Ahmet Şık: Soylu’nun ağzından çıkan haysiyet sözcüğünün bize anımsattığı Şili’nin faşist cunta iktidarı zamanındaki Haysiyet Kolonisi'dir
Hakan Aksay

Haberler

Hakan Aksay

Yükleniyor...

Ahmet Şık: Soylu’nun ağzından çıkan haysiyet sözcüğünün bize anımsattığı Şili’nin faşist cunta iktidarı zamanındaki Haysiyet Kolonisi'dir

İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun HDP'ye yönelik söylediği 'haysizyetsizler' sözüne tepki göstererek "Bize anımsattığı Şili’nin faşist cunta iktidarı zamanındaki Haysiyet Kolonisi'dir" dedi. 

Konuşmasını Soylu'nun Genel Kurul'da olduğu sırada yapmak istediğini ancak grubu olmayan milletvekillerine söz hakkı tanımayan Meclis iç tüzüğü nedeniyle bunun gerçekleşmediğini  söyleyen Şık,  CHP'nin kendi söz hakkından vazgeçmesi sayesinde kürsüye çıktığını hatırlattı. 

"Bütçe görüşmeleri boyunca, Meclis’e dolayısıyla halka hesap vermek için gelen memurların her türlü hakaretin eşliğinde parmak sallayıp hiza vermeye çalıştığına tanık olduk. Onlardan biri de İçişleri Bakanıydı" diyen Şık, konuşmasında 1973'te Şili'de gerçekleşen askeri darbe sonrasındaki işkence merkezlerinden biri olan Haysiyet Kolonisi'ni hatırlattı.

Ahmet Şık, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

"Konumuz, halk için değil Saray için yapılan bütçe. Bu konuda çok fazla şey söylendi ve tekrara girmeyeceğim. Konuşulacak çok fazla mesele var. Milyonlarca insana “zehirli haşerat” deyip, “itlaf”tan, “temizlik”ten bahseden yüksek makam sahiplerini, öğrencilerine fahişe diyen profesörlerin üniversitede olabilmesini, yargının kokuşmuşluğunu, yağma/talan düzenini ya da yoksulluğun yok sayılıp yolsuzluğun görülmemesi için kuru ekmek yemek zorunda kalanlara “aç değillermiş” diyenlerin bu çatı altında olabilmesini konuşmak gerek.

Soykırıma kalkışanların, halkına zalimlik edenlerin, işkencecilerin ya da ekmek bulamayanlarla dalga geçenlerin sonunun ne olduğunu tarih bize anlatıyor. Yani asgari düzeyde tarih bilgisine sahip olmak bu türden cümleler edilemeyeceğine yeter de artar.Bütçe görüşmeleri boyunca, Meclis’e dolayısıyla halka hesap vermek için gelen memurların her türlü hakaretin eşliğinde parmak sallayıp hiza vermeye çalıştığına tanık olduk. Onlardan biri de İçişleri Bakanıydı.

Bakan Soylu, hızını alamayıp bir de haysiyet dersi vermeye kalkıştı. Uzatmadan söyleyelim: Geçmişte hakaret ettiğine, menfaati için biat ettikten sonra teşekkürsüz cümle kuramayanlar haysiyet dersi veremez. İşkenceyi savunan, rasyonalleştirmeye çalışan Süleyman Soylu’nun ağzından çıkan haysiyet sözcüğünün bize anımsattığı Şili’nin faşist cunta iktidarı zamanındaki Haysiyet Kolonisi olur. Bilmeyenler için haysiyet kolonisi nedir onunda anlatalım ki akıllarda soru işareti kalmasın.

Haysiyet Kolonisi, başında Paul Schäfer adında bir Nazi artığının bulunduğu sözde dini bir komündü. 1973'te Şili'de gerçekleşen askeri darbe sonrasında faşist cuntanın işkence merkezlerinden birine dönüştürüldü. Cunta karşıtları işkenceli sorgularda ya da toplu kıyımlarda kullanılacak kimyasal silahların  geliştirilmesi deneylerinde kobay olarak kullanılarak katlediliyordu. İsmiyle tezat bu işkence merkezi, kör inanca sahip insanın haysiyetten yoksunlaştığında kötülüğünün sınırsızlığını anlatır. Yıllar sonra yakalanan Paul Schäfer İnsanlık suçları nedeniyle 33 yıl hapse mahkûm edildi ve 2010'da Santiago'da bir hapishanede öldü.

Bu anımsatmayı yapmamın nedeni malum. Çünkü, “Kırın bacaklarını ben arkanızdayım” diyerek işkencecileri cesaretlendiren ve “Ama onlar milisti” diyerek cezasızlıkla ödüllendirileceğini söyleyen bir İçişleri Bakanı var. Varlığının, siyasette söz sahibi kalmaya devam edebilmesinin, iktidar koalisyonunun Kürt meselesindeki şedit tutumunun değişmemesine bağlı olduğunun bilinciyle hareket eden Soylu, Servet Turgut’un ölümüne Osman Şiban’ın komaya girmesine neden olan Van İl Jandarma Komutanlığı’ndaki toplu linci meşrulaştırmaya çaLışmaktan geri durmuyor. Suçun adını koymadan olayı doğrulayan Bakan, “Ama onlar milisti” diyerek işkenceyi savunuyor.

İnandırıcılığı yok ama bir an yalan söylemediğini farzetsek bile şu soru karşımıza çıkıyor: Size suçlu olduğuna kanaat getirdiğiniz insanları işkence ile öldürme hakkını kim veriyor? Kime ve neye güveniyorsunuz? Hangi hukuka dayanarak bunu yapabiliyorsunuz?

Sizi terörist dediklerinizden farklı kılacak olan hukuka bağlılıktır. Çünkü devletten hukuku çıkardığınızda da elinizde kalanın adına devlet değil çete denir. Devlet çeteleşince de işkence savunucuları bakan olur.Ama bilmelisiniz ki işkence insanlık suçudur ve zaman aşımı yoktur."

D_Side_Content_300x250

İlgili İçerikler

Öne Çıkan Videolar