25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar sokağa çıktı.
25 Kasım Kadın Platformu ve çeşitli kadın dernekleri ile sivil toplum kuruluşlarının çağrısıyla İstiklal Caddesi'nde bir araya gelen yaklaşık 2 bin kadın, kadınlara yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününde yaşanan kadın cinayetlerine tepki gösterdi. Tünel Meydanı'nda 18.00'de toplanan kitleler, Galatasaray Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. 'Devlet şiddetine itaat etmiyoruz, hayatlarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmiyoruz' pankartı açılan yürüyüşe CHP'li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ile HDP'li Pervin Buldan'da katıldı. Hollanda Konsolosluğu önüne kadar yürüyen grup burada basın açıklaması okundu.
Türkçe , Kürtçe ve Arapça okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü'nde, Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanında ayağa kalkan kadınlarla beraber bir kez daha sokaklardayız. Sadece bugün değil 1 yıldır neredeyse aralıksız kentlerin meydanlarında itiraz ediyoruz, direniyoruz. Hayatlarımızı çevreleyen, olağanlaştırılmaya çalışılan erkek şiddetine, olağanüstü halle kadın düşmanlığının dozajını arttıran devlet şiddetine, faşizmin her türlü uygulamasına karşı susmamaya, itaat etmemeye devam ediyoruz. Boşanıp boşanmayacağımız, doğurup doğurmayacağımız ve kaç çocuğu nasıl doğuracağımız bizim kararımızdır. Çocukların velayetini kimin alacağını, hangi mahallenin imam hatip okuluna mecbur edileceklerini, hangi topraklarda, hangi savaşta ölmeleri gerektiğini, haysiyetli bir biçimde gömülüp gömülmeyeceklerini belirleyen sisteminize itaat etmiyoruz.
Basın açıklamasının ardından toplanan kadınlar, buradan ayrıldı.
Ankara
Ankara Kadın Platformu öncülüğüne başkentte bir araya gelen kadınlar, “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” pankartı açtı.
Ankara’da Sakarya Caddesi’nde bulunan Çankaya Belediyesi önünde toplananan kadınlar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş öncesinde Ankara Kadın Platformu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü, Mirabel kardeşlerin ülkelerinde 31 yıl süren diktatörlüğe ve erkek şiddetine karşı direnişlerinin, kadınlara mirasıdır.
Biz kadınlar bu 25 Kasım’da da ilan ediyoruz ki, isteseniz de istemeseniz de haklarımızı alıncaya kadar; eşit, özgür, insanca bir yaşam kurana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz!
Kadın mücadelesi köklü ve direngendir; yasalarla, yasaklarla, polis şiddetiyle engellemeye gücünüz yetmez. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, kadınlara yönelen şiddete ve bu şiddeti besleyip büyüten düzene ve tek adama karşı sesimizi daha fazla yükselteceğiz.
Çünkü erkek egemen düzenin kadınlarla derdi bitmiyor! Her fırsatta kadın düşmanı fetvalar veren müftülere resmi nikâh yetkisi veren yasa, yıllarca mücadele ederek kazandığımız haklarımıza dönük önemli bir saldırıdır. Evlilikte medeni hukuk yerine dini referansları temel alan düzenlemelerin önünün açılmasından sonra, şimdi de boşanmanın önüne dolaylı bir engel çıkaran “arabuluculuk” düzenlemesi üstünde çalışıyorlar.
Haklarımıza dönük saldırılar bunlarla da sınırlı değil! Geçtiğimiz günlerde şiddet tehdidinin varlığında evden uzaklaştırmayı düzenleyen 6284 sayılı yasa, “Yuva yıkıyor; özel hayata, aile içine karışılıyor” gerekçesiyle hedef alındı. Zaten 6284 sayılı yasa gereğince uygulanmadığı için pek çok kadının öldürüldüğü apaçık ortadayken, “aileyi koruma” hassasiyeti kadına biçilen rolün bir göstergesidir.
Toplumsal muhalefeti susturmak ve sindirmek dahası ülkeyi yönetmek için OHAL’le, KHK’larla temel haklarımızı askıya alarak şiddetin temel araç haline getirilmesi, kadına yönelik şiddet faillerine de güç vermektedir. Kolluk kuvvetleriyle karşılaşan, gözaltına alınan, tutuklanan kadınlar, taciz ve tecavüz ile tehdit ediliyorlar, cezaevlerinde kadınlara dönük şiddet artarak devam ediyor. Savaş politikaları nedeniyle ülkelerinden uzakta kalan mülteci kadınlar şiddette en çok maruz kalan ve yine en çok yok sayılan kesim. Kadınları aşağılayan açıklamalar ve kadın düşmanı uygulamalar, kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün cezasız kalması, hem şiddetin dozunu hem de şiddete maruz kalan kadın sayısını artırmaktadır.
