Fiilen iflas halindeki Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkıp devlet iflası ilan etmemesi için kolları sıvayan kreditörlerinden Atina yönetimine son bir yardım önerisi geldi. AB'deki ortakları ve Uluslararası Para Fonu yardım karşılığında reform taleplerinin harfiyen yerine getirilmesinde ısrar ederken Atina yönetimi dikte ettirilen ağır tasarruf tedbirlerinin ülke ekonomisini batmanın eşiğine getirmesinden endişe ediyor.
Atina'nın bu tezine karşı çıkan Alman Parlamentosu Avrupa İşleri Komisyonu Başkanı Hristiyan Demokrat Gunther Krichbaum, Tsipras hükümetinin iktidara gelmesinden önce yapılan reformlar sayesinde bütçenin arka arkaya üç çeyrekte faiz dışı fazla verdiğini hatırlattı. Deutschlandfunk Radyosu'nun sorularını yanıtlayan Krichbaum, Yunanistan'ın sorunlarının artık alacaklılarının sorunu haline geldiği iddiasına şöyle karşı çıktı:
“Önemli olan Yunanistan'ın yeniden rekabet gücüne kavuşmasıdır. Talep edilen reformlar Paris, Berlin ya da Brüksel'i memnun etmek için değil, Yunanistan'ın selameti ve gelecek nesillerin refahı için düşünüldü. 2012 yılında Yunanistan'ın birikmiş borçlarının 100 milyar Euro'luk bölümü silindi. Anapara taksitlerinin ödenmesi 2020 yılına ertelendi. Yunanistan'a her türlü kolaylık gösterildi. Ama bu kolaylıklar reformlarla paralel yürütülmelidir. İstihdam politikası ve emeklilik sigortası reformları sürekli ertelendi.”
‘Reformlar durdu'
Krichbaum, Yunanistan'da 50 milyar Euro'luk özelleştirme potansiyeli bulunduğunu ancak şimdiye kadar on milyar Euro'ya bile ulaşılamadığını hatırlattıktan sonra Tsipras yönetiminin özelleştirmeyi ağırdan aldığını ve Pire limanını özelleştirmeye yanaşmadığını dile getirdi. Alman milletvekili Avrupalı ortaklarının Yunanistan'a ne kadar kolaylık gösterdiği sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“ABD'den yardımların yetmediği eleştirisinin gelmesi, Amerikan maliye bakanının şimdiye kadar Yunanistan'a ne kadar yardımcı olunduğunu bilmediğini gösterir. 1981'den beri AB üyesi olan Yunanistan'a şimdiye kadar uyum ve altyapı fonlarından 100 milyar Euro'luk ödeme yapıldı. Ancak para kadar siyasi bakımdan itimat edilebilir bir yönetimin de olması gerekir. Anlaşılan Washington bu hususa gereken önemi vermiyor ve Avrupa ülkelerini jeo stratejik çıkarlara göre değerlendiriyor.”
"Üstesinden gelinebilir"
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nde kalması gerektiğini belirtirken, Para Fonnu Başkanı Christine Lagarde, Yunanistan'ın Euro'yu bırakmasının dünyanın sonu olmayacağını söylüyor. Gunther Krichbaum'un zıt görüşlerle ilgili değerlendirmesi ise şöyle:
“Son yıllarda sadece Yunanistan'dan reform yapması istenmeyip AB bünyesinde de önemli reformların yapılmış olması bakamından Lagarde'ye hak vermek gerekir. Avrupa istikrara kavuştu ve finans krizlerine dayanıklılığı arttı. Beş yıl öncesine kadar Yunanistan'ın diğer Birlik ülkelerini de krize sürükleme tehlikesi vardı. Bu tehlike savuşturuldu. Yunanistan Euro'dan ayrılırsa Kıbrıs'ın durumuna dikkat etmek gerekebilir. Ama yardım programlarıyla Kıbrıs'ın aynı duruma düşmesi önlenebilir. Christine Lagarde'nin sözleri bu düşünceden kaynaklandığı için onun görüşlerine daha yakınım.”
Krichbaum, Deutschlandfunk radyosuna verdiği mülakatta Yunanistan'ın Euro'dan çıkmasının siyasi sonuçlarını kestirmenin zor olacağı şeklindeki iddialara katılmadığını belirterek, birliğin dönüşü olmayan bir yol olduğu şeklindeki mutabakata güvendiklerini sözlerine ekledi.