neyse ki sekiz yıl süren son büyük koalisyon döneminde Alman özel sektörü fazla zarar görmedi. Ama Sosyal Demokratların 'tahammülüyle' Hristiyan Birlik partileri liderliğinde bir hükümet kurulursa bu ortaklığın faturası kabarık olur ve Almanya'nın işi zorlaşır. Tek bir örnek verelim. Sosyal Demokrat ve Hristiyan Sosyal Birlik partilerinin üzerinde ısrar ettikleri emeklilik reformunun devlete yıllık maliyeti 10 milyar Euro'yu buluyor.

Asıl tehlike ise büyük koalisyon hükümetlerinin Almanya'da reform yapamamasından kaynaklanıyor. Koalisyon ortakları reform rotasından yıllar önce sapmışlardı. Birbirlerine muhtaç oldukları ve Sosyal Demokratlar Birlik kanadı tarafından daha fazla tahrip edilmek istemediği için Almanya uzun vadede büyük zarar göreceği durgunluk devrine giriyor.

İçinde bulunduğumuz ekonomik canlanma realiteleri perdeliyor. Başta dediğimiz gibi: 2018'i endişeli bakışlarla beklemek için yeteri kadar neden var.

© Deutsche Welle Türkçe

Henrik Böhme