YÜKSEKÖĞRETİM YENİDEN YAPILANDIRILIYOR  ANKARA (A.A)

-YÜKSEKÖĞRETİM YENİDEN YAPILANDIRILIYOR  ANKARA (A.A) - 03.02.2011 - Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması çalışmalarına ilişkin ön komisyon çalışmasını tamamlayan YÖK komisyonu, hazırlanan raporu YÖK Genel Kurulu'na sundu. YÖK Başkanvekili ve yeniden yapılandırmaya ilişkin komisyonun Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, ön çalışma raporuna ilişkin gazetecilere yazılı metin dağıtarak, açıklama yaptı. Ön komisyon raporunda, Anayasa tarafından yükseköğretimi planlamak, düzenlemek, yönetmek ve denetlemekten sorumlu olarak belirlenen YÖK oluşturulduğunda üniversitelerin sayısının 27 olduğunu anımsatılarak, aradan geçen 30 yıl boyunca özellikle son yıllarda kurulan yeni devlet ve vakıf üniversiteleri ile üniversitelerin sayısının yaklaşık altı kat artış gösterdiği belirtildi. Bu artışın, YÖK'e yeni sorumluluklar getirmesi bir yana kurulu sistemin pek çok alanında yurt içi ve yurt dışındaki gelişmelere cevap verecek kuramsal ve kurumsal değişikliğin zamanında gerçekleşememesinin Türkiye için ''geciken reform maliyetini artırdığı'' ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi: ''Türkiye'de üniversite reformu çalışmaları YÖK tarihinden daha eskilere uzanır. YÖK'ün kuruluşundan itibaren de bu reform çağrıları sürekli duyulmuştur. Bununla birlikte son dönemlerde üniversite reformu söz konusu olduğunda dikkatler çoğu zaman günlük politika ile de ilişkilendirilen belli bazı konulara yönelmektedir. Bu ise yükseköğretimdeki yapısal değişikliklerin gerçekleşmesi yönündeki iradenin önüne engel koymakta, ayrıca bu yöndeki gayretlerin sınırlı ve içe dönük olması sonucunu doğurmaktadır. Halbuki pek çok alanda olduğu gibi yükseköğretim de bütün dünyada küreselleşen bir yapıya bürünmektedir. Bu bağlamda Türkiye'nin de dahil olduğu Avrupa yükseköğretim alanını da aşan, akademide evrensel ilkeleri gerçekleştirme arayışları kadar Avrupa yüksek öğretiminde yaşanılan sorunların da bir sonucu olan Bologna süreci burada hatırlanmalıdır. Bununla birlikte Türk yükseköğretimin bu süreç içerisinde attığı olumlu adımlar ülkemiz için geciken reformun getirdiği ve getireceği sorunları ortadan kaldırmak için yeterli değildir.'' Yükseköğretim alanında bugün gelinen noktanın, sorunlar ve sorunlu alanlar için lokal çözüm arayışlarına yönelme yerine yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılmasını gerekli kıldığı vurgulanan raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu: ''Yükseköğretim alanında zaman zaman yapılan kısmi değişiklikler yerine yapısal değişimin hangi düzeyde yasal bir düzenleme gerektirdiği bir engel olarak görülmeden bu yönde bir irade ortaya konulması gereği vardır. Bu sürece ilgili tarafların katılımı başlangıç aşamasında sağlanarak bir model oluşturulmalı ve geliştirilmeli, daha sonra bu modelin kamuoyunda yeterince tartışılması sağlanmalı, nihai şekli verildikten sonra da siyasi karar alıcılara bu model sunulmalıdır. Bütün bu sürecin şeffaflık ve katılımcılık içerisinde sürdürülmesi gereklidir. Aynı şekilde gerçekleştirilecek değişikliğin dayanacağı zihniyetin dikkate alınacak temel ilkelerin belirlenmesi, yükseköğretimde planlanan bu değişim sürecini yönetmek kadar önemlidir. Bundan dolayı YÖK olarak bugün sürecin başında Kurulumuzun koordinasyonunda gerçekleştirilecek yeniden yapılandırma çalışmalarının belirlenen amaç ve ilkeler çerçevesinde yürütüleceğini kamuoyuna açıklamaktayız. Yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasının, bireylerin dünyanın değişen koşullarına uyum sağlayabilecek bilgi, beceri ve yetkinliklerle donatılması, girişimde bulunmaktan ve sorumluluk yüklenmekten kaçınmayan, eleştirel düşünme becerilerine sahip, insan hakları ve demokrasi, çevresel, kültürel ve estetik değerler konularında duyarlı aktif yurttaşlar olması, ayrıca verilen eğitimin geniş kitlelere erişecek ülkenin yarışmacı potansiyelini geliştirmesi, yapılan araştırmaların uluslararası düzeyde saygınlığı olan bilim ve sanat üretimine yönelmiş olması, ülkenin rekabet edebilirliğine destek olması, topluma hizmet faaliyetlerinin etkin ve sürdürülebilir kılınmasını amaçlaması gerektiğini düşünüyoruz. Kurulun çabasının, yükseköğretim sistemimizin belirlenen temel prensipler üzerine bina edilmesi, sistemin tüm bileşenlerinin bu prensipler ışığında katılımcı bir süreçte geliştirilmesine yönelik olacağını belirtmek istiyoruz.''   Ön raporun, Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı ve Işık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Öktem Vardar'ın katkılarıyla hazırlandığını anlatan Saraç, raporun bugün toplanan YÖK Genel Kurulu'nun incelemesine sunulduğunu söyledi. -TEMEL PRENSİPLER BELİRLENDİ- Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması çalışmalarına ilişkin hazırlaran ön çalışma raporunda, temel prensipler belirlendi. Buna göre yükseköğretim, ''çeşitlilik'', ''kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik'', ''performans değerlendirmesi ve rekabet'', ''mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı'' ile ''kalite güvencisi'' temel prensipleri çerçevesinde yapılandırılacak. Yükseköğretimin yeniden yapılındırılmasına ilişkin hazırlanan ön çalışma raporunda, YÖK'ün çabasının yükseköğretim sisteminin, belirtilen temel prensipler üzerine bina edilmesinin, sistemin tüm bileşenlerinin bu prensipler ışığında katılımcı bir süreçte geliştirilmesine yönelik olacağı vurgulandı. Bu temel prensipler, ''çeşitlilik'', ''kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik'', ''performans değerlendirmesi ve rekabet'', ''mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı'' ile ''kalite güvencisi'' olarak belirlendi. Yükseköğretim kurumlarının verdiği derecelerin karşılaştırılmasının ve geçerliliğini sağlayacak asgari standartlar çerçevesinde çeşitliliğin sağlanması gerektiğinin altının çizildiği raporda, ''Kitle eğitiminin giderek çeşitlendirdiği öğrenci profiline muhatap olmak ve bunun yarattığı öğrenci taleplerini karşılamak, piyasa ihtiyacına cevap vermek ve istihdam gibi nedenler tüm dünyada yükseköğretimde çeşitliliği öne çıkarmaktadır'' denildi. Yükseköğretimde çeşitliliğin muhtelif boyutlarının bulunduğu ifade edilerek, bazı kurumların temel veya uygulamalı araştırmalarda yoğunlaştığı, bazılarının ise eğitim ağırlıklı veya topluma hizmete odaklı olabildiği belirtildi. Karar alma mekanizmaları ve yönetim sistemi, eğitim şekli gibi konularda farklılaşmaya imkan tanıyan, ayrıca devlet, vakıf, özel veya uluslararası üniversite modellerinin hayata geçirilebileceği vurgulandı.