Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, zeytinlik alanların sanayi tesisi imarına açılmasını öngören düzenlemenin daha önce altı kez TBMM gündemine geldiğini hatırlatarak “İnadın sürekliliği, yalnızca büyüklüğü değil, zeytinlik sahalardaki rant paylaşımının yüksekliği ve derinliği konusunda da fikir veriyor” dedi.
“Cumhuriyet, bu ülkede en çok müteahhitlerin cumhuriyetine dönüştü artık” ifadelerini kullanan Toker’in müteahhitlere yapılan ödemelerin artışına da dikkat çekti. Toker, “Yol müteahhitlerine yapılan toplam ödemede geçen yıla göre yaklaşık iki katlık bir artış söz konusu” ifadelerini kullandı.
Çiğdem Toker’in “Ak müteahhit cumhuriyeti” başlığıyla (2 Haziran 2017) Cumhuriyet gazetesinde kaleme aldığı yazı şöyle:
Rantın büyüklüğünü deneme sayısından anlayabilirsiniz. Zeytinlik alanları müteahhit şirketlere açma iştahından söz ediyorum. Düşünün ki, altı kez TBMM gündemine gelmiş, altısında da reddedilmiş. İnadın sürekliliği, yalnızca büyüklüğü değil, zeytinlik sahalardaki rant paylaşımının yüksekliği ve derinliği konusunda da fikir veriyor. Şimdi geri adım diye duyurulan, metinden kelime çıkarma işinin, göz boyama olduğu vurgulanıyor. Zeytinlik Sahaları Korumu Kurulu kaldığı ve bu yetkileri o metinde durduğu müddetçe zeytinliklerin tehlike altında olduğu yani. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’ye göre, bu kurul bağımsız olacakmış. Bir daha söyleyeyim: İçinde Tarım, Çevre ve Şehircilik, Sanayi, Orman ve Su İşleri, Maliye bakanlıkları temsilcilerinin, yani atanmış bürokratların yer aldığı kurulun bağımsız olacağını söylüyor bakan. Biz de bu sözden, o kurulun Bakan Özlü’nün bağımsızlığı kadar bağımsız faaliyet göstereceğini anlayabiliriz. Cumhuriyet, bu ülkede en çok müteahhitlerin cumhuriyetine dönüştü artık.
Cengiz’e bir büyük iş daha
3. Havalimanı’nı yapan beş müteahhide yasaya aykırı biçimde nasıl “davetli iş” verildiğini iki gün önce yazdım. Karayolları Genel Müdürlüğü, son yıllarda artan biçimde Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesini yasaya aykırı uyguluyor. Olağanüstü hallerde acele işlerde uygulaması gereken davetli şirketlerle pazarlık yolu, genel ve sürekli uygulamaya dönüştü neredeyse. Küçük bir anımsatma: Önceki yazıma 2013’ten bu yana 3. Havalimanı şirketlerine “pazarlık” usulüyle verilen işlerin toplamı 2.5 milyar TL’ye ulaştı. Bu tutarın yarıdan fazlasını ise (1.4 milyar TL’si) Cengiz İnşaat’a ihale edilen işler oluşturuyor. Ulaştığım son bilgilere göre Cengiz İnşaat’a bu hafta bir iş daha verilmiş. 30 Mayıs’ta yine 21/b’ye göre yapılan ihale, Trabzon-Aşkale (Köstere Deresi - Gümüşhane arası) kapsamında daha önce yaptığı bir işin “ikmal”i kapsamında. Yaklaşık keşif bedeli 720 milyon TL olan projeye, Cengiz’in şirketince 527.4 milyon TL teklif verilmiş.
***
Müteahhitlere yapılan ödemelerdeki artış ve bu artışta “davet” yönteminin izlerini bütçe rakamlarında görmek de mümkün. Maliye verilerine göre Ocak- Nisan döneminde müteahhitlere 4.8 milyar TL ödendi. Bu tutarın 1.4 milyar TL’si yol yapımı için. Müteahhit giderleri, geçen yılın aynı döneminde 3.5 milyar TL’ydi. Bu tutarın da 782 milyon TL’si yol yapımı için ödenmişti. Yol müteahhitlerine yapılan toplam ödemede geçen yıla göre yaklaşık iki katlık bir artış söz konusu. İktidarların müteahhitlik sektörüyle ilişkileri ve tercihleri, bütçeyi, ekolojik dengeyi, gelir eşitsizliğini giderek daha derinden sarsıyor. Toplum yararı aleyhine işleyen bu rant ilişkisinin son örneğini, bir askerin yaşamını yitirdiği Manisa’daki kışla zehirlenmesi olayında yemek tedarikçisi firmanın kollanmasında görüyoruz. CHP İzmir Milletvekili Tur Yıldız Biçer’in ısrarla üzerine gittiği bu olayda, Rota Yemekçilik adlı firmanın, zehirlenmenin “çiğ hindi etinden” kaynaklandığını teyit ettiğini, buna rağmen Sağlık Bakanlığı talimatıyla kültür tahlil sonuçlarının verilmediğini kamuoyuna açıkladı. Devlet kurumlarının üzerine gitmesi, sözleşmesini iptal etmesi, soruşturma, inceleme yapması gereken bir olayda, gencecik erlerin sağlıklarının bozulmasına seyirci kalması, söylenecek, yazılacak söz bırakmıyor. İktidara yakın müteahhit şirketlerin herkesten daha eşit olduğu bir çağdayız.