Yorum: Küçük önergenin büyük yankısı

Yorum: Küçük önergenin büyük yankısı

Başbakan Angela Merkel tatilden döner dönmez hiç hoşuna gitmeyecek bir haberle karşılaştı. Bu haber Başbakanı en hassas yerinden, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerden vurdu. Görünüşe göre Almanya Hükümeti Türkiye'yi ve Türkiye'nin sağı solu belli olmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı İslamcı teröristlerin destekçisi olarak değerlendiriyor. Alman ARD Televizyonu'nun haberinden, kısmen gizli olarak derecelendirilen hükümet yazışmasının bu ifadede odaklandığı sonucu çıkıyor.

Almanya Hükümeti şimdiye kadar zor NATO müttefiki Türkiye'yi açıkça teröristlerle bağlantılı göstermemeye özen gösterdi. Mülteci konusu düşünüldüğünde, böyle yapması da gerekirdi, denebilir. Şu günlerde Berlin'de ve Berlin dışında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa Birliği ile varılan mülteci geri kabul anlaşmasından çekilebileceği konuşuluyor. Ancak anlaşmanın suya düşme ihtimali zayıf. Erdoğan anlaşmadan çekilecek olsaydı, bunu Böhmermann'ın şiirinden sonra yapardı.

Sol Parti mi sızdırdı?

Yine de Başbakan Merkel açısından hiç de hoş olmayan bir durumdan söz edilebilir. Başkalarının marifetini temizlemek ona düşüyor. Kimin ihmalkâr ya da kasıtlı davrandığı belli değil. ARD Televizyonu değerlendirme notunun İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Ole Schröder'den geldiğini söylüyor. Ancak ne müsteşar ne de İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere parti üyeliğini paylaştıkları Başbakan'ı müşkül durumda bırakmak ister. Bu durumda değerlendirmenin dışarıya sızmasından, soru önergesine verilen cevabın adresi olan Sol Parti'nin sorumlu olabileceği akla geliyor.

Milletvekillerinin sırları medyaya sızdırdıkları için hükümetin tepkisiyle karşılaştıklarına sıkça rastlanır. Önemli güncel bilgileri ortaya atmak bütün siyasilerin becerebildiği bir hünerdir. Bu kez şüphenin Sol Parti üzerinde yoğunlaşmasının nedeni, Almanya ve Avrupa'nın mülteci politikasını şiddetle eleştiren tek parti olmasıdır.

Bu durumda akla, gizli ayrıntıların neden değerlendirme metnine aktarıldığı sorusu geliyor. Oysa muhalefet partilerinin çoğu soru önergesi ‘devletin yüksek menfaatlerini' gözetme gerekçesiyle yanıtsız bırakılır. Bu bakımdan Federal Hükümet'in bu konuda neden böyle davrandığının makul bir izahı olamaz. Belki İçişleri Bakanlığı'nın düşüncesizliğiyle açıklanabilir. Sosyal Demokrat Milletvekili Rolf Mützenich bu ihtimali doğrularcasına, ‘bu kadar nazik ve önemli sonuçlara yol açabilecek bir değerlendirmeye Dışişleri Bakanlığının da ortak edilmesi gerekirdi', dedi.

Almanya Hükümeti zor durumda

Kabine bu konuda koordineli çalışma yapmadıysa, bu gerçekten hayret verici bir ihmalde bulunulduğunu gösterir. Düşüncesizce söylenen sözlerin Türkiye ile Almanya arasındaki zaten gergin olan ilişkilere daha fazla zarar verebileceğinin hesaba katılması gerekirdi. Almanya Hükümeti bu önemli konuya açıklık getirmekte mutlaka zorlanacak. Dışarıya sızan değerlendirmenin malumun ilamından (Türkiye ile İslamcı akımlar arasındaki yakınlık) başka bir şey olmaması fark etmez. Söz konusu akımlara duyulan yakınlığın Hamas gibi terör örgütlerinden bile esirgenmediği anlaşılıyor.