Yorum: Lieberman ve yeni Ortadoğu hesapları

Yorum: Lieberman ve yeni Ortadoğu hesapları

Güç, mevcut ortamda karşı tarafla müzakere etmemektir. Daha doğrusu, düşman hiç şansı olmadığını kavrayıp teslim olana kadar silahlı mücadeleyi sürdürmektir. İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman bu formülü düstur edinmişti. Son Gazze çatışmalarında dediğini yaptıramayıp istifa etti. Salı günü kararlaştırılan ateşkesi "teröre teslim olmak” şeklinde değerlendirdi. Terörden kast ettiği kuşkusuz Hamas'tı.

Lieberman haklı: İsrail'in askeri güce şiddetle ihtiyacı var. Aksi takdirde Yahudi devleti haritadan silinir. Bilhassa İran tarafından silahlandırılan Suriye Hizbullah'ının sınırına dayandığı bir dönemde İsrail askeri güçten vazgeçmeyi göze alamaz. İsrail muhtemel bir saldırıyı ancak askeri dengeyi koruyarak önleyebilir. Hizbullah yoğun bir şekilde silahlansa da, İsrail'in konvansiyonel üstünlüğü ile baş edemez.

Daha fazlasını okumak için: İsrail Savunma Bakanı istifa etti

Netanyahu'nun hesapları

Karşılıklı gücü dengeleme tehdidinin uzun vadeli siyasi sonuçlarının ne olabileceğine gelince: Başbakan Benyamin Netanyahu son günlerdeki çatışmaların ardından ateşkese razı olurken ileriyi düşünmüş olmalı. Kısa vadede ise gelecek yıl yapılacak genel seçimleri düşünmüş de olabilir. Yeni bir Gazze savaşı başlatmamasını İsrailli seçmenin takdir edeceğini düşünmesi akla yatıyor.

Gazze'nin sakin kalması, ortaklarının baskısına maruz kalmayacağı için, dış politika açısından da Netanyahu'nun işine gelir. Aynı zamanda, son dönemlerde başarılı olduğu Körfez Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler kurma gayretleri açısından da Gazze'de yeniden savaşılmamasının yararlı olacağını düşünüyordur.

Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinliler ise bundan böyle de İsrail'in atacağı adımlara bağımlı kalacaklardır. Netanyahu askeri operasyonları sınırlı tutmakla hem Batılı ortaklarının eleştiri gerekçelerini ellerinden alıyor hem de Hamas'ı, derme çatma silahlarla İsrail'in mutlak üstünlüğünü ortadan kaldıracağına gerçekten inandığı mı sorusuna muhatap ediyor.

Gazze'de yaşayanlar tabii ki İsrail ablukasından çok çekiyorlar. Demir yumruk politikası uygulayan Kudüs yönetimi sınırdaki çatışmaların ardından Filistinli balıkçıların avlanma hakkını sınırlandırmıştı.

Küresel dikkatlerin yatıştırıcı etkisi

Ancak şimdiye kadarki tecrübeler, Hamas'ın kuvvet yoluyla hizaya getirilemediğini de gösterdi. 2007'den beri Gazze'de devam eden Hamas hâkimiyeti, aradan geçen zamanın Filistinliler açısından kaybedildiği anlamına gelir. Hamas, Filistinlilerin hayat şartlarının düzeltilmesi için karşılık güven ortamı yaratılmasına yanaşmamakla hükümet olmanın yüklediği sorumluluktan kaçıyor.

Başbakan Netanyahu Hamas ile ateşkese razı olmakla ustaca bir manevra yapmış oldu. Aynı zamanda uluslararası toplumun Gazze aktörlerinin davranışlarını yakından takip edip, gerektiğinde taraf tuttuğunu da hesaba katıyor.

Küresel toplumun askeri itidal istediğini Netanyahu, Savunma Bakanı Lieberman'dan daha çabuk kavradı. Tabii Hamas yönetiminden de. İsrail Başbakanının kararı, dünya kamuoyunun ilgisinin anlaşmazlık üzerindeki yatıştırıcı etkisini kavradığını gösteriyor. Böylelikle silahlı anlaşmazlığın yerini uzun vadede siyasi ve diplomatik rekabetin alması mümkün olabilecektir.

Ortadoğu ile ilgili umutlar çabuk sönüyor ama onların yerini hep yenileri alıyor. Bu umutların sonuncusu, küresel dikkatin anlaşmazlık üzerinde yoğunlaşmasının çatışma tehlikesini azaltabileceğidir.

Kersten Knipp

© Deutsche Welle Türkçe