T24 - Yüzde 80 engelli İpek Gülşen Çelik, Asiye Ağaoğlu Anadolu Lisesi’nin 620 mezunu arasında okul birincisi oldu. Tanısı olmayan hastalığına rağmen İpek hiçbir zaman yılmadı, sabahlara kadar çalıştı ve müthiş başarılara imza attı. Zekâsı ve azmi nedeniyle tüm okulun hayran olduğu İpek, mimarlık okumak istiyor ama hastalığı nedeniyle eczacılığı seçecek.
Hürriyet gazetesinden Nuran Çakmakçı'nın haberine göre; 18 yaşındaki İpek Gülşen Çelik doğuştan engelli. Dünyada tanısı konulamayan bir hastalık nedeniyle 70 santim boyunda, el ve ayaklarını tam olarak kullanamıyor, rahat konuşamıyor. Sadece ders dinliyor ve arkadaşlarından aldıkları notlarla çalışabiliyor. Annesi Fatma Çelik’in kucağında her gün Asiye Ağaoğlu Anadolu Lisesi’ne geliyor, özel sandalyesinde oturarak derse katılıyor.
Dudak okuyor
Sınavlarda anaokulundan itibaren kendisini tanıyan yakın arkadaşlarının dudak okumasıyla soruları yanıtlıyor. Asla kendisine ayrıcalık istemeyen İpek için öğretmenleri, “Kimse ona özel durumundan dolayı ayrıcalık tanımadı, tanıyamaz da. Çünkü o bunu asla kabul etmez. Soruları dudak okumayla verdiği arkadaşları ondan çok düşük not alırken o başarısı ve azmi ile arkadaşlarını motive ediyor” diyor.
Onun ayaklarıyız
Anne ve babası İpek’i “O beyin, biz onun ayakları, bedeniyiz” diye anlatırken kızlarının yüzlerce öğrenci arasında engeline rağmen aldığı başarısını “Kendini böyle tamamlıyor” diyerek gururlandıklarını belirtiyorlar. İpek, her gün annesinin kucağında okuldan eve geldikten sonra gece 23.00-24.00’e kadar çalışıyor. Saat 05.00’ten itibaren de okuduğu notları tekrar ediyor.
12 C’nin gururu
Okulda yapılan törende İpek 87.88 ortalama ile birinci olurken ikinci 87.68 ortalama ile Zeynep Ermiş, üçüncü de 86.37 ortalama ile Sefa Yozgatlı oldu. İpek 12 Fen C’nin gururu değil, tüm okulun gözbebeği oldu.
İpek hepimize örnek oldu
Gülsem Özcan: Anasınıfından beri arkadaşım. Çok azimli. Herkese karşı azminden yılmadı. İnsanlar ona karşı olumsuz olsa da, yılmadı, başardı.
Baran İnan: Çok farklı ve özel biridir. Onun başarısı, azmi beni kendisine daha da yakınlaştırdı. Bazen benim bıktığım anlarda bile “Yılmayın, çalışın” diyerek bizi motive ediyor.
Ezgi Taşkın: Başarısı, azmi takdir edilecek düzeyde. Onu bir çok şeyde örnek alıyorum.
Her şeye rağmen YGS’den 220 aldı
Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) engelli olduğu belirtilmesine rağmen uygun sınıf ve ortam hazırlanmadığı, sınavda beli ağrıdığı ve oturamadığı için ancak 1 saat kalabilen İpek, bu sürede bile soruların büyük çoğunluğunu cevaplayarak 220 puan aldı. Lisans Yerleştirme Sınavı’nda uygun ortam sağlanması halinde rahatlıkla dilediği bölüme yerleşme umudu taşıyor. Hocaları da şartlar uygun olursa onun okuldaki başarısını sınavda da göstereceği konusunda emin.
Hafızası müthiş problemleri zihinden çözüyor
Erol Ermiş, Lise Müdürü: Her gün anne kucağında gelip derse giriyor. Annesi çok fedakâr. Bütün gün onu okulda bekliyor. Sınıfta onun yastıklı özel bir yeri var. Bütün okul onu sahiplendi.
Şule Hacıağaoğlu, Fizik öğretmeni: Okula 2 yıl önce atandığımda sınıfa girdiğimde bakışlarımdan rahatsız olur diye ona pek bakmadım. 1.5 ay sonra yazılı yaptım, sonuçlara inanamadım. Onun sınavını yazan sıra arkadaşı Ezgi 60-70 alırken o 90-100 alıyordu. Sınıfta sorduğum her soruya cevap veriyordu. Sınıf arkadaşlarının kardeşi ve çocukları gibi. Yağmur yağar yelek giydirirler, bisküvi getirirler.
Hatice Demir, Rehberlik öğretmeni: Kendisini motive ediyor. Biz de okul olarak ona özel ihtimam gösterdik. Ne öğretmenlerinden, ne arkadaşlarından özel bir ayrıcalık asla istemedi.
Emine Aydın, Sınıf öğretmeni: Müthiş bir hafızası var. Kalem tutamıyor, ama matematikte problemleri zihinden çözüyor. Dersi anlatırken çok iyi dinliyor. Arkadaşlarının notunu alıyor. Herkesinkini beğenmez. Belli kişilerin notlarını alır. Sınavlar sırasında onun dudaklarını okuyan arkadaşı soruları yazar. Başkasının cevabını beğenmez.
Doktor doktor dolaştık hâlâ tanı konulamadı
Cevdet Çelik, İpek’in babası: Kızımız dünyaya geldiğinde doktor doktor dolaştırdık. Son yıllarda Japonya ve Singapur’a bile genleri gönderildi, ama henüz tanı konmadı. 2005 yılına kadar ellerini kullanabiliyor, derdini anlatacak kadar konuşabiliyordu. Şimdi boğazındaki aletle nefes alabiliyor. Sağ elini artık kullanamıyor. Ancak, o kadar azimli ki sol elle yazmaya başladı. Ona küçük test kağıtları aldık, onlarla çalışıyor. Bizim dünyamız o. 18 yaşında. Koşmak, yürümek istiyor. Mimarlık çok istiyordu. Ama bu mümkün olmayınca engeliyle yapabileceği eczacılıkta karar kıldı. Bize birçok şeyi hissettirmez.