"Zarrab, 'tanık koruma programı'na alındı, yeni bir Watergate skandalı kaçınılmaz"

"Zarrab, 'tanık koruma programı'na alındı, yeni bir Watergate skandalı kaçınılmaz"

Yeniçağ yazarı Burhan Ayeri, ABD'de tutuklu bulunan ve tanık koruma programına alındığı açıklanan Türk ve İran asıllı iş adamı Reza Zarrab'ın hâkim karşısına sanık olarak değil itirafçı olarak çıkacağı iddialarını değerlendirdi. "ABD'nin derdi Sarraf'ın söyleyecekleriyle Erdoğan'ı bertaraf etmek" diyen Ayeri, Zarrab'ın itirafçı olması durumuda yeni bir "Watergate skandalı yaşanmasının kaçınılmaz" olduğunu ifade etti.

Watergate skandalı, 1972-1974 Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentinde gelişen ve Başkan Richard Nixon'un istifa etmesiyle sonuçlanan siyasi skandal olarak biliniyor. Skandal, ABD'nin başkenti Washington, D.C.'de bulunan bir otel ve iş merkezi olan Watergate'de ortaya çıkmasından dolayı bu isimle anılıyor.

Burhan Ayeri'nin "Rıza Sarraf 'Tanık Koruma' programında" başlığıyla (21 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Yaşar Usluer dostum bir iç dökme yolladı. Bağ-bahçe ile uğraşmalarından başlayıp, Sarrafgate'e kadar uzanıyor. Onun ölçülerinde kısa bir mesaj. Biraz da ben törpüledim Yine de ortada dişe dokunur epey şey kaldı:

"Biliyorsunuz ABD'nin Rakka'da IŞİD'in tahliye olmasını sağlayıp PYD'yi yerleştirdiği ortaya çıktı. Sayın Başbakanımız -neler olmuş neler- diye dert yandı. Günaydın demek lazım. Siz Akşam gazetesindeyken ve sonraları defalarca ABD'nin -tavşana kaç, tazıya tut politikası uyguladığını-, Obama'nın PKK ortak düşmanımız dediği halde, Kuzey Irak'a kara harekatı yapmamıza izin vermediğini yazdım. Siz de yayınladınız. Biz bunları fark ederken, bizi yönetenler fark edemiyorsa yine kandırılmış olmuyor mu? Kandırıla/kandırıla ülke nasıl yönetilecek?

Ak Parti'nin durduk yerde Atatürkçü olmasını Sayın Akşener/İYİ Parti'nin gelişine bağlamıştım. Yıllardır seçim barajının inmesine karşı olan Bahçeli'nin de yine 180 derece dönüp -yüzde 10 seçim barajının Türkiye için çok ağır olduğunu- belirtmesi de Akşener korkusu değilse nedir? Daha 16 Nisan referandumuna uygun uyum yasaları bile çıkmamışken, hatta Ak Parti ile görüşmeden ittifak yapacaklarını söylemesi baraj korkusu değilse nedir? Celal Adan da söylediklerine kendi de inanmıyor ama mezarlıktan geçerken ıslık çalanların durumuna düştü.

Takas meselesi

'Rıza Sarraf'ın mahkemeye çıkacağı gün yaklaştı. Savcıyla anlaştığı ayyuka çıktı. Hâkim karşısına sanık olarak değil itirafçı şeklinde yer alacağı iddia edilmekte. İşte böylesi bir gelişmede ortalık bir hayli karışır. Para kutuları, pahalı saatler yeniden gündeme gelir' söyleminize aynen katılıyorum. Başbakanın durduk yerde Amerika ziyareti de manidar değil midir?

ABD'nin derdi Sarraf'ın söyleyecekleriyle Erdoğan'ı bertaraf etmek. Eğer Erdoğan Metin Topuz'la Sarraf'ı takas dahil birtakım tavizlerin kabul edileceğini bilse ABD'ye kendi gidebilirdi. Söylediğiniz gibi-Sarraf itirafçı olursa- yeni bir Watergate skandalı kaçınılmazdır."

Özel dairede

Tam bu noktada, daha önceki iddialarıma ilaveler yapmak istiyorum. Sarraf'ı ön duruşmaya getirmemek, nerede tutulduğunu saklamak geride tek olasılık bırakıyor. Rıza kesinlikle itirafçı haline geldi. Şu andaki uygulamalar bire bir "Tanık Koruma Programı". Cezaevi'nde olmadığı kesin. Sıkı güvenlik altında FBI'ın özel dairelerinden birinde besiye çekildi. 27 Kasım'da bütün bunların doğruluğunu herkes anlayacak.

***

Birkaç cevap

Onursal Alver, iş adamı. Upuzun bir memleket analizi yolladı. Yazdığı her şeye -Demirel hariç- katılıyorum. Çözemediğim, bu kadar emek verip kaleme aldıklarına "yayın yasağı". Ben de sadece beğenimi belirtip, başarı dileklerimi yolluyorum.

...

Yetkin Uymaz, "CHP'yi vesayetle suçlayanların asıl amacının Atatürk Cumhuriyeti olduğu anlaşıldı" diyor. Ardından ekliyor; "1950'lerin modası yeniden devreye sokuldu".

...

Metin Dağlı, sadece kendi adına değil, tüm psikolojik danışmanlar için mesaj yollamış. Dile getirdiklerinde haklı:

"Millî Eğitim Bakanlığı öyle bir yönetmelik çıkardı ki, adeta mesleğimizi bitirdi. Buna göre üniversitelerin PDR bölümünden mezun olmayan, hatta yüksek tahsili bulunmayanlar bile mesleğimize katılacak. Sonuçta çocuklarımızın psikolojik danışma noktaları 'eğitimsizlere terk edilecek'."

Dağlı'ya hak vermemek elde değil. Her türlü psikolojik baskıya şimdi de "çakmalar" eklenmekte. MEB, bu yanlıştan dönmek zorunda. Aksi halde ortalık 'göbek yazıcı üfürükçü' danışmanların istilasına uğrayacaktır.

...

M. Yıldırım'ın dile getirdikleriyle mutlu oldum. Eski bir arkadaşla bir araya gelmek gibi; "Yıllardır sizi merak ettim. Yeniçağ'da görünce sevindim. Esenlik, uğur ve güç diliyorum".

***

Bazı tarihler unutulmaz

Bahçelievler Belediyesi'nce 15 Temmuz direniş ruhunu canlı tutmak ve bunu yaşatmak için roman yarışması düzenlendi. Başvuru 30 Nisan 2018'e kadar yapılabilecek. Türkiye'nin en yüksek para ödülü -50 bin Türk Lirası- verilecek.

Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu düzenlediği basın toplantısında milletlerin tarihinde önemli günler olduğunu belirtti. 15 Temmuz'un da milletçe verilen mücadelenin dönüm noktası olduğunu söyledi.

Haziran 2018'de sonuçlanacak

15 Temmuz roman yarışmasının seçici kurulunda yer alan isimler şunlar; Gazeteci yazar Doğan Hızlan, Ahmet Tezcan, Sibel Erarslan. Yazar ve hikâyeci Cemal Şakar ile akademisyenler Prof. Dr. Abdullah Uzman, Prof. Dr. Durali Yılmaz ve Bahçelievler Belediye Başkan Yardımcısı Zekeriya Yıldız. Yarışmada ikincilik ödülü 35 bin TL, üçüncülük ödülü 20 bin TL. Mansiyonlara 10 bin TL verilecek.