İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın ekonominin gidişatını eleştiren vatandaşlarla ilgili sözlerini eleştiren Akşener, "Her annenin ciğerini yakan 4 yıllık üniversite mezunu evlatlara iş bulman gerekirken, ciğeri yanan analara terörist diyemezsin. O makamın görevi gençlere istihdam yaratmaktır" şeklinde konuştu.
Akşener şöyle konuştu:
Dava arkadaşlarım; 81 yıl önce, milletimizin istiklali ve istikbali için çarpan yüreklerin hayali, hedefi, elbette bugünlerde yaşadıklarımız değildi. Geçen hafta, İstanbul ve Antalya’da, İstikbalden umudunu kesmiş vatandaşlarımızın intihar haberleri, yüreklerimizi dağladı. İki aileyi aramızdan koparan buhranın nedenlerini, iyi anlamak, iyi anlatmak zorundayız. 17 yıl boyunca, Başbakanlık önüne fırlatılan yazar kasayı konuşan iktidarın, bugün yaşanan daha büyük felaketleri görmezden gelmesini de kabul edemeyiz. Hele, bu gerçekleri dile getirenleri terörist ilan eden damat cehaletine karşı, milletimizin hakkını, hukukunu korumakla mükellefiz. Kendisine göre, “Ekonomide işler iyi gitmiyor.” diyenler de bir nevi teröristmiş. Her şey bitti bu mu kaldı? Damat Bey, haddini bil! Kayınpederden torpilli olsan da, sen bu milletin bakanısın. Çarşıda pazarda etiketlerden canı yanınca, “Neler oluyor?” diye soran vatandaşıma terörist diyemezsin. Ay sonunu getiremeyince, “Bu hale nasıl geldik?” diyen vatandaşıma terörist diyemezsin.
“Tencereyi kaynatamıyorum. Yarım kilo kıymayla 4 yemek yapıyorum” diye kahrolup, evlatları için “Ne olacak halimiz?” diyen annelere terörist diyemezsin. Mahvettiğin ekonominin yükü altında ezilen, “Yarın ne yapacağım?” diye soran vatandaşımı teröristlikle suçlayamazsın. O makamın görevi, çarşıdaki, pazardaki yangını söndürmektir. Tencerenin kaynamasını sağlamaktır. Bunları beceremediğini yüzüne vuran aziz milletime hakaret etmek değildir.
Tek bir vatandaşımızı, tek bir işçimizi, memurumuzu, çalışanımızı, iş insanımızı, akademisyenimizi, kalan az sayıda gazetecimizi, gerçekleri dile getiriyorlar diye terörist ilan eden, bu nobranlığa geçit vermeyeceğiz. Türk Milleti sizden iş bekliyor, aş bekliyor. Oyunu verdi, karşılığını beklemek elbette en doğal hakkı. Bağrından çıktığınız milletimize bu kadar tepeden bakmaktan vazgeçin. Hayat şartları malum. Ya bir yol bulun, ya da yoldan çekilin.
İşsizlik rekor kırıyor. Yuvalar yıkılıyor. Milletimiz borç batağında, 3 milyon 300 bin kişinin hesabına haciz geliyor ve her yeni güne bir intihar haberiyle uyanıyoruz. Pırıl pırıl aileler yok oluyor, ocaklar sönüyor. Bir ülkede analar babalar yavruları ile intihar ediyorsa, yolun sonuna gelinmiştir. İnsana, ölmek yaşamaktan daha cazip gelir mi? Ama saray sefasına kurban edilen Türkiye’de, gelebiliyor maalesef. Acımız büyük. Allah rahmet eylesin. Allah taksiratlarını affetsin.
Kardeşlerim, Tüm bunlar olurken bu arkadaşlar, dillerinden 2023 vizyonu lafını düşürmüyorlar ama, acizliklerini gizlemek için, ekonominin durumunu, 2002 şartlarıyla karşılaştırmaktan da utanmıyorlar. 4 yıl sonrayı hedef gösterip, 17 yıl öncenin şartlarıyla yarışıyorlar. Bunun özeti şudur: 17 yılda bir arpa boyu yol alamadılar. Böyle söyleyince Sayın Erdoğan çok kızıyor ama, durum maalesef böyle. Yarışacak, rekabet edecek onca gelişmiş ülke varken, bugünü ve kendilerini 2001 kriziyle karşılaştıracak kadar düştüler. 2001 yılı, Türkiye’nin derin bir ekonomik krizden geçtiği yıldır. Hadi Türk tarihini bilmiyorsunuz da, bari kendi partinizin tarihine bir göz atın. 2001 krizinden sonra, iktidar neden değişmiş, onu öğrenin. Millet sizi, 2001 krizini bir daha yaşatmamanız şartıyla o koltuğa oturttu.
Peki bunlar ne yaptı? 17 yılın sonunda, Türkiye’yi 2001 yılına geri döndürdüler. Başarı diye sundukları bu. Kriz günlerinin şartlarından başarı süzmeye kalkıyorlar. İktidardakiler, kendinize gelin! Vatandaşımın feryadını artık duyun. Bu millet sizi o koltuklara kendisine hizmet edin diye oturttu, israf içinde sefa sürmeyi bırakın, işinizi yapın. Siyaset, acı içinde kıvranan milletimizle dalga geçme yeri değildir!
Dalgacıların şahı da ekonominin başında oturuyor. Geçen gün Damat Bey’e sokakta soruyorlar, “Ne olacak bu halimiz?” diyorlar. Damat da diyor ki; “Petrol ve doğalgaz araştırsın diye gemiler gönderdik.” Sonra da devam ediyor; “Hele şu petrolü bir bulalım, siz Türkiye’yi o zaman görün” diyor. Gel de Nasreddin Hoca’yı anma. Alacaklı kapıya dayandığında ne diyor hoca; “Şuraya çektiğim çiti görüyor musun? Koyunlar mecburen o çitten atlayacak. Çalılara yünleri takılacak. Ben de onları toplayıp satacağım, senin borcunu ödeyeceğim.” Karikatür karakterlerine ekonomi teslim ederseniz olacağı budur. Ay sonu diyorum, ay sonu. Vatandaşım ay sonunu getiremiyor. Damadın bulduğu çözüme bak; “petrol aramaya gemi göndermiş.” Bulduklarında hepimiz yaşayacakmışız. Aslında söylediği şu: “Benden bir şey olmaz da, petrol bulursak, bir ihtimal ekonomi düzelebilir.”