Zirve Yayınevi cinayetinin gizli tanığı: Seni kimse kurtaramaz diye beni tehdit ediyorlar

Zirve Yayınevi cinayetinin gizli tanığı: Seni kimse kurtaramaz diye beni tehdit ediyorlar

Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin gizli tanığı İlker Çınar Malatya'da dün başlayan ve bugün devam eden davada, tehdit edildiğini belirtti. Çınar, bir takım kişilerin kendisini tehdit ettiğini, kendisine poşet içerisinde hazırlanmış hazır dilekçeler vererek, ifadesini değiştirmesini istediklerini anlattı. Bu kişilerden şikayetçi olduğunu belirtti ve suç duyurusu dilekçesini mahkemeye sundu.

Haberdar'dan Arzu Yıldız'ın haberine göre, kayyum yönetimindeki  Zaman Gazetesi İlker Çınar'ın ifadesini değiştirdiğini yazmıştı. Çınar mahkemeye sunduğu dilekçe ile bu iddiayı çürüttü. Zaman olayı 26 Mayıs 2016'da "zirve cinayetinde derin kumpas" diye vermişti. Çınar ise bugün mahkemeye verdiği dilekçe ile daha önce verdiği beyanların arkasında durdu.

 

İşte Çınar'ın dilekçesinden detaylar:

 

"Ben zirve yayınevi cinayetleri davasında gizli tanığım. Ailem çocuklarım ve benim can güvenliğimiz ciddi olarak tehdit altında.28.01.2016 tarihinden itibaren bizleri tehdit ve şantajla ellerinde tutan kişiler Zirve Yayınevi cinayetleri davasında gizli tanık olarak verdiğim ifadeleri geri almamı istiyorlar ve benim sahipsiz kaldığımı söyleyip, tehditle yönlendiriyorlar. Beni kendi iradem dışında yönlendiriyorlar. Eğer isteklerini yapmazsam "gerisini sen düşün" diye tehdit ediyorlar. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bizlere yardım etmenizi istiyoruz. 28.01.2016 tarihinde saat 16.00 sıralarında oturduğum ev ile BİM olarak bilinen yer arasındayken, tanımadığım 2 kişinin yanıma yaklaştığını gördüm. Bana "İlker bey bakar mısınız" diye seslendiler ve benimle konuşmak istediklerini söylediler. Ben de kendilerine "buyurun ne istiyorsunuz" dedim. "Bana artık yalnız kaldın seni koruyacak bir devletin de yok, senin hakkında verilen kararları biliyoruz. Bundan sonra bizimle çalışacaksın, ancak bu şekilde kurtulursun. Yoksa gerisini sen düşün. Bak bizler istersek gördüğün gibi seni bulabiliyoruz." Ben de çaresizlik ve korku içerisinde kendilerine "benden ne yapmamı istiyorsunuz" diye sordum. Onlar da "Zirve Yayınevi Cinayetleri Davasında verdiğin ifadelerin tamamını geri çekeceksin.

 

“Tüm özel ve gizli belgelere ulaşmışlar”

 

Ben onlara "Nasıl geri çekeceğim" diye sordum. Onlarda bana bir poşet verdiler. Poşet içerisinde dilekçenin Nasıl hazırlanacağı ile ilgili yazdıkları yazılar bulunuyordu. Genelkurmay'a ait çok gizli bir CD bulunuyordu. Tanık koruma şube müdür yardımcılığı yapmış, Şenol Yapıcı'ya ait el yazıları bulunuyordu. El yazısında Şenol Yazıcı'nın Zirve Yayınevi davasını Nasıl kurduladığı hususuyla ilgiliydi. Bunları kendi ifadem haline getirmemi ve Cumhurbaşkanlığına, İçişleri Bakanlığına ve Başbakanlığa vermemi istediler. Bunlarla irtibata geçmemi istediler. Beni takip ettiklerini söylediler. Çocuklarımı da yanıma almamı ve birlikte hareket etmemi söylediler. Eğer kendileri ile hareket edersem, benim açımdan iyi olacağını söylediler. Beni ve ailemi tehditle şimdi yönlendirmeye çalışanlar kimsenin ulaşamayacağı, tüm özel ve gizli belgelere ulaşmışlar ve bunları bana verdikleri dilekçede bu verileri bana kanıt açısından ifade yapıyorlar. Vermiş oldukları CD Genelkurmay'a ait harddiskin hakim tarafından CD'ye alınmış orijinal halini içeriyordu.

