ABD Yüksek Mahkemesi yargıçlarından Ruth Bader Ginsburg’ün (RBG) çarşamba günü ofisinde düşmesinin ardından tüm ülkenin gözü 85 yaşındaki hukukçunun çatlayan kaburgalarına çevrildi.
Yapılan açıklamada, Ginsburg’ün sol tarafındaki üç kaburganın çatladığı belirtildi ve durumunun incelendiği, tedavisinin devam ettiği kaydedildi. Yüksek Mahkeme üyesi, geçirdiği kaza sonrasında hakkındaki cinsel taciz iddiaları nedeniyle ataması ülke genelinde büyük protesto gösterilerine sebep olan Brett Kavanaugh’un perşembe günü düzenlenen ‘resmi hoşgeldin’ törenine de katılamadı.
Ginsburg, daha önce birçok kez kanseri atlatmış ve 2014 yılında kalbine giden ana damarlardan birine stent takılmasıyla sonuçlanan bir operasyon geçirmişti.
9 üyeli mahkemenin 4 liberal üyesinden biri olan Ginsburg, daha önce yaptığı açıklamalarda, en az 90 yaşına kadar görevde kalmayı planladığını söylemişti. Ülkedeki Demokratlar da Ginsburg'le benzer bir şekilde, Yüksek Mahkeme'nin en yaşlı üyesinin en azından ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki süresi sona erene kadar 'dayanmasını' umuyor.
ABD Yüksek Mahkemesi dokuz üyeden oluşuyor ve üyeleri ‘iyi hâllerini’ (good behavior) sürdürmeleri şartıyla ömür boyu görevde kalıyor. (Kaynak: Kemal Gözler/Anayasa Mahkemesi Üyelerinin Seçilmeleri-Bir Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku İncelemesi)
ABD Yüksek Mahkemesi’nde görev yapan 4 kadından ikincisi olan Ginsburg, göreve 1993 yılında dönemin ABD Başkanı Bill Clinton tarafından atanmıştı. Hukuka yönelik yaklaşımı ‘temkinli’ olarak nitelendirilen Ginsburg, cinsiyet ayrımcılığı, kadınların üreme sağlığı hakları ve uluslararası hukuk alanlarında da ‘ilham verici’ olarak görülüyor. 85 yaşındaki hukukçu, ABD Anayasası’ndaki 14. değişikliğin 1971 yılında Yüksek Mahkeme tarafından kadın-erkeklere eşit bir şekilde uygulanmaya başlamasını sağlayan tarihi metnin de ana yazarıydı.
Ancak Ginsburg’ün kaburgalarının neredeyse tüm ABD’nin gündeminde olmasının sebebi, hukuk alanındaki başarıları değil. ABD Yüksek Mahkemesi üyelerinin tamamı, ‘Senatonun görüş ve onayı’na bağlı olarak Başkan tarafından atanıyor, doğal olarak Ginsburg’ün göreve devam edememesi halinde yerini kimin dolduracağının kararı Trump’a ait olacak.
Bu durum, uygulamada ABD Başkanı’nın kendi siyasal görüşüne uygun kişileri Yüksek Mahkeme’ye üye olarak atamasıyla sonuçlanıyor. Bunun önündeki tek engel ise Başkan’ın partisinin Senato'da çoğunluğa sahip olmaması ve senatörlerin atamayı onaylamaması. Ancak Salı günü gerçekleşen ara seçimlerden, Cumhuriyetçilerin Senato’daki üstünlüklerini sürdürdüğü bir tablonun çıkması da bu konuda Trump’ın elini rahatlattı.
Ginsburg’ün göreve devam edememesi halinde, Yüksek Mahkeme’deki denge, -büyük bir ihtimalle, ara seçimlerde Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu yeniden elde eden Demokratların aleyhine değişecek.
Trump’ın aşırı muhafazakar Antonin Scalia’nın yerine Neil Gorsuch'u getirmesi, büyük bir ideolojik değişiklik yaratmamıştı. Sağa yakın ancak ılımlı Anthony Kennedy’nin yerine Brett Kavanaugh’un gelmesi ise Yüksek Mahkeme dengeleri değiştiren bir durum oldu. Trump’ın, istifa etmesi ya da hayatını kaybetmesinin ardından Ginsburg’ün yerini 'kendi düşüncesine uygun biriyle' doldurması ise Demokratlar için ‘kabus’ bir senaryo olabilir.
Bu ihtimal, sosyal medyada da gündem oldu Yüksek Mahkeme'ye Trump'ın seçtiği bir üyenin daha atanması ihtimali karşısında 'dehşete düşen' çok sayıda kişi, özellikle de kadınlar sosyal medyada Ginsburg'e kendi organlarını 'teklif etti' ve Demokratlara, Trump dönemi bitene kadar 85 yaşındaki hukukçuyu 'pamuklara sarma' tavsiyesinde bulundu.