Paylaş
Anaokulu ve 1’inci sınıflarda eğitimin kısmi olarak da yüz yüze başlaması sonrasında, 2,3,4 ve 8 ile 12’nci sınıflarda da 12 Ekim’den itibaren kısmi yüz yüze eğitimin başlaması kararlaştırıldı. Bu kararların ardından gözler üniversitelere çevrildi. Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Üniversitelerde eğitimin başlayıp başlamayacağını önümüzdeki süreçte vaka artış hızı belirleyecek” dedi.
Üniversitelerin açılmasının önemli olduğunu ancak bu konunun salgının seyrine göre şekilleneceğini belirten Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda uygulamalı dersler vermiş bir eğitim görevlisi olarak yüz yüze eğitimin özellikle bizim sağlık bilimlerinde olduğu gibi usta çırak ilişkisine dayalı bölümlerde son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu’na gönderdiği tavsiye kararda 2020-2021 eğitim öğretim dönemi için, özellikle de güz dönemi için eğitimin uzaktan yürütülmesi tavsiyesinde bulunmuştu. Ayrıca uygulamalı eğitimlerin de mümkün olduğunca ertelenmesi, ertelenemeyen durumlarda da gerekli kişisel koruyucu önlemlerin alınması neticesinde eğitimlerin başlaması tavsiye edilmişti. Bu doğrultuda üniversiteler de kendi yetkili kurullarında eğitim modellerini nasıl sürdüreceklerine dair kararlar almıştı. Dün de Yüksek Öğretim Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü ile birlikte üniversitelerin kampüslerinde ve yerleşkelerinde enfeksiyonun kontrolünün nasıl olması gerektiğine dair Bilim Kurulu’nun da desteği ile önemli bir kılavuz yayınladı. Bu kılavuzda üniversitelerin açılması durumunda kampüs ve yerleşkelerde alınması gereken önlemler detaylı olarak yer almaktadır” şeklinde konuştu.
Sonbahar ve kış aylarının yaklaştığını ve bu aylarda sadece Covid-19 enfeksiyonunun yer almayacağını hatırlatan Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Üniversitelerde eğitimin başlayıp başlamayacağını önümüzdeki süreçte vaka artış hızı belirleyecek. Günlük yeni tanı konan hasta sayısı, ağır hasta sayısı gibi kriterler göz önünde bulundurulacaktır. Önümüz son bahar ve kış ayları, bu aylarda sadece Covid-19 değil diğer solunum yolu enfeksiyonlarının da neden olduğu hastalıkların da artış eğiliminde olduğunu biliyoruz. İnsanlar kış aylarında daha fazla kapalı ortamda vakit geçiriyor ve bu ister istemez insanlar arasında azalmasına sebep oluyor. Önümüzdeki aylardaki vaka artış hızını mutlaka üniversitelerin açılması kararından önce görmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Üniversiteleri açılması için gerekli olan en önemli şeyin vaka artış hızı olduğuna değinen Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, “Şu anda ilkokullar açıldı. Önümüzdeki haftadan sonra hazırlık ve 1’inci sınıflara 2, 3, 4 ve 8 ile 12’nci sınıflar da ilave olacak. Bu okulların açılmasının vaka sayılarında ne denli etkili olacağını önümüzdeki haftalar gösterecek bize. Tabi ki olması gereken ya da hedefimiz, yüz yüze eğitimin eskiden olduğu gibi sürdürülmesidir. Bunun yeri ve önemi tartışılmazdır. Ama vaka sayılarında bir artış olması durumu da bunun önüne geçebilecek önlemlerden biri olarak düşünülebilir. Burada üniversiteler açılsa bile öncelik yine uygulamalı bölümlerin öncelikli olması gibi düşünülebilir. Sonrasında üniversiteye yeni başlayan öğrenciler düşünülebilir. Çünkü üniversiteyi yeni kazanan gençlerimizin üniversitesi, hocaları, kampüsü ve yeni bir şehre taşınıyorsa yaşayacakları şehirle tanışması için bu önemli bir süreç. Ama yine de tedbirlere mutlaka uyulması gerekiyor. Burada da seyreltilmiş ve kademeli bir açılış üniversitelerin kendi alacakları karar doğrultusunda olabilir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de oldukça fazla üniversite öğrencisi olduğunu, bu durumun sevindirici olmasının yanı sıra her öğrenci, kendi şehrinde okumadığı için salgın konusunda da risk oluşturabileceğini belirten Kayıpmaz, üniversitelerin açılmasının beraberinde bazı riskleri de getirebileceğine değindi. Kayıpmaz, “Bu risklere baktığımızda birincisi şehirler arası hareketliliğin artacağı kesin. Çünkü sayısı milyonlara varan öğrencilerimiz var ve herkes kendi yaşadığı şehirde okumuyor. Mecburen de yaşadığı şehirden başka bir şehre eğitim için gitmesi gerekebiliyor öğrencilerin. Bundan dolayı da şehirler arası bir hareketliliğin olacağı kesin. İkincisi şehir içi ulaşımda da öğrencilerin barındıkları evlerden, yurtlardan, pansiyonlardan kampüslere gidişlerde şehir içi ulaşımda da bir artış olacağı kesin. Bunun yanı sıra üniversite öğrencilerinin hepsinin bireysel konaklayacağı evleri yok. Dolayısıyla ev arkadaşları ile kalıyorlar, yurtlarda konaklıyorlar, doğal olarak da bu barınma ortamlarında öğrencilerin fiziki mesafeye dikkat edip etmeme durumunu risk olarak düşünebiliriz. Bunun yanında ortak yemek yenen yemekhane gibi yerler eğer dikkat edilmezse risk içerebilir” açıklamasını yaptı.