Ucuz emek gücü olarak çalıştırılan, kayıt dışı istihdam edilen, kriz anında işten ilk atılacaklar listesinin başında olan kadınlar için çalışma yaşamını iyileştirecek tek bir düzenleme yapılmadığı gibi anneliği kutsayan, çocuk doğurun dayatması ile kuşatılan kadınlar toplumsal yaşamdan dışlanarak eve hapsedilmeye çalışılmaktadır. Kadınları ayrıştıran ırkçı, cinsiyetçi ve nefret dili, “terör örgütlerinin 5, 10, 15 çocuğu var, sizler de nikâhlanın, evlenin, çoğalın” söyleminde vücut bulmuştur.
OHAL keyfiyetiyle baskılar ve yasaklar hüküm sürmekte. Meclis’te kadınların yaşamını doğrudan etkileyen yasalar görüşülürken, kadınlara Meclis’e girme yasağı konuyor, sözünü söylemek isteyen kadınlar gözaltına alınıyor! Düzenlediğimiz kadın eylemlerinden dolayı bizlere davalar açıldı. Kadın mücadelesinin sesini kısmak amacıyla, kadın ve çocuk hakları için yıllardır mücadele veren dernekler ve kadınların mücadelesinin sesi olan yayınlar kapatıldı. Seçilmiş kadın belediye başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklanması ise kadınların iradesine ve siyasette söz hakkına dönük bir saldırıdır.
Geçtiğimiz hafta Ankara Valiliği'nin şehirdeki tüm LGBTİ etkinliklerini "toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar", "kamu güvenliği", "genel sağlık ve ahlakın korunması" ve "başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması" gibi ifadelerle süresiz olarak yasaklaması apaçık ayrımcılıktır. Toptancı bir yasak ile LGBTİ'lere yönelik ayrımcılığı meşrulaştıran, LGBTİ varoluşunu kriminalize eden, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan ve LGBTİ örgütlerini çalışamaz hale getiren bu yasak kabul edilemez!
Biz kadınlar ve LGBTİ bireyler, haklarımıza, özgürlüğümüze, bedenimize ve hayatımıza yönelik saldırıları ve nefret dilini kabul etmiyoruz. Yaratmaya çalıştığınız korku ve baskı ortamına karşı en çok bizim mücadelemizden korktuğunuzu biliyoruz!
Hep beraber el kaldırdığınız kadın düşmanı yasalarınız bizim için hükümsüzdür, yıllarca mücadele ederek kazandığımız haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz! KHK’larla işimizden atılsak da, derneklerimiz, yayınlarımız kapatılsa da, tutuklansak da “yasaklarınızı tanımıyoruz” diyerek hayatlarımıza sahip çıkmak için mücadelemizi ve dayanışmamızı örecek, kadına yönelik şiddetin ortadan kalktığı, eşit ve özgür bir ülkede yaşayana kadar mücadele edeceğiz."
İzmir Kadın Platformu ise kentte “Kadın soykırımını durduracağız yaşamı özgürleştireceğiz” şiarıyla yürüdü.
Farklı şehirlerdeki eylemlerde kadınlar, başta müftülük yasası olmak üzere kadınların muhalefetine rağmen Meclis’ten geçirilmek istenen yasalara tepki gösterirken, kadına şiddete dikkat çektiler.
Kadınlara yönelik her türlü şiddetin, kadın cinayetlerinin, taciz ve tecavüzlerin arttığı günlerden geçildiğine vurgu yapılan eylemlerde, 2016 yılında 338 kadın öldürüldüğü hatırlatıldı.
2017’nin henüz ilk 10 ayında ise 337 kadının katledildiği belirtildi.
Kocaeli'de kadınlar, İzmit Belediyesi İş Hanı önünde toplandı. Buradan alkışlar ve sloganlar eşliğinde İnsan Hakları Parkı'na doğru yürüyüş gerçekleştiren kadınlar polis tarafından engellenmeye çalışıldı.
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran'ın da aralarında olduğu kadınlar, polis engeline rağmen İnsan Hakları Parkı'na yürüyerek basın açıklamasını gerçekleştirdi. HDP'li Başaran burada yaptığı açıklamada, "Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz diyen kadınlar bir arada!" dedi.