 

“Dilekçe vermemi istediler”

 

Çok gizli olan, açığa çıkmayan, özel kuvvetler komutanlığı aramalarının ardından Genelkurmay'da saklanan daha sonra Nalp Hakim tarafından CD'ye aktarılan, çok gizli askeri yazışmaları içeriyor. Bu CD'yi ilk defa gördüm. CD üzerinde Nalp hakim şeklinde bir ibarede bulunuyor. Bu CD Zirve Yayınevi davasında bulunmuyor. Bu CD basına yansıyan şekliyle geçmişte Genelkurmay'ın başka davalar için mahkemelere gönderdiği harddisk içerisindeki çok gizli yazışmaları içeriyordu. Bu CD ancak kasada saklanması gereken bir delilmiş. Bu CD'yi bana dilekçede ifade olarak göstermemi istediler. Güya bu CD'nin içerisindeki bilgileri Zirve Yayınevi cinayetleri davasını kurgulayan tanık koruma şube müdür yardımcısı Şenol Yakıcı ile savcı İsmail Aksoy bana ifade olacak şekilde kurgulamış. Savcı İsmail Aksoy'a da tanık korumada müdür yardımcısı olarak görev yapan Şenol Yapıcı yardım ediyormuş. Bu kişiler ve başka kişiler sözde beni esir almışlar. Ben onların beni esir almasıyla bu ifadeleri vermişim. Aslında ben hiçbir şey bilmiyormuşum. Söz konusu gizli CD hiçbir zaman davada dosyaya girmedi ki ve ben ilk kez gördüm. Sözde bu CD Zirve davasında bana ifade yapılmış gibi söylememi istediler. Dilekçe vermemi istediler. Hatta tanık koruma müdür yardımcısı Şenol Yapıcı bana bir bilgisayar vermiş, bu bilgisayarı benim evime kurdurmuş ve bu bilgisayar benim evimdeymiş. Bu bilgisayarla beni yönlendiriyormuş. Verdiğim dilekçe ve ifadeler bana ait değilmiş. Beni esir alanlara aitmiş.

 

“Bana tahsis edilen bir bilgisayar yok”

 

Böyle bir bilgisayar hiçbir zaman olmadı. Tanık koruma şubeden bana tahsis edilen bir bilgisayar yok. Beni sanki kontrol altında tutulan, esir tutulan biri gibi gösteren dilekçe hazırlamışlar. Bu bilgisayar konusunu da kanıt olarak gösteriyorlar. Misyonerlerden Behnan Konutgan şimdi beni yurt dışına kaçıracakmış. Ancak ben kabul etmemişim. Bu onlardan kaçmışım ve Cumhurbaşkanlığına, İçişleri Bakanlığına sığınmışım. Dilekçe vermişim. Ben şimdiye kadar onların beni esir almasıyla hareket etmişim. Gerçekte ben kimsenin esiri olmadığım halde bana bu şekilde kurgu yapıp, zirve davasında verdiğim ifadelerimin baskı ile geri çekmemi istiyorlar.

(Kaldı ki geçmişte de benim esir olduğuma dair haberler çıkmış ben esir olmadığıma dair 20.03.2015 tarihinde tanık koruma dairesine dilekçe bile vermiştim)

Savcı İsmail Aksoy'un da Almanya'ya kaçacağını, 2015 Aralık Almanya'ya gittiğini ön görüşme yaptığını şimdi misyonerlerin İsmail Almanya'ya kaçıracaklarını dilekçede yazdırdılar. zirve davasının iddianamesini yazan Savcının Almanya'ya hangi tarihte gittiğini bile biliyorlar."

Üç kişinin boğazının kesilerek öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasında tutuklu sanık kalmadı!