Sefa KARAHASAN/LEFKOŞA, (DHA)- ORTA Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kuzey Kıbrıs Kampüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Programı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci Özgür, Rumların doğal gaz konusunu çözüm için kullanmak yerine masada üstünlük sağlamak için kullandığını belirtti. Doğal gaz konusunun çözüme yaptığı tek olumlu katkının, uluslararası toplumun Kıbrıs sorununa ilgisini artırmak olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci Özgür, Rumların, en kritik anda görüşmeleri germek için de doğal gazı kullandığını ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Özgür, ABD\'li firmanın Doğu Akdeniz\'de yapacağı doğal gaz arama sürecinin de tansiyonu yükselteceğine inanmadığını söyledi.Kıbrıs\'taki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci Özgür, Türkiye\'nin Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak adına Akdeniz\'de adımlar attığına dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Özgür, \"Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar Kıbrıs müzakere süreçlerine zarar vermemek adına, \'telkin ve tepki\' şeklinde seyreden bir tavır sergilemiştir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi\'ni doğal gaza ilişkin adımlarını ertelemeye telkin etmiş, bu telkinin işe yaramadığı noktada da tepki göstermiştir\" dedi. Yrd. Doç. Dr. Özgür, şunları söyledi:\"Son sönemde 3\'üncü parselde, bir şirketin yapmaya teşebbüs ettiği sondaj faaliyetinin ertelenmesi de bu bağlamda yapılmış bir harekettir ancak önceki tepkilerle karşılaştırıldığı zaman mesajın tonu daha yüksek ve daha nettir. Bu noktadan sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıslı Türkleri resmin dışında bırakma ve Türkiye Cumhuriyeti\'nin bölgesel enerji politikaları açısından etkinliğini azaltma girişimlerinin önünü alabilmek adına bir yandan KKTC ile enerji alanında işbirliklerini artırıp, alternatif enerji ihracat mekanizmalarının önünü kesmeye yönelik hamlelere devam edilmeli, diğer taraftan da bölge ülkeleri ile sorunların aşılmasına yönelik çaba sarf edilmelidir.\"\'TANSİYON YÜKSELMEZ\'ABD\'li bir firmanın Doğu Akdeniz\'de yapacağı aramalarla ilgili de konuşan Yrd. Doç. Dr. Özgür, \"Şirketin arama yapacağı 10\'uncu parsel, KKTC’nin ve Türkiye Cumhuriyeti\'nin münhasır ekonomik bölgelerinin dışında bir alandır. Bu nedenle bu bölgeye ilişkin uyarıların yapılmasını beklemekle birlikte, tansiyonu yükseltecek girişimler yapılmasını beklemiyorum. Zaten ABD Savunma Bakanlığı ve 6\'ncı Filo tarafından yapılan açıklamalarda da söz konusu Amerikan askeri gemilerinin bölgeye tatbikat amaçlı geldikleri ve 5 günlük bir tatbikat sonrası ayrılacakları, bunun rutin bir prosedür olduğu ve Ekim ayında gerçekleştirileceği söylenen sondajla hiçbir alakasının olmadığı açıklanmıştır\" diye konuştu.\'RUMLAR DOĞRU ADIM ATMIYOR\'Rumların, çözümden önce doğal gaz konusunda attığı adımların doğru olmadığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Özgür, \"Türkiye ve KKTC, 2011 yılında yapılan bir öneri ile (doğal gazın) eğer çözüm sonrasına ertelenemeyecekse kurulacak ortak bir komite aracılığı ile sürecin yürütülmesi önerilmiştir. Ancak ne yazık ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bu konuyu kendi egemenlik alanı içerisinde kabul edip, tek taraflı adımlar atmaya devam etmiştir. Gerek Kıbrıs Türk tarafı gerekse Türkiye Cumhuriyeti bu konunun müzakere masasını olumsuz bir şekilde etkilememesi için çaba sarf etmiş ancak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi\'nin adımlarına mütekabil adımlar atarak süreci yönetmeye çalışmıştır\" dedi.TÜRKİYE\'YE KARŞI 4\'LÜ BLOK!ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Programı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci Özgür, Türkiye\'ye karşı \"İsrail, Mısır, Yunanistan ve Rumların oluşturduğu bloğu nasıl değerlendiriyorsunuz?\" sorusuna ise şu yanıtı verdi:\"Söz konusu devletler son 5 yıldır çeşitli dönemlerde bir araya gelerek işbirliğine yönelik iyi niyet beyanı niteliğini taşıyan antlaşmalar yapmaktadırlar. Bu anlaşmaların temel odağında, petrol ve doğal gaz arama konularında işbirliği yapmak ve bölgedeki kaynakların uluslararası piyasalara taşınabilmesi için ihracat mekanizma projeleri geliştirmektir. Bu çerçevede bir bölgesel siyasi ittifak oluşturulmaya çalışılmakta ve özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde, dış politika şekillenmesine bölgesel enerji politikalarına büyük önem veren Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesel enerji politikalarının şekillenmesinde etkinliğini azaltmayı hedeflemektedirler.\"\'ARAMA SÜRECİ İSRAİL İLE BAŞLADI\'Doğu Akdeniz\'de doğal gaz arama sürecinin 1999 yılında İsrail’in yapmış olduğu keşiflerle başladığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci Özgür, şunları kaydetti:\"İsrail o günden bu güne yaklaşık 35 (Tcf) trilyon ayak küplük doğal gaz keşfi yapmıştır. 2000 yılında Filistin açıklarında 1 trilyon ayak küplük Gaza Marine keşfi yapılmıştır. 2001 ylında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi\'nin bugüne kadar yapmış olduğu Afrodit keşifi ile ilgili olarak yaklaşık potansiyel 4.5 trilyon ayak küptür. Son olarak da 2015 yılında Mısır açıklarında 30 trilyon ayak küplük Zohr doğal gaz sahası keşfi yapılmıştır. Bu keşifler dışında zaman zaman bölgede sonraj ve arama faaliyetleri gündeme gelmektedir. Bu geçtiğimiz Aralık ve Ocak aylarında Kıbrıs açıklarında 6\'ncı parsel denilen tartışmalı bölgede yapılan bir arama vardır. Ancak henüz yeterli derecede arama sondajı tamamlanmadığı için bu bölgedeki doğal gaz potansiyeline ilşkin net bir keşif ilanı yapılmış değildir.\"FOTOĞRAFLI