Evrensel yazarı Bülent Falakaoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ağustos ayı işsizlik verileri ile ilgili olarak, "Ekonomik büyümenin yüzde 5 olduğu yaz aylarında işsizliğin sadece yarım puanın biraz üzerinde azalması, büyümenin istihdam yaratmadığının açık göstergesi" dedi.
"Ekonomi büyürken bile gençlere iş sağlamada yetersiz kalıyor" diyen Falakaoğlu, "Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı, geçen yılın ağustos ayına göre 0.7 puanlık artış gösterdi. Genç işsizlik oranı yüzde 20.6 olarak açıklandı. Buna göre her 5 gençten biri işsiz" ifadesini kullandı.
Falakaoğlu'nun "Yüzde 5'lik ekonomik büyümenin gençliğe faydası yok: Gençlik kayıp!" başlığıyla (16 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ağustos ayı işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye’de işsiz kişi sayısı 3 milyon 404 bin. Geçen yıl ağustos ayına göre 89 bin kişi azalmış.
İşsizlik oranı da geçen yılın ağustos ayına göre 0.7 puanlık azalış ile yüzde 10.6 seviyesinde gerçekleşmiş.
Ekonomik büyümenin yüzde 5 olduğu yaz aylarında işsizliğin sadece yarım puanın biraz üzerinde azalması, büyümenin istihdam yaratmadığının açık göstergesi.
Sanayinin üretimdeki payı düştükçe, istihdamdaki payı da azalıyor ve geriliyor. İstihdam edilenlerin yüzde 18.9’u sanayide istihdam edildi. Geçen yıl oran daha yüksekti. Bu yıl sanayi sektörünün payı 0.2 puan azalmış.
Üretken ekonomi olmaktan uzaklaşmanın doğal sonucu!
Üzerinde durulması gereken noktalardan biri de şu: Ekonomi büyürken bile gençlere iş sağlamada yetersiz kalıyor. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı, geçen yılın ağustos ayına göre 0.7 puanlık artış gösterdi. Genç işsizlik oranı yüzde 20.6 olarak açıklandı. Buna göre her 5 gençten biri işsiz.
TÜİK’in verileri detaylı incelendiğinde, durumun daha da vahim olduğu görülüyor.
Şöyle ki...
TÜİK diyor ki; “Ne eğitimde ne istihdamda olmayanların oranı yüzde 28. Demek ki neredeyse her 3 gençten 1’i bu durumda.
Bu gençler örgün ya da yaygın her hangi bir eğitim kurumuna kayıtlı değiller. Her hangi bir işte çalışmıyorlar. Askerlik yapmıyorlar.
Peki neredeler?
15-24 yaş aralığındaki her üç gençten biri buhar olup uçtu mu?
Kadınlar açısından da ağır işsizlik durumu devam ediyor.
30 milyon çalışabilir yaştaki kadından sadece 10 milyonu iş istiyor. Bir başka deyişle her üç kadından ikisi istihdama dahil olmuyor. Buna rağmen kadın işsizlik oranı yüzde 15.
Ağustos 2017 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0.5 puan arttı.
Kayıt dışı çalışma oranı yüzde 35.1.
Geçen yıl ağustos ayında 9 milyon 500 bin olan kayıt dışı çalışan sayısı 2017 ağustosunda 10 milyon 130 bine yükseldi. Bir yılda her hangi bir sosyal güvenceden yoksun çalışanların sayısı 630 kişi arttı.
Hükümetin, ‘Kayıt dışıyla mücadele ediyoruz’ söylemi boşa çıkarken, sosyal güvencesiz çalışma istikrarlı bir şekilde artıyor.
Şirketlere ‘istihdam teşviki’nin verildiği...
İŞKUR kasasının işsizlere değil şirketlere aktarıldığı böylesi bir dönemde...
Kayıt dışı çalışma oranın sürekli artması tartışılması gereken bir durum. Aynı zamanda ortada büyük bir fırsatçılığın olduğunun göstergesi!
Kayıt dışı istihdam, en yaygın olarak toplumun düşük gelirli ya da asgari geçim düzeyinin altında yaşayan yoksul kesimlerini etkiliyor. Bunların başında; ücretsiz aile işçileri, kendi hesabına çalışanlar ve ücretliler geliyor.
En çok yoksulları vursa da kayıt dışılık Türkiye’de gençleri de ağır şekilde etkiliyor. 1.5 milyonun üzerinde genç kayıt dışı çalışıyor. İş imkanı bulamayan gençler işsiz kalmamak için daha çok güvencesiz işleri kabul etmek zorunda kalıyor.
Hayat pahalı, işsizlik yüksek, vergiler ağır, gençler kayıp! Ekonomi tıkırında mı?
DİSK Araştırma Dairesi (DİSK-AR), istihdam seferberliği kapsamında iddia edilen istihdam artışının, ‘eğreti ve hormonlu’ olduğunu ortaya koydu.
DİSK-AR süreci şöyle özetledi:
TÜİK ağustos 2017 verilerine göre istihdamda son bir yılda 1 milyon 355 bin artış yaşandı.
TÜİK verilerinde bu istihdam artışının gerçek nedenini görebilmek zor.SGK sigortalı verilerine bakıldığında istihdam artışının gerçek boyutu ortaya çıkıyor.
SGK verilerine göre son bir yılda (ağustos 2016-2017) toplam sigortalı çalışan sayısında (tüm çalışanlar) 1 milyon 370 bin artış yaşandı.Ancak bu artışın sigortalılık türleri açısından dağılımına baktığımızda, zorunlu (işçi) sigortalı ve kamu görevlisi sayısı azalırken,çırak, stajyer, kursiyer ve bursiyer sayısında astronomik bir artış yaşandığı görülmekte.
2016 ağustos ayında 14 milyon 59 bin olan zorunlu (işçi) sigortalı sayısı 2017 ağustos ayında 14 milyon 265 bine yükselmiş. Son bir yıldaki sigortalı işçi artışı ise 205 bin. Toplam sigortalı sayısındaki artışın asıl sebebi çırak, stajyer, kursiyer ve bursiyer sayısındaki artış.
2016 ağustos ayında 131 bin olan çırak ve stajyer sayısı, 2017 ağustos ayında kursiyer ve bursiyerlerin de eklenmesiyle 1 milyon 128 bine yükselmiştir.
Bu da demektir ki, istihdamda yaşanan 1 milyonluk artış, İŞKUR tarafından finanse edilen ucuz iş gücü deposu üzerinden sağlandı.
DİSK-AR’ın, iş bulma ümidini kaybeden işsizleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizleri, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanları kapsayanları dahil ederek hesapladığı gerçek işsizlik çok daha yüksek.
‘Geniş tanımlı’ olarak adlandırılan bu hesaplamaya göre işsiz sayısı ağustos 2017’de 5 milyon 948 bin olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı ise yüzde 17.3!