Geleneksel Türk tiyatrosunun duayen ismi Zihni Göktay, İsmail Dümbüllü'nün kavuğu için Bennu Yıldırımlar ve Bülent Emin Yarar'ı aday gösterebileceğini söyledi. “İki kere ekranda görünen kendini hemen sanatçı zannediyor. Hiçbir zaman ben oldum demeyeceksin. Bu meslek arzın merkezine seyahat gibi. Her katmanda yeni bir şey öğrenirsin” diyen Göktay, "Lüküs Hayat’ta oynadım ama lüks bir yaşantım yok. Frapan bir hayatım olmadığından ayağımı yorganıma göre değil, kredi kartıma göre uzatan bir sanatçıyım" ifadesini kullandı.
Göktay, Şehir Tiyatrolarının efsane oyunlarından 'Hisse-i Şayia'daki rolünü ise, "Ben kızın babasını oynuyorum. Kendi kızım Zeynep Dilbaz oyunda kızımı, damadım Uğur Dilbaz ise damadımı oynuyor. ‘Hisse- i Şaiya’da kızlarına aşırı düşkün boşanmış bir karı-koca var. 14 yıldır ayrılar, 5 yıl evli kalmışlar. Kızlarının adı Mahmure. Baba, kızını üvey dayılarının oğluyla evlendiriyor. Fakat bu yeni evli gençleri anne baba rahat bırakmıyor. Kendi halinde bir de memur var. Adı Bican. Bu Bican Efendi anne babayı barıştırıyor. Kızları da mesut bahtiyar oluyor. Hepsi bir çatı altında mutlu bir şekilde yaşıyor. Bir evlillik komedisi bu. Hem komedi hem de ibret alınacak bir vaka" sözleriyle anlattı.
Karar'dan Işıl Çalışkan'a konuşan Zihni Göktay'ın açıklamaları şöyle:
Oyunculuk merakınız nereden geliyor?
Babam beni maça yerine hep Şehir Tiyatrosu’nun çocuk oyunlarına götürürdü. Ben de oradan merak sardım tiyatroya. Yalnız babam bana dedi ki ‘Bu meslekte başa güreşeceksen, iyisi olacaksan ol. Yalnız ikinci, üçüncü sınıf bir sanatkar olacaksan olma.’ Üniversiteye gitmedim. Eminönü Halkevi en büyük tiyatro eğitimimdir. Şu an 70 yaşındayım. Bugüne kadar 82 oyunda oynadım. Bu 83’üncü oyunum olacak.
Eski fotoğraflarınıza ve eski videolarınıza baktığınızda neler hissediyorsunuz?
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım diyorum. Tiyatro insanı insanla anlatan bir meslek. İnsan gurur duyuyor çünkü bir salyangoz bile geçtiği yerde iz bırakıyor. Arkamızda bizi takip eden nesillere bizim disiplinimizde yetişmeleri için biz de iz bırakmalıyız. Artık her şey fast food oldu. Sanatçılık da öyle. İki kere ekranda görünen kendini hemen sanatçı zannediyor. Aslolan tiyatodur. Ama hiçbir zaman ben oldum demeyeceksin. Hep yeni şeylere açık olmalısın. Bu meslek arzın merkezine seyahat gibi. Her katmanda yeni bir şey öğrenirsin.
Bu kadar uzun süre sahnede kalmak yormuyor mu artık?
Asıl buradan koparsam hastalanıyorum. İki dudak arasında olan film işleri ve diziler benim için önemli değil. ‘Lüküs Hayat’ta oynadım ama lüks bir yaşantım yok. Frapan bir hayatım olmadığından ayağımı yorganıma göre değil, kredi kartıma göre uzatan bir sanatçıyım.
Doğaçlama yeteneğiniz dillere destan bunu neye borçlusunuz?
Ustalarımı vaktiyle dikkalice seyretmeme ve onları feyz alamama bağlıyorum. Muammer Karaca, Gazanfer ile Özcan ustamız, Nejat Uygur ağabeyimiz... Bir de Allah vergisi bir yetenek tabii. Çocukluk yıllarımda bana, verdiğim cevaplardan dolayı büyümüş de küçülmüş derlerdi. Ben de bunu tiyatroya empoze ettim.
‘Hisse- i Şaiya’da sizin rolünüz nedir?
Ben kızın babasını oynuyorum. Kendi kızım Zeynep Dilbaz oyunda kızımı, damadım Uğur Dilbaz ise damadımı oynuyor. ‘Hisse- i Şaiya’da kızlarına aşırı düşkün boşanmış bir karı-koca var. 14 yıldır ayrılar, 5 yıl evli kalmışlar. Kızlarının adı Mahmure. Baba, kızını üvey dayılarının oğluyla evlendiriyor. Fakat bu yeni evli gençleri anne baba rahat bırakmıyor. Kendi halinde bir de memur var. Adı Bican. Bu Bican Efendi anne babayı barıştırıyor. Kızları da mesut bahtiyar oluyor. Hepsi bir çatı altında mutlu bir şekilde yaşıyor. Bir evlillik komedisi bu. Hem komedi hem de ibret alınacak bir vaka.
Kavuğumu devrederim dediğiniz birileri var mı?
Bir elin parmakları kadar, on kişi benim gözümde var. Bennu Yıldırımlar ve Bülent Emin Yarar’ı sayabilirim. Pırlanta gibi insanlar. Mesleğine yabancılaşmadan bu mesleği yapanlar benim için favoridir. Ancak tiyatro her zaman çok para kazandırmaz. Ekmek parasını verir ama köfte parası vermez. O yüzden mesleğinizin yan işlerinde çalışmalısınız.
Yeni tiyatroculara tavsiyeleriniz nelerdir?
Şimdi çok sayıda görüntülü iş çıktı. Diziler, filmler var ama bunu tiyatromuzu asla ihmal etmeden yapmak gerekir. Şimdi biz bunu yapmasak kim yapar? Bu işin etüdyeni olmayan bir takım zıpçıktılar yapar. Böylelikle bam teline basmış oluyorsunuz. Kız çok güzel, çocuk da çok yakışıklıysa manken olsun, fotomodel olsun. Ama gelip benim işime karışmasın! Ben oyuncuyum derse o zaman ben de podyumda yürüyeyim.