AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, “İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez” sözleriyle ilgili konuştu. Zeybekci, “İzmir’de samimi olduğu hanımefendilerin” cinsiyetçi olarak nitelenen sözlerini ‘gayet hoş bir yaklaşım’ olarak bulduklarını aktarırken “İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez ki... sözünden şu anlam çıkmamalı: ‘Mahallenin en güzel kadını…' demedim” ifadelerini kullandı.
Zeybekci, Hürriyet’ten Ayşe Arman’a konuştu. Zeybekci’nin açıklamalarından bir kısım şöyle:
“İzmir güzel kız, kim almak istemez!” demediniz mi seçim kampanyanızda?
Yok, “İzmir mahallenin en güzel kızı, onu kim istemez ki!” dedim. Almak yok!
Ben bazı İzmirlilerle konuştum, hoşlarına gitmemiş, biraz “seksist” bulmuşlar “İzmir güzel kız” lafını...
Yoo. Ben hiç olumsuz tepki almadım. İzmir’de samimi olduğumuz hanımefendiler var, dostlarımız var “Gayet hoş bir yaklaşımdı!” dediler. Zaten kültürümüzde yok mudur, sevdiğimiz bir şeyi tarif ederken böyle bir benzetme yaparız. “İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez ki...” sözünden şu anlam çıkmamalı: “Mahallenin en güzel kadını...” demedim.
Hoppalaa! “Kadın” demenin neresi kötü ki? Kadın ve kız arasındaki ayrım da beni rahatsız ediyor...
Ayşe Hanım, kadın meselesiyle ilgili benim duruşum belli. Daha bundan 15 sene önce İhracatçılar Birliği Başkanı’yken, “kadın kolları” var ya, ben hep dedim ki “Allah aşkına erkek kolları var mı ki kadın kolları kuruyorsunuz?”
Kadınlar bu ülkede hep hor görüldüğü ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü için böyle şeylere ihtiyaç duyuluyor...
Haklısınız, ben sizin kadın meselesindeki hassasiyetinizi biliyorum. Ama ben sonuna kadar kadın gücüne, kadın aklına inanan biriyim. 2014’te bütün işlerini eşine devretmiş biriyim. Bugün hâlâ o yönetiyor 1000 kişiyi. Ve inanın benden daha iyi yönetiyor. Ben bazen onu anlatırken diyorum ki “İşlere bakıyor, çocuklara bakıyor, bir de bana bakıyor! Sağ olsun hepimize yetişiyor...”
AKP olarak, yaşam tarzlarına müdahale etmeyeceğinizi söylüyorsunuz...
Edemezsiniz ki zaten!
Ama partinizin içinde aksini söyleyenler de var. Ve onlara ses çıkarılmıyor. Resmi olarak bir şey söylenmiyor. O zaman da insanlar nasıl güvenecek sizin “Yaşam tarzı değişmeyecek!” sözünüze? Partinin içinde aksini söyleyen ve saçmalayan insanlar var...
İyi de her yerde yok mu saçmalayanlar? Her yerde olmadı mı? İnsanların kılık kıyafetine, görüntüsüne saydıranlar da olmadı mı? Orada da var, burada da var. Yüzde 50’ye yakın oy alan bir parti kalkıp böyle ilkelliklerle uğraşır mı?
Önemli bir AKP’li isim İsmet Yılmaz, “AKP’li adaya oy verin, ruz-i mahşerde beraatınızı alın!” dedi. Cennetin anahtarını vaat etmekten ne farkı var bunun? Allah’ın dışında kim bir faniye beraat verebilir? Onun mesela yeteri kadar üzerine gidildi mi? “Saçmalıyorsun!” dendi mi?
Şimdi şöyle, insanlardan oy isterken, kendi yöntemiyle kendi bölgesinde, kendi ailesi veya yakınları içinde bir konuşmada geçtiyse eğer bu... Bunun bile açıklanabilir, kabul edilebilir tarafı yok! Allah insanlara bir akıl vermiş. Diyor ki, yaklaşık olarak 703 defa Kuran’da “Aklınızı kullanın, aklınızla hareket edin, ben size akıl verdim. Siz hiç akıl etmez misiniz...” gibi bir sürü şey söylüyor. Demokrasilerde seçmek de akılla yapılan bir şeydir. Aklınızı kiraya vermediğimiz sürece böyle şeylere pek itibar etmezsiniz! Şu demiş, bu demiş, kim söylerse söylesin. Akla aykırı, demokrasiye aykırı şeyler. Tartışmaya da değer bulmuyorum.
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın.