Zeynep Tanbay'dan Taraf'a

Zeynep Tanbay'dan Taraf'a

 

Zeynep Tanbay

 

El taraf!

 

Taraf çıktığı ilk günden beri hem onu kuranlar, hazırlayıp sunanlar tarafından, hem de okuyucular tarafından var oldu. Eğer okunacağı düşünülmeseydi Taraf çıkmazdı. Çok ciddi bir şekilde sokaklarda demokratik tepkiler yükseldiği, kamuoyunda demokrasi bilinci oluştuğu için Taraf’a zemin de hazırlandı. Birilerinin çıkıp “yeni bir gazete yapmalıyız, öyle ki…” cümlesini kurması ve harekete geçmesi gerekiyordu.

Aynen öyle oldu, birileri o doğru ve güzel cümleyi kurdu ve Taraf çıktı!

Ve ilk günden itibaren de bugün var olan okuyucu kitlesi tarafından sahiplendi. Yani kısaca, Taraf’ı hep beraber yarattık.

Sanırım ilk yılını doldururken veya sonrasında, para sorunları kamuoyuna yansımış, Taraf kapanacak gibi söylentiler çıkmıştı. Vapura atlayıp ilk defa adımımı atacağım Taraf’a geldim. Kapıda ismimi aldılar, kimseyi de tanımıyor ve tam ne diyeceğimi de bilmiyorum, bekliyorum. Çok daha sonra kim olduğunu öğreneceğim Yıldıray Oğur içten bir memnuniyetle karşıladı ve içeri aldı beni. Sonra aynı sıcaklık ve mutlulukla Yasemin Çongar ve Alev Er tarafından karşılandım. Ayrılırken son kez “başka ne yapabiliriz?” diye sorduğumda, Yasemin Çongar “Yazın. Çok iyi olur,” deyince şaşakaldım. Ne yazısı?

Sözün değil, hareketin önceliğine hem sanatımda, hem de hayatımda inanmış bir insan olarak, Taraf’a tam 4 yazı yazmışım, bu da beşinci! (tabii basılırsa). Ne gariptir ki, ilk yazdığım metnin başlığı “İsyan ediyorum!” ve bugün de isyan ediyorum, ama bu kez Taraf’a.

Gazetemi bir gün önce her zamanki bildiğim durumunda bırakmışım, ertesi gün Ahmet Altan, Yasemin Çongar ayrıldılar haberi! Elbette ilk akla gelen

Taraf’a engel çıkarılıyor, kapanması için düğmeye basıldı gibi bildik Türkiye’de yaşamak tepkileri. Meğer neymiş, Ahmet Altan kitap yazacakmış! “One minute” mı desem acaba?

Günler geçiyor ve veda yazıları, “Taraf’ı gençlere emanet ediyoruz, aynen devam edecek” gibi bir şeyler… Çok güzel. Yani gerçekten, bizim gazetemizin aslında yazar olan Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan’ın canı sıkılmış, yine roman yazmaya dönecekmiş. Herkes pek üzgün, A. Altan olmazsa Taraf olmaz falan diye… Yahu insan böylesine bir işe girmişse, yolun ortasında böyle vazgeçme hakkına sahip midir? Hadi diyelim sahip, bunu en az 1-2 ay önceden gazetenin okurlarına bildirip anlatmaz mı? Hadi onu da yapmadılar, Dağlıca’dan Aktütün’e bizlere tüm karanlık olayların arkasındaki gerçeklerin haberini veren Taraf, yöneticilerinin niye neden nasıl böyle bir istifa durumuna geldiğinin gerçeklerini bildiremez miydi? Bıraktım herkesi, okuruna saygısından.

Elbette yönetim, yönetici kadro çok önemlidir, ama “tek” önemli değildir.

Hayal kırıklığı içinde Taraflarını almaya devam eden dostların aksine, ben Taraf’ın gayet de “aynı şekilde” devam ettiğine tanıklık ettim. Daha sonra da çok doğru ve iyi bir kararla Oral Çalışlar yönetime geldi. Üstelik çok da akıllıca ve olgun bir tavırla, “şimdi yönetici benim, artık bundan böyle…” diye bir tutum yerine, Taraf’ın eski ekibine saygı duyarak onlarla beraber bir yönetim tarzı tercih etti. Ben hem bu mütevazı duruşu, hem de barışa destek kararından dolayı Oral Çalışlar’ı kutluyor ve teşekkür ediyorum.

Derken birden bire Kurtuluş Tayiz, sonra Markar Esayan’ın gazeteden çıkarıldığı ve ardından Oral Çalışlar’ın istifa haberi, bitti mi, bitmediiiii, teker teker en çok okunan, Taraf’ın olmazsa olmaz tüm yazarlarının veda yazıları geldi. Üstelik de yine biz okurlara tek bir söz yok gazetemizden. Bütün haberleri o hiç elimize almadığımız gazetelerden öğreniyoruz.

Meğer, bir zamanlar Türkiye’nin ilk ve tek patronluk yapmayan gazetemiz patronu, bu ilk ve tek olma halinden sıkıldığı için olsa gerek, tipik bir Türkiye gazete patronu olmaya karar vererek K. Tayiz ile M. Esayan’ın işlerine son vermiş. E ben de bir Taraf okuru olarak, burası Dingo’nun ahırı mı diye sormadan edemeyeceğim!! El insaf!

En başta Yasemin Çongar olmak üzere, Oral Çalışlar ve Ahmet Altan’ın çok iyi yöneticiler olduklarını düşünmeme rağmen, onlar olmadan Taraf aynı şekilde devam edebilir diye düşünüyorum, çünkü yönetim tek önemli unsur değildir. Ama Alper Görmüş, Kurtuluş Tayiz, Markar Esayan, Yıldıray Oğur, Gürbüz Özaltınlı gibi bir ekip olmadan Taraf olmaz. Hidayet Şefkatli Tuksal, Bekir Ağırdır, Erol Katırcıoğlu, Roni Margulies, Vahap Çoşkun, Doğan Akın, Oya Baydar, Halil Berktay, Ferhat Kentel, Melih Altınok, Tuncer Köseoğlu, Ceren Kenar olmadan olmaz. Hele bunların hepsinin veda ettiği bir Taraf artık başka bir Taraf olur. Taraf okuru da tipik Türkiye gazete patronunu kabul etmez. Böyle bir durumu da desteklemez.

Bu da bir Taraf okurundan veda yazısı, sadece okuru mu, çok büyük destekçisi de.

Olan bitenlere karşılık “dosta düşmana” duyurulan “barış ve demokrasi isteği” açıklaması ise bana sadece yetersiz değil, komik de geldi. Bu memlekette Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de eminim aynı şeyler için mücadele ettiklerini söyleyeceklerdir.

Uzun lâfın kısası, ben bir okur olarak, Taraf’ın bu son gelişmelerde kendi yazarlarına aldığı tutumlar ve okurlarına karşı sorumsuzluğundan dolayı kızgın ve kırgınım. El insaf! diyorum.

Diğer yandan, bu yeni ve benim ‘tarafımda’ olmadığı hissini veren “El Taraf!”ı almaya devam edeceğim, belki ayrılanlar tekrar bir olup o doğru ve güzel cümleyi kurduklarında, “El Taraf!” da ikinci gazete olur…

Kalanlara selam olsun, kolay gelsin.