Yüksekdağ: Beni tankla, topla kovsanız yine bu ülkeden kaçıramazsınız

Yüksekdağ: Beni tankla, topla kovsanız yine bu ülkeden kaçıramazsınız

Türkiye'de hakkındaki terör soruşturması kapsamında Kasım 2016’da tutuklanan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, tutuklu yargılandığı ve kendisiyle ilgili 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davada hâkim karşısına çıktı.

Sincan cezaevi kampüsü içindeki Ankara 16'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün başlayan duruşmada Figen Yüksekdağ’a, "örgüt yöneticiliği, örgüt propagandası yapmak, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet, halkı kin ve düşmanlığa, suç işlemeye tahrik" suçlamaları yöneltiliyor ve Yüksekdağ’ın 30 yıldan 83 yıla kadar hapsi isteniyor.

Tıpkı HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bizzat katıldığı 12 Aralık 2018 tarihindeki duruşma gibi yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Yüksekdağ duruşmasını çok sayıda HDP’li vekil ve avukatlar izliyor.

Hakim karşısına çıktığında Demirtaş’ın savunmasına ve Demirtaş hakkında AİHM’in verdiği "Serbest bırakılsın" kararına gönderme yapan Yüksekdağ’ın tıpkı Demirtaş gibi reddi hâkim talebinde bulunması dikkat çekti.

"Bu ülkenin hâkimi, savcısı var ama her şeyden önce tek adamı var" sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret eden ve Erdoğan’ın Türk yargısını tamamen kontrol altına aldığı mesajı veren Yüksekdağ, siyasi iktidarın 'yargılama oyunlarıyla' milletvekilliğinin düşürüldüğünü söyledi.

"Asıl şüpheli yargıdır"

Yüksekdağ savunmasında, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla ve ailesiyle görüştürülmesi için cezaevinde açlık grevi başlatan ve bu grevde 70 günü dolduran tutuklu HDP milletvekili Leyla Güven’i selamladı.

"Bedenini açlık grevine yatıran tüm tutsakları saygıyla selamlıyorum. Bazen İmralı kapısını açmak bize barışın ve özgürlüğün kapısını açar. Kapı açmayı gözardı etmeyelim" diyen Yüksekdağ, tutukluluğunun devamına gerekçe olarak gösterilen 'kaçma şüphesi'ne sert çıktı.

"Tankla, topla kovsanız..."

Yüksekdağ, "Beni tankla, topla kovsanız yine bu ülkeden kaçıramazsınız. Benim kaçma şüphem yoktur. Asıl şüpheli olan, tüm güvenilirliğini yitirmiş yargı kurumudur" dedi.

AKP iktidarının tüm kamuoyunu antidemokratik uygulamalara alıştırmaya çalıştığını, Türkiye’de karanlığın kol gezdiğini, ülkedeki tüm demokratik kurumların dağıtıldığını öne süren Yüksekdağ, HDP’nin demokrasi arayışından vazgeçmeyeceğini söyledi. Yüksekdağ, mahkeme heyetine "Mahkemenizin vermiş olduğu kararlarda, siyasi iktidarın baskısı altında olduğunuz ve tarafsızlığınızı yitirdiğiniz ortadadır. Bu nedenle heyetinizin yargılamadan çekilmesini talep ediyorum" sözleriyle savunmasını tamamladı.

Duruşma avukatların savunmalarıyla devam ediyor. Avukatlar da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demirtaş kararına atıfta bulunarak "Seçilmişlerin derhal tahliye edilmesi" taleplerini dile getiriyor.

"İfade özgürlüğü cezası"

Yüksekdağ’ın avukatlarından Ezgi Güngördü, HDP’li siyasetçilerle ilgili davaların tamamen "siyasi baskılar altında" yürütüldüğünü belirtirken, "Bu hukuksuzluk, HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını anayasaya aykırı olarak kaldırılmasıyla başladı" dedi.

Güngördü, 'anayasaya aykırılık' gerekçesiyle mahkemeden yargılamanın durdurulmasını talep ettiklerini ancak bu talebin geri çevrildiğini hatırlatırken de "Bu yargılamalar başından beri hukuka aykırı şekilde gerçekleştiriliyor" diye konuştu.

Yüksekdağ’ın devam eden ana davasındaki dosyaların tamamında 'ifade özgürlüğüne aykırı bir şekilde suçlamalar' yöneltildiğini öne süren Ezgi Güngördü, Yüksekdağ’ın mitinglerinin, HDP il ve ilçe kongrelerinin, gazete röportajlarının suç sayılmasının 'kabul edilemez' olduğunu söyledi.

Onlarca dava

Tutuklu bulunduğu ana davanın yanısıra Yüksekdağ hakkında devam eden 10 ayrı dava bulunuyor. Tutuklandığı 4 Kasım 2016’dan beri Yüksekdağ hakkında açılan ve sonuçlaran 6 davadan hapis, bir davadan para cezası verildi. Yüksekdağ, 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan 7 bin lira para cezasına da çarptırılmıştı. Avukatları, Yüksekdağ’ın ana davasıyla birleşen davaları olduğuna da dikkati çekti.