YPJ komutanlarından Nesrin Abdullah, IŞİD militanlarının tek istediğinin ölmek ve cennete girmek olduğunu söyledi. Bu sebeple asıl çözümün örgütün arkasındaki ve başındaki asıl güçleri yok etmek olduğunu vurgulayan Abdullah, "Öldürülen IŞİD'cilerin ağızlarında kaşık ve anahtar buluyorduk" dedi.
Sputnik Türkçe'de yer alan habere göre; Fransa'nın başkenti Paris'e gidip oradaki Kürt kadınlarla bir araya gelen YPG'nin kadın birimi YPJ’nin komutanlarından Nesrin Abdullah'ın, YPJ'nin işleyişi, IŞİD'le mücadele ve kadınların toplumdaki yerine ilişkin yaptığı ve bir kısmı dün yayınlanan açıklamaların tamamı şu şekilde:
Tarihçeyi anlatır mısınız? Her şey ne zaman başladı? Şu anda sizinle birlikte ne kadar kadın savaşıyor?
Devrimin başladığı 2011'de, savunma birlikleri saflarına kadınlar da katıldı. Sayıları şu anda olduğu kadar çok değildi ama kadınlar artık bu mücadelede yer alıyordu. Gruplar sayıca oldukça azdı ama 2013'e kadar bu karma ordunun saflarında aktif olarak mücadeleye katılmıştı. 4 Nisan 2013’te kadın birlikleri konferansı yapıldı ve taburun kurulacağı ilan edildi.
YPJ’nin, YPG içinde neredeyse bağımsız birlik olduğunu söyleyebiliriz. Elbette organizasyon anlamında YPG ile bağlar var ancak YPJ’nin kendi yöneticileri ve idari sistemi var. Kararlarımızı kendimiz alıyor, planlarımızı kendimiz yapıyoruz ama YPG ile birlikte yaptığımız şeyler de var.
Gerçekten de halk savunma birliklerinin yüzde 45’i kadın. Kadınların otoritelerini kabul ettirmeleri gerekiyor. Önemli bir güç haline geldik. Üstelik uluslararası bir birliğiz, çünkü saflarımızda Kürt olmayan kadınlar da var. Kadın taburun ideolojik yönü de var: Toplumuzun demokratik, eşitlikçi, ekolojik modelini inşa etmek. Bunda özellikle ısrarcıyız. Yapımız iki düzeyden oluşuyor: askeri ve idari. Kendi tüzüğümüz ve fikrimiz var, yeni katılanlar bunların altına imza atması gerekiyor. Taburumuzda Arap kadınlar var, bizimle birlikte savaşıyorlar. Bu kadınların kendi amaçları da var. Gelecekte kendi taburlarını kurmak, yani sadece bize katılmak değil kendi hakları için de mücadele etmek istiyorlar.
Avrupa’dan gelip saflarınıza katılan savaşçı kadınları anlatır mısınız? Aranıza katılmak için ne yapmak lazım? Seçme var mı, yoksa mücadele etmek isteyen her kadın sizinle birlikte savaşabiliyor mu?
YPJ’ye katılmak isteyen, her zaman bir yolunu bulur. Batı’dan çok sayıda insan var; Ortadoğu’nun diğer bölgelerinden gelen, diğer halklardan, Kürt olmayan kadınlar var. Şehit olan kadınlar da farklı halkların temsilcileri. Örneğin İvana adlı bir Alman kadın vardı.
IŞİD militanlarının kadın elinden ölmekten korktuğu doğru mu?
Öncelikle şunu söylemem gerekir: Bu örgütün Müslümanlarla ve İslam’la hiçbir ilgisi yok. IŞİD'in iki özelliği var: Bir yandan dini kullanıyorlar, bir yandan da korkutuyorlar.
IŞİD'le ilk çatışmaların meydana geldiği sıralarda, militanların cesetlerinin ağzında kaşık ve anahtar buluyorduk. Başta hiçbir şey anlamıyorduk. Sonra, esir aldığımız birkaç militana bunun ne anlama geldiğini sorduk. Meğer, anahtar cennet kapısı içinmiş, kaşık ise Hz. Muhammed ile birlikte yemek yemek içinmiş.
Başlarda onların telsiz konuşmalarını dinliyorduk. Kadın tarafından öldürülmeleri durumunda cennete giremeyeceklerini söylediklerini duyduk. YPJ ve IŞİD arasında çok sayıda göğüs göğse çarpışma oldu. Bu yüzden bu inancı değiştirmek zorunda kaldılar. Bu sefer kadın elinden ölenlerin yakılması gerektiğini, zira gömülemeyeceklerini çünkü toprağın kutsal olduğunu söylemeye başladılar. Yani cennet sorununu çözmek için hemen fetva verdiler.
