Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile yaşadığı "Abuzittin" tartışmasıyla ilgili olarak "Fuarda, 2 saat sürecek bir konferansım vardı. Konferansa henüz başlamıştım ki, bakanın koruması önüme bir not iliştirdi: 'Konuşmanızı 10 dakika içinde bitirin. Bakanımız tören yapacak burada!' Tabiî bu, şık olmayan bir davranış, salonu dolduran dinleyicilerce de hoş karşılanmadı" dedi.
Kaplan, Siirt'te verdiği konferansta kendisini dinlemeyen Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'a tepki göstermişti. “Öyle bir şey yaptın ki ben gideyim hemen ha, valla ben hemen çıkayım” diyen Bakan Kılıç'a Yusuf Kaplan'ın yanıtı "Adam gelir dinler. Dolaşıyorsunuz, Yusuf Kaplan konuşuyor. Abuzittinin birisi değil ki. Adam 5 dakika dinler, 10 dakika dinler” olmuştu.
Yusuf Kaplan'ın "Anadolu ruhu, dirilişin mayasını karıyor adım adım..." başlığıyla yayımlanan (28 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Anadolu turumuz Siirt'le başladı... Siirt'e İsmail Demirci kardeşimin ve ekibinin düzenlediği Kitap Fuarı dolayısıyla gittim. Fuarda tatsız bir hâdise yaşadık. Ne yazık ki, bu hâdise, bir anda sosyal medyada patlatıldı. Gençlik Bakanı, Çağatay Kılıç, çalışmalarını takdir ettiğim bir bakan. Onun döneminde güzel adımlar atıldı. Fuarda, 2 saat sürecek bir konferansım vardı. Konferansa henüz başlamıştım ki, bakanın koruması önüme bir not iliştirdi: “Konuşmanızı 10 dakika içinde bitirin. Bakanımız tören yapacak burada!” Tabiî bu, şık olmayan bir davranış, salonu dolduran dinleyicilerce de hoş karşılanmadı. Konuyu uzatmak istemiyorum. Ama hâdisenin bu yönü medyaya yansımadı. Ben de referanduma zarar vermesin diye, kendimi yıpratma pahasına da olsa sustum. Vebali büyük olacak böyle bir hâdisede konuşamazdım. Kameraların gösterdiği 2 dakikalık bölüm, berbattı. Kameraların çekim yaptığını fark etmedim. Hiçbir insanla o kadar kaba saba konuşacak biri değilim. Ama oldu bir kere ve o görüntüler kurgulandı ve servis edildi. Elbette fikrin bir haysiyeti vardı. Fikrin haysiyeti korunmalıydı. Fakat o şekilde değil elbette. Tekrar özür dilerim kamuoyundan ve ilgili herkesten. Bakanla, dertli, birikimli, kendisinden çok şey beklediğimiz Selim Cerrah kardeşimin aracılığıyla helalleştik daha sonra. Bu konuyu yazmak istemiyordum yine de. Ama konu geldi oraya dayandı gördüğünüz gibi. Kitap Fuarı'ndan sonra Türgev'de genç arkadaşlara bir konferans verdim. Siirt Türgev'in yöneticisi Birsen Gözlü Hanıma ve eşi Niyazi Bey'e gösterdikleri güzel evsahipliğinden ve gözdoldurucu çalışmalarından ötürü teşekkür ederim. Akşam, İlim-Yayma'nın merkezinde, gece yarısına kadar süren, uzun soluklu, verimli bir sohbet gerçekleştirdik. Ertesi gün, Siirt Üniversitesi'nde bir konferans verdim. İlâhiyât Fakültesi'nin yetenekli, asil ve istikameti sağlam değerli dekanı Cemalettin Erdemci Hoca'ya ve üniversitenin diğer dertli hocalarına ve tabiî konferansı dikkatle takip eden, nefis sorular soran öğrenci kardeşlerime yürekten teşekkür etmek isterim. Bu arada Siirt Kur'ân Kursları'nı ziyaret ettik teker teker... İnanılmaz işler yapıyor, tek başına bir kurum gibi çalışıyor Ayhan Hoca. Okul öncesi ve orta dereceli öğrencilere İslâmî açıdan model alınması gereken muazzam bir eğitim veriyor. Diyanet'in en iyi çalışmalarından birine imza atan “Ayhan Hoca'ya dikkat!” diyorum. Siirt deyince Tillo gelir akla. Onlar muazzam bir direniş sergiliyorlar pozitivist eğitim sistemine karşı. Siirt'te bir ruh var. Bu ruhun gerisinde elbette Tillo'nun rolü çok büyük. Allah razı olsun onlardan.