"Zarrab'ın mal varlığına el konması, ifadesinin gerçek olduğunu kabul etmek anlamına geliyor"

"Zarrab'ın mal varlığına el konması, ifadesinin gerçek olduğunu kabul etmek anlamına geliyor"

Milliyet yazarı Mehmet Tezkan, ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla 20 ay önce Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'ın, "tanık" sıfatıyla ifade verdiği dava sonrası çıkarılan "mal varlığına el koyma" kararını değerlendirdi. Kararın "casusluk" iddiasıyla çıkarıldığını hatırlatan Tezkan, "Bu gerekçe bir anlamda Zarrab’ın ifadesinin ve sunduğu delillerin doğru ve gerçek olduğunu kabul etme anlamına gelmiyor mu?" diye yazdı. 

Tezkan'ın "Keşke böyle yapmasaydık!" başlığıyla (4 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

İnsanın halinden memnun olup olmadığı ölçen, yaşamı sorgulayan terazi var mı? 

Var..

O, terazinin bir kefesi ‘keşke’dir.. Öteki kefesi ‘ iyi ki’dir..

Keşkeler ağır basıyorsa, pişmanlıklar ağır çekiyorsa kişi halinden memnun değildir;  mutsuzdur.. İyi kilerin kefesi aşağıya doğru inmişse kişi halinden memnundur; mutludur..

Kendimizi test edebiliriz..

Keşkeler azsa, iyi kiler ağırlıklıysa sorun yok; yola aynen devam..  Ama keşkeler fazlaysa oturup düşünmek lazım..

***

Bu sadece insanlar için değil, ülkeler için de geçerlidir.. O ülkeyi yöneten iktidarlar için de geçerlidir..  

Onlar da hal ve gidişlerini bu teraziyle ölçerler..

Ölçmeliler..

Çünkü, keşkeler çoğalmışsa, pişmanlıklar artmışsa o ülke iyiye gitmiyordur..

***

Dikkat ederseniz son yıllarda ülke olarak’ keşkeler çoğaldı.. Pişmanlıklar arttı ..

Keşke böyle yapmasaydık, keşke zamanında şöyle davransaydık sözleri fazlalaştı..

Son örnek Reza Zarrab olayı..

Şimdi deniliyor ki..

Keşke Reza Zarrab’ı burada yargılasaydık..

Keşke FETÖ’nün hükümeti devirme hamlesiyle rüşvet meselesini birbirinden ayırsaydık..

Keşke FETÖ çetesi yargıdan temizlendikten sonra dosyayı yeniden açsaydık..

Keşke rüşvet almakla suçlanan bakanları ve bürokratları  temizlenen yargıya teslim etseydik..

Keşke iktidar Reza Zarrab’la arasına mesafe koysaydı..

Keşke bunca rüşvet iddiası varken iki bakan Zarrab’a plaket vermeseydi..

Keşke arkasına Türk bayrağı konularak ekrana çıkarılıp konuşturulmasaydı..

***

FETÖ meselesinde de keşkeler çok..

Say say bitmez..

Keşke Fethullah Gülen denen adama bu kadar pirim vermeseydik..

Keşke devlet içinde örgütlenmesine göz yumulmasaydık..

Keşke dini kullanarak devleti ele geçirme çabasının farkına varsaydık..

Keşke alnı secdeye değen insandan zarar gelmez deyip hafife almasaydık..

***

Başka örnekler de vereyim..

Mesela Rus uçağı..

Keşke düşürmeseydik dedik..

Mesela AB ülkeleriyle kavga..

Keşke  bu kadar sert olmasaydık diyoruz..

***

Sonuç; bir ülkede keşkeler çoksa o ülke iyi yönetilmiyor demektir..

Başsavcılığın kararı kafaları karıştırdı

ABD’deki mahkemede alan bitenin özeti şu.. 

Reza Zarrab hâkimin karşısında hangi bakana, hangi banka müdürüne ne kadar rüşvet verdiğini, niye verdiğini, niçin verdiğini anlattı.. Yaptığı işleri sıraladı..

***

Ankara’nın bu davaya bakışı başından beri şöyle..

Türkiye’ye karşı komplodur..

Türkiye’ye karşı kurulan tezgâhtır.. FETÖ’cülerin yeni oyunudur.. 17 Arılık komplosunun devamıdır..

***

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı rüşvet ağını açıklayan, İran’la ticari ilişkileri şema çizerek anlatan Zarrab’ın mal varlığına geçen gün el koydu..

Gerekçe; Türkiye Cumhuriyeti’nin gizli kalması gereken bilgilerini yabancı devlet lehine siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etme..

İki soru..

BİR: Bu gerekçe bir anlamda Zarrab’ın ifadesinin ve sunduğu delillerin doğru ve gerçek olduğunu kabul etme anlamına gelmiyor mu?

İKİ:  Ankara’nın tutumuyla çelişmiyor mu?