Yunanistan’a sığınma talep eden ikisi teknisyen, altısı pilot sekiz askerin avukatlarından İlia Marinaki, askerlerin ağzından darbe gecesini anlattı. Sığınma talebini kimin, nasıl değerlendireceğinden, askerlerin ailelerinin şu an yaşadıklarına ve Yunanlıların olaya tepkisine dek pek çok konuyu yorumladı:
Bu davaya nasıl dahil oldunuz?
Dedeağaç’ta ceza ve sulh davalarına bakan bir hukuk bürosu sahibiyim. 16 Temmuz Cumartesi öğle saatlerinde iki Yunan F16’sının üzerimden uçtuğunu gördüm. Türkiye’de darbe girişimi olduğunu biliyordum ama jetlerin aslında sınırı ihlal eden Türk askeri helikopterini durdurmak üzere havalandıklarını sonradan anladım. Helikopterdeki askerler Yunan tarafına indiklerinde iki şey talep ettiler: Sığınma hakkı ve avukat. Hükümet bana ve diğer iki avukata görev verdi. Sekiz askerin dördünü temsil ediyorum.
Türk askerleri ile ilk karşılaştığınızda durumları nasıldı? Ne dediler?
Çok endişeliydiler. Söyledikleri ilk şey, darbeyle ilgilerinin olmadığıydı. İnsanların onlara inanmayacağından korkuyor, o nedenle kaçmak zorunda kalıyorlar. Dedeağaç hava sahasına girdiklerinde May Day (acil durum) sinyali veriyorlar ve indikleri anda da sığınma talebinde bulunuyorlar. Polis tarafından gözaltına alındıklarında tamamen silahsızdılar.
O akşam görevde olan veya izinde olanlar var mıydı?
Kimisi kışlada görevli, kimisi izinliymiş. Çağrılınca gitmişler.
Darbe gecesiyle ilgili ne anlattılar?
Rütbelerinin çok düşük olduğunu ve sadece emirlere uyduklarını söylediler. Yaralı insanları Aksaray’dan güvenlikli bir yere (üsleri olan Topkule Kışlası’na) taşıyorlar. Helikopterlerden biri bir turu tamamlıyor ve Aksaray’a dönüyor ama diğer ikisine ateş açılıyor. Üsleri ile iletişime geçmeye çalışıyorlar. Hiçbir komutana ulaşamıyorlar ve kime güveneceklerini de bilemiyorlar. Kışladan asker arkadaşları oranın da güvenlikli olmadığını söylüyor.
Sonunda Topkule Kışlası’na döndüklerinde orada ne oluyor?
Kışlada sabah 4’e dek bekliyorlar. Bu süre boyunca yine ateşe maruz kalıyorlar. Hatta biri (Binbaşı Gencay Büyük) bir noktada hayatını kurtarmak için pencereden atlamak zorunda kalıyor.
Bir darbe girişiminin gerçekleşmekte olduğunu anlamamışlar mı?
İlk düşündükleri, “Biz askeriz ve emirlere uymalıyız.” Neler olup bittiğini düşünmek ikinci planda kalıyor. Sonunda hepsi bir helikoptere doluşup İstanbul dışında ağaçlıklı bir alana iniyorlar. Cep telefonlarının çektiği yüksekçe bir tepe bulup internetten gelişmeleri takip ediyorlar. O noktada darbe girişimi olduğu kesinleşiyor. Darbeye katılıp katılmadıklarından habersiz, emirleri beklemeye başlıyorlar.
İltica etmeye nasıl karar veriyorlar?
İnternete düşen yaralı ve ayrım yapılmaksızın dövülen askerlerin resimlerini görüyorlar. ‘Sırf asker olduğumuz için işkence göreceğiz, tutuklanacağız veya öldürüleceğiz’ diye düşünüp kaçmaya karar veriyorlar.
Yabancı bir ülkeye iltica etmek çok ciddi bir karar. Ailelerini belki bir daha asla göremeyecekler. Eğer o gece giydikleri asker üniformasıyla yanlış yere darbeci olarak damgalanmaktan korktuysalar neden kıyafetlerini değiştirip ondan sonra masum olduklarını kanıtlama gibi alternatif bir çözümü düşünmemişler?
O panik anında aldığınız her karar doğru olmayabilir. Doğru düşünemezsiniz. Hepsinin çocukları daha küçük, hatta birinin iki aylık bebeği var. Onları geride bırakıp yabancı bir ülkeye iltica etmek kolay bir karar değil.
Şu an aileleri ne durumda?
Polis evlerini mühürlediği için eve giremiyorlar. Akrabalarının yanında kalıyorlar. Banka hesapları donduruldu ve bazılarının eşleri işten atıldı. Hepsi korku içinde çünkü suçlu oldukları kanıtlanmadan herkes tarafından hain olarak damgalandılar. Birinin eşi boşanma davası açmak için başvurdu. Kocasını artık sevmediğinden değil, eşi olarak tehlikede olduğundan ve çocukları için endişelendiğinden.
