Türkiye, işadamlarına yönelik baskı ve cezalandırmaların yanı sıra hukuk sistemini derinden yaralayan adımlar atarken, iş dünyası rotasını yurtdışına çevirdi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu geçen ay Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, “Yok Maliye korkusu, yok sigorta müfettişi korkusu, bırakın biz zenginleştirelim. İstediğimiz bu” sözleriyle iş dünyasının endişelerini dile getirmişti.
Zaman'da yer alan habere göre, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Haluk Dinçer de, ‘İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye’de Yolsuzluk’ konulu seminerin açılışında yaptığı konuşmada, yolsuzluğun maliyetinin ödenen rüşvet tutarlarının çok daha ötesinde olduğunu gösterdiğini vurgulamıştı. Dinçer, “İş dünyası özelinde rüşvet ve yolsuzluk, bir yandan piyasada rekabeti bozarak verimliliği düşürürken, diğer yandan sosyal yapıda uzun süreli hasarlara, hukuk devleti güveninde erozyona ve elbette ülkelerin itibar kayıplarına neden oluyor. Yolsuzluğun neden olduğu bu tür finansal, hukuki ve itibar riskleri yatırımları da olumsuz etkiliyor. Sadece bugünümüzden değil, çocuklarımızın geleceğinden, onların adil ve müreffeh bir toplumda yaşama haklarından da çalıyor” açıklamasında bulunmuştu.
Merkez Bankası’nın verileri, iş dünyasının endişelerini doğrular nitelikte. Türkiye’de yaşayanların yurtdışına yaptığı doğrudan yatırımlar, bu yılın ilk dokuz ayı toplamında 4 milyar 431 milyon dolara ulaştı. Bu tutar, 2013 yılının ilk 9 ayındaki 1 milyar 987 milyon dolarlık tutardan yüzde 123 daha fazla. Ayrıca sermaye sahiplerinin önceki yıllarda yurtdışına yaptığı doğrudan yatırımların 12 aylık toplamlarında dahi bu yılın 9 aylık rakamına ulaşılmamıştı. Yurtdışında yapılan doğrudan yatırımlar istatistiklere ilk olarak bir yılda 30 milyon dolar ile 1991 yılında geçmişti. Bu yılın ilk 9 ayında gerçekleşen 4,4 milyar dolara en yakın rakam ise 4,3 milyar dolar ile 2012’nin toplamında gözlenmişti. Geçen yıl 12 aylık toplam yurtdışına yapılan doğrudan yatırım tutarı ise 3,2 milyar dolarda kalmıştı.
İstatistikler, ocak-eylül dönemini kapsarken Türkiye’de yaşayanların yurtdışına eylül sonrasında yaptığı doğrudan yatırımların da eklenmesiyle bu rakamın 8-9 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Örneğin kasım ayında Ülker’in çatı şirketi Yıldız Holding, 3 milyar dolardan daha fazla bir tutarla dünyanın en büyük altıncı bisküvi üreticisi United Biscuits’i satın almıştı. Bu tutar bile tek başına pek çok yıl toplamında yurtdışına yapılan doğrudan yatırım tutarından çok daha fazla.
Yatırımların gittiği ülke ve kıtalara bakıldığında ise bu yıl Asya’da ciddi bir sıçrama görüldü. Asya kıtasına geçen yılın ilk dokuz ayında toplam 520 milyon dolarlık yatırım giderken, bu yıl bu rakam 2 milyar 357 milyon dolar olarak istatistiklere geçti. Asya’nın hemen ardından gelen Avrupa’ya bu yılın ocak-ekim döneminde toplam 1 milyar 749 milyon dolarlık yatırım gitti. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde 1,2 milyar dolar seviyelerindeydi. Ülke bazında bakıldığında ise bu yılın 9 aylık döneminde Azerbaycan’a 1 milyar 862 milyon dolarlık doğrudan yatırım yapıldığı görüldü. Bir sene öncesinin aynı döneminde bu rakam sadece 315 milyon dolar seviyelerindeydi.