IŞİD —ister ideoloji düzeyinde ister hayatın içinde olsun- kadınların düşmanıdır. Onlar için kadın bir eşya. Çok eşliliğe, hareme, grup tecavüze, kadınları öldürmeye izin var. Sadece Ortadoğu kadınları için değil dünyadaki tüm kadınlar için bir tehdit çünkü onlar için kadının hiçbir değeri yok. Tam da bu yüzden tüm dünya bu barbarların ve teröristlerin oluşturduğu özel tehlikeyi görmeli. Özellikle IŞİD'e katılma kararı alan Batılı kadınlar için büyük bir tehlike. Bu kadınlar, militanların karısı olmak istiyor, dini nikah yapmak istiyor ama sonuçta sadece onların içgüdülerini tatmin ediyorlar. Bu çok tehlikeli ve iğrenç. Bu kadınların macera peşinde olduğunu düşünüyorum.
IŞİD militanları başka nelerden korkuyor?
Şunu kaydetmek gerekir ki IŞİD ölüler ordusudur, canlı ölüler ordusudur. Çünkü yaşama ilişkin planları yok. Yaşama biraz anlam, renk, mutluluk katmayı planlamıyorlar. Tüm planları ölmek ve cennete girmek. Peki tek hedefleri ölmek ve cennete girmek olan kişiler nasıl yok edilebilir? Onları öldürerek aslında onların istediği şeyi yapıyorsunuz. Ölenler birer piyon, kendilerini manipüle etmelerine izin veren insanlardır. Ancak bu insanları buna itenler de var. İşte bunları bulup vurmak lazım. IŞİD'in arkasında bazı güçler var. Örgütü yok etmek istiyorsak liderlerine bakmamız lazım.
'Cenevre'den çıkacak kararın meşruiyeti olmayacak"
Cenevre’deki görüşmeler ertelendi. Kürtler görüşmelere katılacak mı?
Halihazırda Ortadoğu’daki çatışmalara rağmen en huzurlu yer Kürt bölgesi Rojava’dır. Çoğu Arap olan 700 binden fazla kişi bu bölgeye sığındı ve biz onlara yardım ve destek sağlıyoruz. Onları dış saldırılara karşı koruyoruz. Bazı devletlerin siyasi ve etnik çıkarları yüzünden Cenevre’deki 3. konferansa katılmadığımızı düşünüyorum. 3. konferansta alınacak kararın veya yanıtın hiçbir meşruiyeti olmayacak çünkü burada savaşan, sayısız zafere imza atan ve barbarları geri çekilmeye zorlayan halk biziz. Biz, halkların dostluğuna, sosyal adalete dayanan demokratik öz yönetim sistemimize sahibiz. Yani Suriye’nin bir parçası olarak Kürt halkının meşruiyetini tanımamak, hiçbir anlamı olmayan yanıtı bulmak demektir.
Uluslararası koalisyonun hava saldırıları, IŞİD'le mücadelede size yardımcı oluyor mu?
Elbette, koalisyon güçlerinin hava saldırıları bize yardımcı oluyor. Ancak bizim de koalisyonun da dediği gibi, IŞİD'le savaş havada değil karada yürütülüyor. Çünkü örgüt sivillerin arasına saklanıyor ve sivilleri canlı kalkan olarak kullanıyor. Bu örgüte karşı karada savaşmak lazım. Onlarla karada savaşmak için gereken güce sahibiz. Dış müdahaleye bile gerek yok. Sadece silaha ihtiyaç var. Diğer taraftan şunu vurgulamak isterdim: Çözüm bulunana ve Kürt demokratik sistem kabul edilene kadar, Suriye’de ve Ortadoğu’da barış olmayacak. Bu birbirine paralel iki süreçtir. Kürt sorunu çözülmeden Suriye’ye, Ortadoğu’ya barış gelmez. Çünkü IŞİD'i destekleyenler ve yok olmasını istemeyenler, Kürt sorununun çözümünü de istemeyen güçlerdir. İşte bu ülkelerin baskısı yüzünden bugün biz Cenevre’ye katılamıyoruz.
Yani Kürtlerin IŞİD'e karşı etkili olabilmesi için sadece silaha ihtiyacı var. Bu silahlar, örneğin Rusya veya Batı’dan temin edilebilir mi?
Hayır. Onlar, bizim herkesten daha iyi savaşan bir güç olduğumuzu, IŞİD'i geri çekilmeye zorladığımızı söylüyorlar, sürekli bizi övüyorlar. Ancak söz silaha gelince, “Siz meşru olmayan bir güçsünüz” diyorlar. Dediğim gibi bizim yardıma, silaha ihtiyacımız var; ek insanlara ihtiyacımız yok, savaşabilmek için yeterince insanımız var zaten. Tek ihtiyacımız silah. Biz sadece Kürtlerin değil tüm halkların, tüm mezheplerin, Ortadoğu’da yaşayan herkesin ve bizim nasıl savaştığımızı izleyenlerin geleceği için savaşıyoruz, geleceklerini koruyoruz. İnsanoğlunun geleceğini koruyoruz.