Zonguldak’ta, 20 Eylül sabahı, şiddet uygulandıktan sonra çöp konteynerine atılmış bir köpek bulundu.
Kilimli ilçesine bağlı Muslu beldesinde, sabah saatlerinde okula giden lise öğrencileri, çöp konteynerinden gelen inleme seslerini duydu. Öğrenciler, konteynere yaklaşınca içeride bir köpeğin hareketsiz bir şekilde yattığını gördü.
Yardım çağrısı üzerine olay yerine giden Doğan Yıldız isimli hayvansever bir vatandaş, köpeği bulunduğu yerden alarak veteriner kliniğine götürdü. Tedavi masrafları Ankara'daki bir hayvansever derneği tarafından karşılanan köpek, tedavisi için Ankara'daki başka bir kliniğe sevk edildi.
Doğan Yıldız, yaşananlarla ilgili olarak T24'e şöyle konuştu:
"Zonguldak’ta bir köyden köpeğin videoları geldi. Sabah okula gelirken öğrenciler çöp kutusunda ağlama ve inleme sesi duymuş. Çöp konteynerini açtıklarında ise bir köpekle karşılaşmışlar. Köpeğin ayağa kalkamadığını; çöpün içinde hareketsiz bir şekilde yattığını söylediler. Olay yerine gittiğimizde köpeğin vücudunda yaralar vardı ve yürüyemiyordu. Önce Zonguldak’ta bir veteriner kliniğinde ilk muayenesi ve müdahalesi yapıldı. Vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar vardı. Kırık yoktu, ancak yürüyemiyordu. Uzun süre çöpte kaldığı için kağıt parçaları yemiş, midesinden kağıt parçaları çıktı. Kanında yüksek seviyede enfeksiyon görüldü. Veteriner hekimimiz başına alabileceği darbeden dolayı hareket edemeyeceğini düşünerek MR çekilmesi gerektiğini söyledi. MR cihazı Ankara ve İstanbul'da olduğu için daha donanımlı bir klinikte tedavi edilmesi amacıyla köpeği Ankara'ya sevk edildi. Şu anda hala yoğun bakımda, darbelerden dolayı arka ayakları tutmuyor. Tedavisi devam ediyor."
Olayın gerçekleştiği yerde güvenlik kamerası olmaması nedeniyle köpeği çöp konteynerine atan kişi veya kişilerin tespit edilemediğini aktaran Doğan, "Burası ücra bir yer olduğu için yapanlar ne yazık ki tespit edilemedi. Tespit edilseler bile kanunlarda caydırıcı bir yaptırımı yok maalesef, ufak para cezaları veriliyor. Belediye de zaten hayvanları kendisi katlediyor, böyle bir durumda onlara gitmek de kurda, kuzuyu emanet etmek olur. Türkiye’de, istisna belediyeler dışında yüzde 95 böyle" dedi.
Yaşam hakkı savunucusu Avukat Kübra Oktay ise şu ifadeleri kullandı:
"Aslında 'Kanunlar caydırıcı değil' ifadesi doğru değil; kanunlarda çok büyük değişiklikler oldu 'suçlar' başlığı altında. Kanuna göre; sahipli sahipsiz köpek ayrımı kalkarak, herhangi bir sıfatlandırma olmadan bir evcil hayvanı öldüren, öldürmeye sebebiyet veren, ölümüne yol açacak şekilde davranan kişi 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması gerekiyor. Birden fazla canın öldürülmesi durumunda ise bu cezanın, yarı oranında artırılarak uygulanıyor. Bu noktada uygulanabilecek güvenlik tedbirine ilişkin olarak, suçu işleyen kişi tutuklanarak bu ceza oranında yargılanıyor. Asıl önemli olan husus, bu kanun maddesini uygulatmak, dağıtmak ve bilinçlendirmek.
En büyük sıkıntı, bizim uygulayıcı olarak hakimlerimizde değil; kolluk kuvvetlerinde. Kolluk kuvvetleri, jandarma, polis memurlarına, herhangi bir hayvanın şiddete uğradığını şikayet ettiğinizde, hele ki bu olayda görgü tanığıysa, suç üstü mevzu bahisse; bu noktada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bir genelgesi var. Kolluk kuvvetleri, gönüllülerle mutlaka ve mutlaka gönüllülerle iş birliği yapmak zorunda. Bu konuda asıl kolluk kuvvetlerinin bilinçlenmesi lazım. Kolluk kuvvetlerine yapılan herhangi bir şikayette, insana karşı yapılmış olan herhangi bir suça konu bir eylemde olduğu gibi hayvana yapılan suça konu eylemde de aynı ciddiyetle, aynı araştırmalara tabi tutarak, olayın gerçekleştiği bölgede bulunan herkesin ifadelerinin alınması ve kapsamlı bir tahkikata tabi tutulması gerekiyor. Bugün hayvanlara bu eylemi gerçekleştiren kişi veya kişiler; yarın bunu çocuklara, insanlara karşı da aynı eylemi gerçekleştirecektir. Hayvan hakları üzerinde çalışan avukatların da bu konuda daha aktif çalışmalar yürütmesi gerekiyor. Avukatların, kolluk kuvvetleri ile görüşmelerinde, hayvanların da insanlar gibi yaşam hakkına sahip olduğunu, bu canların yaşatılması gerektiğini, şiddet ve öldürme gibi durumlarda aynı titizlikle yaklaşılmasının gerektiğini vurgulaması gerekiyor."