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in yolsuzluk ve hukuksuzluğun sermaye kaçışına yol açacağı uyarısına paralel olarak, yapılan araştırmalarda Türkiye’de yolsuzluk algısındaki artış dikkat çekiyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün geçen hafta açıkladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye 11 basamak gerileyerek 64. sıraya düştü. Sonuçları Zaman’a değerlendiren Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Başkanı Oya Özarslan, ülkelerin puanlarında her 2 puanlık değişimin yolsuzlukla ilgili önemli bir değişim olduğunu gösterdiğini belirterek, “Yolsuzluk algısındaki artış, Türkiye’nin ülke riskini yükselttiği için Türkiy’de operasyonlarını gerçekleştiren yerli veya çok uluslu şirketlerin doğrudan etkilenmesine sebep olabilecek.” ifadelerini kullanmıştı. Ayrıca ABD merkezli araştırma şirketi Pew Research’in geçen hafta sonu açıkladığı rapora göre de, Türkiye yolsuzluk endişesi artışında rekor yükseliş gösteren 3 ülke arasına girdi. Siyasilerin yolsuzluğa bulaşmış olmasının büyük problem olduğunu düşünenlerin sayısı Türkiye’de 2007’de yüzde 37 iken bu yıl yüzde 62’ye yükseldi. Tanzanya ve Uganda’yı geride bırakan Türkiye, Malezya ve Gana’nın ardından üçüncü sırada yer aldı.
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, ilk dokuz ayda doğrudan yatırımlar cephesinin, Türkiye’den sermaye kaçışı yönünde alarm verdiği uyarısında bulundu. Oran, “Yurtdışına götürülen Türk sermayesi gelen toplam yabancı doğrudan sermayenin yüzde 50’sine yaklaştı. Makas, ilk kez bu kadar daraldı. Demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaşma, eli kolu bağlanan yargı, kamu denetimi mekanizmalarının iktidarın elinde silah olarak kullanılması, tek adam yönetiminin güçlenmesi ile giderek 3. dünya ülkesine dönen; yolsuzlukların ayyuka çıktığı Türkiye artık dışarıdan sermaye çekemiyor, mevcut yerli sermaye de kaçacak ülke arıyor.” ifadelerini kullandı. Oran Türkiye’de ortalama bir kişilik iş oluşturma maliyetinin 450 bin lira olduğuna işaret ederek, 12 yılda yurtdışına giden sermayenin ülkede yatırım yapması halinde 122 bin kişiye istihdam oluşturulabileceğini ifade etti.
Rotasını yurtdışına çevirenler sadece Yıldız Holding’le de sınırlı değil. Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarından Koç Holding de küresel marka olma yolunda model değişikliğine gideceğini yurtdışında gelecek vaat eden markaları satın alacağını açıklamıştı. Coğrafî olarak Uzakdoğu ve yükselen Güneydoğu Asya’ya odaklanılacağını ifade eden Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, büyüme stratejisinde dünyada daha üst sıralara çıkmak için yatırımlarda ağırlığı yurtdışına vermek ve yerelde güçlü markaları satın almak gibi önemli değişiklikler olacağını kaydetmişti. Topluluk, bu çerçevede Güneydoğu Asya’da 2015’te büyük sürprizlere hazırlanırken, Mustafa Koç, “Vakti gelince paylaşırız sürprizi. Onun müjdesini daha sonra vereceğiz. Çıtayı çok yükseğe koyduk.” ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyan konuların başında gelen doğrudan yabancı sermaye girişleri, bu yılın ilk 9 ayında bir önceki aya kıyasla yüzde 24 gerileyerek 4 milyar 913 milyon dolara düştü. Geçen yılın aynı döneminde 6 milyar 438 milyon dolar olarak açıklanan bu tutar, 2011’de 9 milyar 925 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Merkez Bankası tarafından belirli aralıklarla açıklanan ödemeler dengesi istatistiklerine göre, 2010’dan sonra sıçrama göstererek 2011’in ilk 9 ayında 9 milyar 925 milyon dolar olarak açıklanan doğrudan yatırımlar, son iki yılın ilk 10 aylık dönemlerinde ise ciddi gerilemeler göstermeye başladı. 2012’nin Ocak-Eylül döneminde toplam 7 milyar 543 milyon dolar olan doğrudan yatırımlar, 2013’ün aynı döneminde 6 milyar 438 milyon dolara, bu yılın aynı döneminde ise 4 milyar 913 milyon dolara geriledi.