'Yüce Divan oylamasındaki farklı kanaatlere herkes saygı duymak zorunda'

'Yüce Divan oylamasındaki farklı kanaatlere herkes saygı duymak zorunda'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski dört bakan hakkındaki yolsuzluk iddilarıyla ilgili yapılan Yüce Divan oylamasında AKP'deki 48 fireye ilişkin olarak, "Bu sonucu fire ve AK Parti içinde çatlak olarak değerlendirmem. Arkadaşlarımızın değişik kanaatleri olmuşsa herkes ona saygı duymak zorundadır" diye konuştu. "AK Parti ve parlamentonun genel aklı, 17 Aralık’ın bir darbe teşebbüsü olduğu kanaatini teyit etmiştir" diyen Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"AK Parti Grubu ve Meclis, bir ortak akıl etrafında oy kullanmıştır. Bu arada farklı kanaate sahip arkadaşlar da o kanaatleriyle oy kullanmışlardır. Bu AK Parti’nin farklı bir kanaati olduğu anlamına gelmemiştir. Ha AK Parti’nin grup kararı aldığı bir konu olsaydı o zaman AK Parti’nin birlik ve beraberliği test edilmiş olurdu."

Partisinin Diyarbakır ve Batman il kongrelerine katılanBaşbakan Ahmet Davutoğlu, gündemdeki konulara ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu'nun görüşlerini "Başbakan Davutoğlu: Aramızda yetki ve sorumluluk çatışması yok" başlığıyla Habertürk'teki köşesine taşıyan (26 Ocak 2015) Muhsin Kızılkaya'nın yazısından bazı bölümler şöyle:

 

Başbakan Davutoğlu: Aramızda yetki ve sorumluluk çatışması yok

 

“Çözüm süreci kamu düzenine bağlı” diyordunuz. Kamu düzeni tam olarak sağlanmış olsaydıçözüm süreci hangi noktada olacaktı?

İyi şeyler olacak, oluyor. Sokaklarda olağanüstülük yok. Mesafe alınmadı değil. Bugün sokaklarda muazzam ilgi vardı. Selahattin Demirtaş Konya’da ne kadar kolay kongre yapıyorsa, HDP Konya’da ne kadar kolay siyaset yaptıysa AK Parti ya da başkaları da burada aynı rahatlıkla siyaset yapmalı. Hiçbir Konyalının aklından baskı yapmak gelmez, burada da gelmemeli. Belediye çöpçüsü görüntüsü altında baskı yapıyorlar. Buna kimsenin hakkı yok. Birçok insani bölgeden sürme çabası var.

“Çözüm sürecinde nehrin yarısı geçildi” demiştiniz. Diğer yarısı için bir süre verebiliyor musunuz?

6-7 Ekim olayları sırasında çok büyük vandalizm oldu. Ama PKK, HDP, HÜDA PAR’ı bir kenara koyun. Halk nehrin yarısını geçtiğini gördüğü için tepki gösterdi. Kamu düzeni olsun diye devleti çağırdı. Öldürülen çocukların aileleriyle görüştük. Bir hanım dedi ki, ‘Biz sizi yanımızda görmek istedik ama göremedik’ dedi. ‘Siz derken neyi kast ediyorsunuz?’ dedim. ‘Devleti görmek istedik, polisi görmek istedik’ dedi. Polis oradaydı ama her yere ulaşmak mümkün olmadı. ‘Devleti görmek istedik’ dedi. Devlet oradaydı. Birileri oradan Kobani gibi şeyler çıkarmak istedi. Buraları yaktı, yıktılar. 1 ay içinde yeniden inşa ettik. O travmayı atlattık. İnsanların yüzleri gülüyor. Caddeler pırıl pırıl oldu. Biz yaptık bunu. Çözüm süreci için yoğun görüşmeler sürüyor. Seçime gidiyoruz. İnşallah sükûnet içinde seçimleri yaparız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin olarak bugüne kadar değerlendirme yapmadınız. Ne diyeceksiniz?

Bunun olumsuz bir sonucu hiçbir şekilde olmaz. Cumhurbaşkanı’mızla konuştuk, iyi bir istişare oldu. Kendisinin tecrübelerinden istifade ettik. İkinci ise bugünkü hukuki zemin içinde hesap verme Bakanlar Kurulu’na ve Başbakan olarak bana aittir. Yanlış giden şeyler olursa Cumhurbaşkanı’mız ilzam edilemez. Hesap verecek olan hükümettir. Burada bir sorumluluk ve yetki çatışması bekleyenler art niyetli bir tutum içindeler. Cumhurbaşkanı’mız hükümetimize kanaatleriyle, fikirleriyle destek verir. Üçüncüsü ise Türkiye’de özgürlükçü bir Anayasa reformuna ihtiyaç vardır. Anayasa reformu için de siyasal sistemin ne olması gerektiğine ortak akılla yeniden bakarız. Ama seçimlere giderken hesabı verecek olan hükümettir. Cumhurbaşkanı’mızla benim aramda bir yetki ve sorumluluk çatışması yoktur. Böyle bir değerlendirme hem art niyetlidir hem siyasi sürece zarar verir. Bundan bizim olumsuz etkileneceğimizi kimse düşünmesin.

Yüce Divan oylamasında AK Partiden 50’ye yakın fire var. Parlamentodan çıkan kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Değerlendirmeleri takip ettim. Parlamentoda bulunmayışım herhangi bir kasta mebni değil (kasta dayanmıyor). Cameron Türkiye’ye geldiğinde o tarihi tespit ettik. Ben orada tam 9 toplantıda konuştum. Ocak ayını Avrupa ayı olarak ilan ettim. Volkan Bozkır’a da talimat verdim. ‘Ocak ayında Almanya, İngiltere, Brüksel’e gitmek istiyorum’ dedim. Türkiye’de bazen olan olaylara olduğundan fazla anlam yükleme alışkanlığı var. 5 Ocak’ta bunun erteleneceğini bile bilmiyorduk. AK Parti’nin bütün milletvekilleri aynı yönde oy verselerdi bu sefer de ‘Grup kararı alındı, milletvekillerinin iradelerine baskı yapıldı’ diyeceklerdi. Ben ta başında söyledim; “Komisyona en ufak bir müdahalem olmaz”. Zaten Anayasa’ya aykırı. Grupta AK Parti’nin birliği ve beraberliği önemli. “Bu bir darbe teşebbüsü” dedim. AK Parti ve parlamentonun genel aklı, 17 Aralık’ın bir darbe teşebbüsü olduğu kanaatini teyit etmiştir. AK Parti Grubu ve Meclis, bir ortak akıl etrafında oy kullanmıştır. Bu arada farklı kanaate sahip arkadaşlar da o kanaatleriyle oy kullanmışlardır. Bu AK Parti’nin farklı bir kanaati olduğu anlamına gelmemiştir. Ha AK Parti’nin grup kararı aldığı bir konu olsaydı o zaman AK Parti’nin birlik ve beraberliği test edilmiş olurdu. Örneğin iç güvenlik reformunda AK Parti grup kararı almıştır. Orada farklı kanaat olmaz. Ama yasa “Herkes tek başına karar verir” dediği konuda, bu sonucu fire ve AK Parti içinde çatlak olarak değerlendirmem. Arkadaşlarımızın değişik kanaatleri olmuşsa herkes ona saygı duymak zorundadır.

Yazının tamamı için tıklayın.