İngiltere’de bilim insanları, 3 bin yıl önce mumyalanmış Mısırlı bir rahibin sesini yapay ses telleriyle hayata döndürmeyi başardı.
Antik Mısır'da milattan önce 11. yüzyılın başlarında firavun 11. Ramses’in yönetimi sırasında rahiplik yaptığı belirtilen Nesyamun’un ses yolu üç boyutlu yazıcıyla ‘bire bir’ kopyalanarak 3 bin yıl sonra tekrar hayata döndürüldü.
Nesyamun'un mumyalanmış vücudunun iyi korunmuş olduğuna dikkat çeken araştırmacılar bu sayede bu yöntemin uygulayabildiklerini belirtti. Çünkü ses yolunu kopyalayabilmek ancak yumuşak dokunun bozulmadığı durumlarda mümkün oluyor.
Başlangıç olarak 'e' harfine benzer şekilde ‘eeuuughhh’ gibi duyulan bir ses elde etmeyi başaran bilim insanları gelecekte bilgisayar programları aracılığıyla, Nesyamun'un sesinden tüm cümleler elde etmeyi hedefliyor.
Söz konusu araştırma, ‘ölü bir insanın sesinin ilk kez bilim aracılığıyla hayata döndürülmüş olabileceği’ açısından da önemli sayılıyor.
Araştırmacılardan York Üniversitesi Arkeoloji Profesörü Joann Fletcher, “Her Mısırlı ölümünden sonra ruhunun konuşabilmesini umuyordu. Mısır inancına göre ölüp de tanrıların yanına gittiğinde iyi bir hayat yaşadığını, günah işlemediğini itiraf edebilmeliydi. Ancak tanrılar izin verirse ruh sonsuzluğa geçebilirdi, aksi takdirde kalıcı ölüm olurdu” ifadeleriyle sese verilen önemi anlattı.
Testi geçenlerin lahitlerinde ‘haklı’ anlamına da gelebilecek ‘gerçek ses’ yazdığını belirten Fletcher, Nesyamun'da da bu yazıya rastladıklarını söyledi.
Araştırmacılara göre Nesyamun, Nil Nehri kıyısındaki günümüzün El Uksur şehrinde bulunan Karnak kasabasındaki Amun Tapınağı'nın üst düzey bir rahibiydi. Nesyamun, 11. Ramses döneminden kalan tek mumya olarak biliniyor.
Rahibin, şarkı söylemeyi de gerektiren dini ritüeller yönettiği dolayısıyla güçlü bir sese ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.
Bilim insanları, Nesyamun'un diş eti hastalığından ve diş çürümesinden mustarip olduğunu, muhtemelen alerjik bir reaksiyondan ötürü 50 yaşlarında öldüğünü tahmin ediyor. Rahibin Leeds Şehir Müzesi’nde bulunan mumyası ilk olarak 1824 yılında gün yüzüne çıkarılmıştı.