Zaman gazetesi, ‘Medyagundem’ adlı sitede kendilerine hakaret edildiği gerekçesiyle yaptıkları suç duyurusuna ilişkin takipsizlik kararı veren mahkemenin, suç duyurusunda bulunan yazarlar hakkında “örgüt” suçlamasıyla soruşturma açtığını iddia etti.
Dosya savcısı Okan Özsoy’dan soruşturmaya ilişkin bilgi almaya çalışan Zaman avukatına, “Dinlenilen taraf mısınız veya dinleten taraf mısınız?” şeklinde soru yönettiğini savunan Zaman gazetesi, önyargılı tutumu nedeniyle Özsoy’u HSYK’ya şikâyet ettiklerini belirtti.
Mahkemenin kendilerine “Yazarlar hakkında UYAP’ta şüpheli sıfatıyla kayıt açıldığı ancak takipsizlik kararı verildiği” yönünde yazı gönderdiğini belirten gazete, “Bu yazı üzerine avukatlarımız, “Madem hakkımızda bu dosya nedeniyle herhangi bir işlem yapılmıyor, o zaman müvekkillerimizle ilgili, ya takipsizlik kararı verilsin ya da yanlışlıkla yapılmış olduğu iddia edilen UYAP kaydı düzeltilsin’ şeklindeki talebi savcıya iletmiştir. Bu talepten sonra savcı, bir işlem yapılmadığından takipsizlik kararı veremeyeceğini, UYAP üzerinden düzeltmeyi ise kendisinin yapamayacağını söylemiştir” ifadelerini kullandı.
Zaman gazetesinin internet sitesinde “Mahkemede neler oluyor?” başlığıyla yer alan haber şöyle:
Önce kısa bir özet: Haziran 2013’te, birkaç Zaman yazarı ‘Medyagundem’ adlı siteyi savcılığa şikâyet etti. Bu sitenin yaptığı kara propaganda, bütün medya mensuplarınca gayet iyi bilinir.
Yazarlarımız, ağza alınmayacak hakaretlerde, en ağır iftiralarda bulunan bu site için en doğal hakkını kullanmış, adalete müracaat etmişti. Ne yazık ki ‘Başbakan’ın yakın akrabası’ ile irtibatlı olduğu söylenen o siteyle ilgili hukuki işlem yapıl(a)madı. Bu arada avukatlarımız, bir yazarın İstanbul Anadolu Adliyesi’ne başvurduğunu ve şikâyetinin savcılık tarafından kabul edildiğini öğrenince; yazarlarımız da aynı makama şikâyette bulundu. Ondan ötesine dair hiçbir bilgi edinilemedi. Ancak bir gün hükümete yakın medyadan öğrenildi ki, 400 küsur sayfalık bilgiler sümenaltı edilmiş, takipsizlik kararı alınmıştı.
Şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız. Sabah Gazetesi’nin internet sitesi 17 Mayıs 2014’te Zaman yazarlarına karşı ‘örgüt’ suçlamasıyla dava açıldığını ilan etti. Olacak şey değildi. Şikâyetçi olduğumuz bir soruşturma alelacele kapatılmış; üstelik müştekiler hakkında soruşturma açılmıştı. Böyle bir davanın var olup olmadığını öğrenmek çok uzun zaman aldı; zira hükümet medyasına göre davanın nerede, hangi mahkemede, hangi savcıda olduğu sır gibi saklanıyordu. Madem bu kadar ‘gizli’ idi; bazı gazetelere nasıl ve kimler tarafından ulaştırılmıştı?
Neyse sonunda bütün makamlara ulaşıldı, soruldu. Ve tam bu esnada inanılmaz bir hadise yaşandı.
1- Dosyanın nerede olduğuna dair araştırma yapan avukatımız, UYAP kaydı nedeniyle, Çağlayan Adliyesi savcılarından Okan Özsoy’a yönlendiriliyor. Avukat Bey dosyayı sorunca sayın savcının ağzından ürpertici şu cümle çıkıyor: “Dinlenilen taraf mısınız veya dinleten taraf mısınız?” En basit hukuk bilgisi olan herkes bilir ki kanun savcıyı ‘lehte veya aleyhte delil toplamak’ ile görevlendirmiştir. Yani savcı önyargılı olamaz ve tâ baştan bir pozisyon alamaz. Kaldı ki yasal hakkını kullanarak adalete başvuran gazeteciler nasıl olur da ‘dinleten taraf’ diye adlandırılabilir? Dinlemeyi talep eden ve buna karar verenler kanunlarda çok açık şekilde belirtilmiştir. Savcı Okan Özsoy’un bu yaklaşımını HSYK’ya şikâyet ediyoruz. Basit bir internet sitesi şikâyetinde bile bu kadar önyargı ortaya koyan savcının benzer davalarda siyasî bir tutum sergilemeyeceğini kim garanti edebilir?
2- Savcılık resmî yazı ile ilk defa gazete avukatlarına bir açıklama göndermiştir. Bu açıklama, tam bir hukuk skandalı ile karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne seriyor: Okan Özsoy’un imzasını taşıyan belge de aynen şöyle deniliyor: “20/05/2014 tarihli C. Başsavcılığımıza vermiş olduğunuz dilekçenin incelenmesinde vekilliğini yapmış olduğunuz …’nın Anadolu C. Başsavcılığı tarafından yetkisizlik kararı verilerek C. Başsavcılığımıza gönderilen ve 2014/61075 soruşturma numarasını alan dosyada şüpheli sıfatı ile UYAP’a kaydı yapılmış ise de hakkında yürütülen soruşturma olmayıp bahsi geçen evrakla …’nın herhangi bir irtibatı ve bağlantısı bulunmamaktadır. Bilgilerinize rica olunur.”
3- Bu yazı üzerine avukatlarımız, “Madem hakkımızda bu dosya nedeniyle herhangi bir işlem yapılmıyor, o zaman müvekkillerimizle ilgili, ya takipsizlik kararı verilsin ya da yanlışlıkla yapılmış olduğu iddia edilen UYAP kaydı düzeltilsin’ şeklindeki talebi savcıya iletmiştir. Bu talepten sonra savcı, bir işlem yapılmadığından takipsizlik kararı veremeyeceğini, UYAP üzerinden düzeltmeyi ise kendisinin yapamayacağını ifade etmiştir.
Bu resmî belgenin yol açtığı sorulara Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun, HSYK’nın, hatta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklık getirmesi şarttır. Nasıl oluyor da hakkında soruşturma olmayan bir kişinin, şüpheli sıfatıyla UYAP’a kaydı yapılabiliyor? UYAP’a şüpheli olarak kaydedilen kişiler kendileri hakkında açılan dosyaya bir türlü ulaşamazken ideolojik kimliği ve saldırgan yayınları aşikâr olan gazete ve internet sitelerine bazı bilgiler kim tarafından servis edilebiliyor? Bu işlem adlî yetkililer vasıtasıyla yapılıyorsa suç işlenmiş olmuyor mu?
Hemen her alanda gözlemlediğimiz AK’laştırma sisteminin bağımsız ve tarafsız olması gereken adalet mekanizmasına kadar ulaştığına dair endişelerimiz artmıştır. Adaletin siyasallaşması tuzun kokması gibidir; hukuksuz işlemler adalete duyulan güveni sarstığı gibi o sarsıntıya sebep verenler bir gün mutlaka ortaya çıkar.
Bu aşamadan sonraki her gelişmeyi siz değerli okurlarımızla da paylaşacak ve ilgili/sorumlu kişilerin bu konuyla ilgili beyanlarını da sizlere aktaracağız.