Brüksel'deki terör saldırılarının ardından beklenen refleks geldi ve Avrupalı politikacılar Avrupa yönündeki mülteci akınıyla terör tehlikesi arasında bağlantı kurdular. Polonya Başbakanı Szyldo, ‘hele bundan sonra ülkeye mülteci sokmayacaklarını' açıklarken, Macaristan dışişleri Bakanı Sziijarto, ‘kontrolsüz göçün terör tehlikesini arttırdığından' söz ediyordu. Avrupa'nın batısındaki sağcı politikacılar da göç-terör bağlantısını kurmakta gecikmediler. Almanya'nın Alternatifi (AfD) partisinden Beatrix Storch sosyal medyada ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz' mealinde mesajlar yayınladı.
Brüksel'deki terör saldırılarının mülteci akınıyla ilgisi olmadığı göz ardı edildi. Teröristler Belçika doğumlu Belçika vatandaşlarıydılar.
Uygun bahane
Belçika'daki teröristlerle Avrupa'ya sığınan binlerce yabancı arasında kurulan bağlantı, örneğin Polonya gibi 400 mülteci bile kabul etmek istemeyen ülkelere, Avrupa dayanışmasından ayrılma bahanesi oluşturuyor. Böyle ifadeler seçmen nezdinde puan kazandırıyor. Mülteci kabul etmemekle halkın güvenlik ihtiyacına hizmet edildiği izlenimi uyandırılmak isteniyor. Bu tutumla, yardıma muhtaç insanlarla ilgili ucuz önyargılara çanak tutulmuş oluyor. Mülteciler canlarını kaybetmek korkusuyla ülkelerini terk ediyor ya da çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlayabilme düşüncesiyle Avrupa'ya geliyorlar. ‘Potansiyel terörist' olarak yaftalanmaktan korkmaları anlaşılır bir tutumdur.
Mülteciler aleyhinde yaratılan hava teröristlerin işine yarar. Çünkü IŞİD Avrupa'nın Müslüman ve Müslüman olmayan toplumları arasında kutuplaşma yaratıp, radikalleşmeyi körüklemeyi amaçlıyor. Müslümanlar yaşadıkları toplumdan dışlandıkları ölçüde radikalleşmeleri ihtimali artıyor. IŞİD bu yoldan daha fazla intihar saldırganı kazanıp, Batılı toplumları istikrarsızlaştırmayı ve nüfuz alanını genişletmeyi umuyor.
Avrupa güvenlik makamlarının sorumluluğu
Mültecileri töhmet altında bırakmaya çalışanlar, mülteci akınının IŞİD demagoglarının işine gelmediğini bilmelidirler. Yüz binlerce insanın kaçması, bir o kadar insanın terör rejimini reddettiği anlamına gelir.
IŞİD'in, mültecilerin kayıt altına alınmasının kaosa dönüşmesinden yararlanarak Avrupa'ya sızdırdığı teröristlerin Paris'teki saldırılara katıldıkları da unutulmamalı. Sızdırma teşebbüslerini ve saldırıları önlemek, gizli servislerin ve güvenlik makamlarının görevidir.
Terör ile mücadelenin eksikleri
Sorun, öncelikle Belçika'daki güvenlik makamlarının başarısızlığında yatmaktadır. Ayrıntılar aydınlığa çıktıkça, güvenlikten sorumlu olanların verdiği resim daha da kararıyor. Teröristler hakkında yapılan ihbarları dikkate almadıkları gibi, saldırganlardan birinin tehlikeli bir terörist olduğunu bildiren Türk makamlarının verdiği bilgiyi de değerlendirmediler. Brüksel'in tam merkezinde yaşamasına rağmen, Paris saldırılarının bir baş sorumlusunu aylar sonra ele geçirebildiler. Brüksel havalimanını kan gölüne çeviren teröristler neden çabuk tahliye edildi? Adi suç işledikleri için hapsedilenler nasıl oluyor da cezaevinde radikalleşiyor, hatta haklarındaki değerlendirmenin olumsuzluğuna rağmen zamanından önce tahliye edilebiliyorlar?
Terörle mücadelenin yapısal sorunları biran önce giderilmeli, kadrolar takviye edilmeli, federal yapıdaki güvenlik birimleri ve Avrupa ülkeleri arasındaki bilgi alışverişi düzeltilmelidir. Mültecileri günah keçisi yapan, dikkatleri Batılı dünyanın İslamcı terör ile mücadeledeki zaaflarından saptırıyor demektir.