*Aslı Tunç
Zuckerberg, şirketinin Cambridge Analytica veri sızıntısı skandalıyla ilgili ABD Senatosu Adalet ve Ticaret Komiteleri ve Enerji ve Ticaret Komitesi önünde ifade verdi. Amerikan CNN kanalından naklen yayınlanan Zuckerberg’in sorgulanmasını izledikten sonra gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle veri sızıntısından 87 milyon kullanıcının etkilendiği açığa çıkar çıkmaz Facebook şirket olarak hızlı bir kriz yönetimine girişti. Geçtiğimiz ay şirket haber akışını, reklam şeffaflığını ve gizlilik denetimlerini iyileştireceklerine ilişkin kullanıcılarına çeşitli vaatlerde bulundu, gerekli çalışmaların derhal başlayacağına dair güvenceler verdi, duyurular yayınladı. Skandal patlar patlamaz Facebook meseleyi ciddiye aldığını göstermek ve piyasalara güven vermek için her türlü hamleyi yapmaya çalıştı. Zuckerberg’in ABD Senatosu önünde ifadesi ise bana kalırsa kriz kontrol manevralarından ikincisiydi. Bu toplam 12 saatlik sorgulama seansını bir çeşit performans olarak da ele alabiliriz. Olaya böyle bakınca Zuckerberg’in gergin ve endişeli görüntüsünün bana çok inandırıcı gelmediğini söylemeliyim. Önünde sıralanmış Senatörlerin teknolojiden ve Facebook’un çalışma prensiplerinden bîhaber olmaları Zuckerberg’in işini epeyce kolaylaştırdı. Kimi zaman konuları anlaşılır kılmak için çocukça şakalara, tuhaf benzetmelere ve saçma hikâyelere bile başvuruldu. Bir senatör “hizmetlerinizi parasız sunmak için nasıl bir iş modeli kuruyorsunuz?” diye sordu mesela. Zuckerberg, alaycı bir gülümsemeyle, “reklam alıyoruz sayın Senatör” diye yanıtladı. Senatörler çocuklarından, torunlarından bahsedip Facebook’u nasıl sevdiklerini bile belirtmeden geçemediler. Soru sormak için 44 senatörün beşer dakikası vardı ve ilk gün epeyce kolay sorular eşliğinde adeta odanın tam ortasında duran fili görmezden gelerek geçti. Ertesi gün ise sorularla birlikte atmosfer biraz sertleşmeye başladı. Bir senatörün mahremiyetin önemine dikkate çekmek için Zuckerberg’e kaldığı otelin adını, daha sonra da bir hafta boyunca mesajlaştığı kişilerin ismini sorması kullanıcıların bilgilerinin ortalığa saçılmasının ne demek olduğunu herkese göstermiş oldu. İki gün boyunca Zuckerberg saf bir mağduru oynadı diyebiliriz. Kendi verilerinin bile üçüncü şahısların eline geçtiğinden bahsetti. Senatörler sürekli veri koruma ve gizlilik konularında bir düzenleme gerektiğine vurgu yapıp durdular. Avrupa Birliği’nin bu konudaki regülasyonlarına (GDPR) övgüler yağdırdılar. Aslında Avrupa Parlamentosunun da skandaldan mağdur olan 2.7 milyon Avrupa vatandaşı için Zuckerberg’u sorgulamak istediğini biliyoruz. Bakalım Facebook’un Avrupa topraklarındaki macerası nasıl olacak? Velhâsıl iki günlük yoğun ifade verme sürecinin sonucunda Zuckerberg’in kaçamak yanıtladığı pek çok soru oldu. Sanal kimliklerin asıl sahibinin kim olduğu sorusu havada kaldı örneğin. Kullanıcı profillerimizin üstüne inşa edilen reklamların kontrolünün kimin elinde olduğu hala bir muamma. Bir de tabii kullanıcının internet üzerinde farklı siteleri ziyaret kayıtlarının Facebook “içeriğinin” bir parçası olmadığını söyledi. Bu yanıt da pek tatmin edici değildi doğrusu. En önemli yeni bilgi parçası ise Facebook’taki bazı çalışanların 2016 seçimlerine Rus müdahalesini soruşturmakta olan özel danışman Robert Mueller’in ekibi ile görüştüğünün teyidiydi. Sosyal medya ise her zamanki gibi işin eğlencesindeydi. Daha yüksek ve kendinden emin görünsün diye Zuckerberg’i üzerine oturttukları koltuk minderi ifadelerden daha fazla ilgi çekti. Pek çok kişi 33 yaşındaki multi-milyarderin yanıtlarını adeta çekirdek çitleyerek izlediler. Amerikan Borsası da bu performansı beğenmiş olacak ki sorgulamanın hemen ardından Facebook’un hisseleri son iki yılın en yüksek değeriyle günü tamamladı.