-ZACHAU: "TÜRKİYE KRİZİNDEN İYİ BİR ŞEKİLDE KURTULMUŞTUR" ANKARA (A.A) - 23.09.2010 - Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye ekonomisinin, küresel kredi krizinin etkilerinden gerçekten iyi bir şekilde kurtulduğunu ve üretimin, kriz öncesi seviyelere döndüğünü söyledi. Ulrich Zachau, AA muhabirinin, Türkiye ekonomisindeki makro ekonomik gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. Ekonomik göstergelerin kriz öncesi döneme dönmeye başladığına dikkat çeken ve yüzde 7 oranında bir büyüme sağlayabileceğini vurgulayan Zachau, ekonomideki toparlanma konusunda şunları söyledi: ''Türkiye ekonomisi küresel kredi krizinin etkilerinden gerçekten iyi bir şekilde kurtulmuştur. Tüm ülke bu toparlanma sebebiyle tebrik edilmeyi hak ediyor, çünkü bu başarı, 2001 yılından bu yana doğru kararları vermiş olmanın, bunları uygulamada takip etmiş olmanın ve bu küresel krizi iyi yönetmiş olmanın bir sonucudur. Üretim artık 2008 ortasındaki kriz öncesi seviyelere dönmüş durumdadır. Kendi tahminlerimize göre, 2010 yılındaki ekonomik büyüme rahatlıkla yüzde 7'ye ulaşabilir. İşsizlik istikrarlı bir şekilde düşüyor ve mevcut eğilim devam ederse yaklaşık 6-9 ay içinde kriz öncesi seviyelere dönebilir. Üstelik tüm bunlar enflasyonun kontrol altında tutulduğu bir temel üzerinde gerçekleştiriliyor. Mali yönetim güçlü olmaya devam ettiği sürece, Merkez Bankası enflasyon hedeflerine başarılı bir şekilde ulaşabilecektir. Bu faktörlerden dolayı, artık odak noktamızı 'toparlanmadan', uzun vadede Türkiye'nin ilerlemesini devam ettirmesine ve insanlarının yaşamlarını iyileştirmesine yardım edecek politikalar üzerinde düşünmeye yöneltmek için bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.'' -TÜRKİYE'DE İSTİHDAM ARTTI- Türkiye'deki istihdamın, diğer ülkelerin aksine artış gösterdiğini belirten Zachau, genç işgücünün de büyük bir potansiyel oluşturduğunu kaydetti. Zachau, Türkiye'deki istihdam ve işgücü kompozisyonu konusunda şöyle devam etti: ''2008 ve 2009 yıllarında Türkiye'de işsizlik istihdam azaldığı için değil her yıl işgücüne çok sayıda yeni genç dahil olduğu için yükselmiştir. İstihdam başka birçok ülkede düşmüştür ama Türkiye'de düşmemiştir. Bu durum Türkiye'nin potansiyelinin altını çizmektedir. Daha zengin birçok ülkenin aksine, Türkiye büyümeyi ve zenginliği sağlayabilecek ve Türkiye'yi Avrupa yaşam standartlarına doğru taşıyabilecek genç bir işgücüne sahiptir. Ancak ekonominin bu gençler için çok daha fazla iş yaratması gerekmektedir. Bu işgücünün iyi eğitilmesi ve şirketlerin de kendi ihtiyaçlarına göre esnek istihdam olanaklarına sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla, geçmişe değil, geleceğe bakacak olursak bugün, artık işçilerin eğitilmesi ve şirketlerin bu işçileri işe almalarının kolaylaştırılması önem kazanmıştır.'' -MALİ KURALI DESTEKLİYORUZ- Mali performans ve dolayısıyla mali kuralın önemine değinen Zachau, küresel krizin etkilerinden hızlı bir şekilde kurtulması sayesinde Türkiye'nin, 2010 yılındaki mali performansının güçlü olduğunu belirterek, ''hükümet rekor derecede düşük faiz oranlarıyla borçlanabilmektedir ve bu önemlidir'' şeklinde konuştu. Ulrich Zachau, uzun vadede mali dengeye bakmanın önemine dikkat çekerek, ''bu bakımdan mali kuralı destekliyoruz. İyi bir şekilde tasarlandığını ve Türkiye'nin ihtiyaçlarına uygun olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki, parametrelerin doğru bir şekilde belirlenebilmesi için Türkiye'nin, mali kuralı düzgün bir şekilde tartışması gerektiğini anlıyoruz'' dedi. -DÖVİZ KURU, İHRACATTA TAM OLARAK BELİRLEYİCİ DEĞİL Türkiye'nin ihracatının daha hızlı artmamasında, döviz kurunun, dolayısıyla TL'nin değerli olup olmamasının tam olarak belirleyici olmadığını vurgulayan Zachau, ihracatta, Türkiye'nin ihracat pazarlarındaki daralmanın etkili olduğunu kaydetti. Zachau, şöyle devam etti: ''Türkiye kriz sonrasında ihracatın toparlanması bakımından başarılı bir performans göstermiştir. 2010 yılının ilk yarısında, ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14'lük bir artış gösterdi. Geleceğe bakacak olursak, özellikle AB olmak üzere Türkiye'nin ana ihracat pazarlarındaki büyüme oranlarının Türkiye'nin ihracat artışını sınırlayacağı açıktır. Bu tam olarak Türkiye'nin döviz kuru ile ilgili değildir. Aslında Türkiye çok açık bir döviz kuru politikasına sahiptir, Merkez Bankası enflasyon hedeflemesi yapmaktadır ve Türkiye başka birçok ülke gibi döviz kurlarının serbest bir şekilde dalgalanmasına izin vermektedir. Biz bu serbest dalgalı döviz kuru politikasını destekliyoruz.'' -CARİ AÇIK, SERMAYE GİRİŞLERİYLE FİNANSE EDİLİYOR- Türkiye'de cari açığın, büyüme ve petrol fiyatı kaynaklı artış gösterdiğini kaydeden Zachau, ancak sermaye girişleri ile finanse edilen cari açığın finansmanında bir sorun görünmediğini vurguladı. Ulrich Zachau, cari açığın temel nedenleri ve yapısal çözümü konusunda şunları söyledi: ''Döviz rezervleri son 18 ayda 14 milyar doların üzerinde arttığından dolayı, Türkiye'nin cari açığı sermaye girişleri ile karşılanabilmektedir. Ekonominin yüzde 7 büyüdüğü ve petrolün varil fiyatı neredeyse 80 dolara ulaştığı göz önüne alındığında, cari açığın artması doğaldır. Türkiye'nin cari açığı, büyüme ve petrol fiyatlarındaki artış faktörlerinin her ikisinden de etkilenmektedir, ancak 2008 yılından bu yana iki kattan fazla bir artış gösteren petrol fiyatları özellikle etkili olmaktadır. Bu, Türkiye'nin enerji ithalatına olan bağımlılığını azaltabilmesi durumunda bundan ekonomik olarak fayda sağlayacağı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, yine geleceğe bakacak olursak, biz Türkiye'nin enerji verimliliğini arttırmaya ve rüzgar ve biyokütle gibi diğer yenilenebilir ve daha çevre dostu enerji türlerinin yaygınlaştırılmasını teşvik etmeye yönelik tüm çabalarını güçlü bir şekilde destekliyoruz. Bu sadece çevresel yararlar sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye'nin yabancı sermaye ihtiyacını azaltacaktır.''