Neden Bulgaristan’ı değil de Yunanistan’ı tercih etmişler?
Yunanistan’ın insan hakları sicili daha iyi. Buna güvenip saygı duyuyorlar.
Bu tür sığınma talepleri karşısında Yunan yasaları ne diyor?
Yunanistan, Cenevre Konvansiyonu’nu imzalayan ülkelerden, dolayısıyla insanlar buraya gelip sığınma talebinde bulunabilir. Yasa, bir suça karışmış olanlara sığınma hakkı verilmeyeceğini kabul ediyor. Sığınma hakkı, belli kategoridekilere veriliyor. Örneğin kendilerine ayrımcılık uygulanan kişiler. Biz askerlerin böyle bir grup olduğunu savunuyoruz. Bugün Türkiye’de asker olmak kötü bir şey.
Askerler Gülen cemaatiyle bir ilgileri olup olmadığını söylediler mi?
İlgileri olmadığını söylediler.
Aleyhlerindeki kanıtlar neler?
Hepsinin evi arandı ve polis tarafından mühürlendi. Bir pilotun evinde onu Gülen cemaati ile ilişkilendiren İngilizce bir belge bulduğunu iddia edildi ama pilot bu kanıtın oraya polis tarafından kolayca yerleştirilmiş olabileceğini savunuyor.
Pilotlar suçsuzluklarını kanıtlayabilirler mi?
Bu çok zor olacak. Türk devleti karşılarına sürekli karşı iddialar getirecektir. Askerler o akşam nerede olduklarını, yüzlerinin göründüğü kamera kayıtlarıyla kanıtlamayı ümit ediyorlar ama tüm kanıtların devlet tarafından imha edildiğini düşünüyorlar. Bazı asker tanıkları da var. Ancak korkudan kimse gelip kendileri lehine tanıklık yapmayacaktır. Sığınma başvurusunu inceleyen komiteyi darbeye katılmadıkları konusunda ikna etmeleri gerek. Eğer ederlerse sığınma hakkını elde edeceklerini düşünüyorum.
Sığınma talebini inceleyecek komitede kim var ve süreç nasıl işliyor?
Bu tür sığınma taleplerini inceleyen uzmanlardan oluşan, sıradan bir komite. Her asker, avukatı eşliğinde 2-3 saat mülakata alınacak. Pek çok soru sorulacak. Avukat, her biri adına yazılı birer ifade hazırlıyor ama mülakat sırasında araya girip müdahale etmesi yasak.
İlk komite başvuruyu redderse ne olacak?
İkinci bir komite başvuruyu inceleyecek. Bu defa komitede bir hakim de hazır bulunacak. O komite de reddederse mahkemeye gidip temyize başvurabilirler.
Komitenin bir veya birkaç askere sığınma hakkı vermesi ama diğerlerininkini reddetmesi mümkün mü?
Bu mümkün ama bunun olacağını sanmam.
Yunan halkının bu davaya bakışı nasıl?
Bölünmüş durumdalar. Çoğu insan askerlerin Türkiye’ye iade edilmeleri gerektiğini düşünüyor.
Niçin?
Kendi ülkelerinde onları yargılayacak mahkemeler olduklarına inanıyorlar. Ama pilotlar Türkiye’de kendilerine adaletli davranılmayacağını savunuyorlar. Üç binden fazla hakim ve savcının gözaltına alındığını, tarafsız hakim kalmadığını belirtiyorlar.
Bu davada Yunan makamlarının adaletli davranacağına inanıyor musunuz? Yoksa başvuru komitesi istemeden politik mi davranacak sizce?
Ben Yunan adalet sistemine güveniyorum. Herkes güvenmeli. Yunan hükümeti de pozisyonunu net olarak ortaya koydu: Askerler darbeye bir şekilde karışmışlarsa Türkiye’ye geri gönderilecekler.
Türk hükümeti askerlerin iadesiyle ilgili resmi başvuruda bulundu mu?
Hayır, henüz resmi bir talep gelmedi. Aleyhteki kanıtları da daha görmedik.
Sizce Yunanistan’ın bu başvuru için vereceği karar Türkiye’nin Amerika’dan Gülen’in iadesi talebine emsal oluşturur mu?
Sanmıyorum. Bu iki durum birbirinden tamamen farklı. Pilotların durumunda soru, darbeye karışıp karışmadıkları.
Askerler güvenlik sebebiyle Dedeağaç’tan transfer edildikten sonra şu an Atina’da nerede tutuluyorlar? Durumları nedir?
Karakolda, bir koridorun ortadan ayırdığı iki ayrı hücrede dörderli kalıyorlar. Koridorda gidip gelebiliyorlar. Durumları iyi. Birbirleriyle konuşarak ve durumu değerlendirerek günlerini geçiriyorlar. Genelde tüm başvuru işlemi baştan sona bir yıl alır ama ben bu başvuruda kararın 1 Eylül’e dek çıkacağını düşünüyorum.