CHP'li Tanrıkulu: Son 20 yılda en az 7 bin 71 kadın, en az 28 bin 577 iş ve en az 125 nefret cinayeti işlendi
Hakan Aksay

Haberler

Hakan Aksay

Yükleniyor...

CHP'li Tanrıkulu: Son 20 yılda en az 7 bin 71 kadın, en az 28 bin 577 iş ve en az 125 nefret cinayeti işlendi

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ‘AKP Hükümetinin 20 Yıllık Hak İhlalleri Enkaz Raporu’nu yayınladı. Rapora göre; AKP’nin iktidarda olduğu son 20 yılda en az 7 bin 71 kadın, en az 28 bin 577 iş ve en az 125 nefret cinayeti işlendi. 30 bin 446 işkence ve kötü muamele olayı yaşanırken en az 836 gazeteci tutuklandı. 6 bin 323’ü çocuklara yönelik olmak üzere en az 41 bin 378 yaşam hakkı ihlali gözlemlendi. Tanrıkulu, “Bütün bunların nedeni, AKP’nin insan hakları ihlallerini bir devlet politikasına dönüştürmüş olmasıdır” dedi.

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, hazırladığı kapsamlı raporu ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Tanrıkulu, şunları söyledi:

“Adalet ve Kalkınma Partisi, 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara geldi. Geldikleri zaman ‘İşkenceye sıfır tolerans’ demişlerdi, ‘Faili meçhuller olmayacak’ demişlerdi ve insan hakları ihlalleri konusunda da kararlı duracaklarını ifade etmişlerdi. Ama günün sonunda, 20 yılın sonunda, AKP iktidarı döneminde her alanda insan hakları çok ağır bir biçimde ihlal edildi, ihlal edilmeye devam ediyor ve bu bir devlet pratiği haline dönüştü. Bir derin devlet pratiğine dönüşmüş durumda. Niye diyeceksiniz; özellikle yaşam hakkı konusunda çok ağır ihlaller var. Tespitlerimize göre; son 20 yılda, 48 bin 358 yaşam hakkı ihlali gerçekleşmiş. Bakın, bu yıllar içeresinde tam 7 bin 71 kadın cinayeti gerçekleşmiş, 6 bin 249 çocuk yaşamını yitirmiş değişik ihlallerle. 75 nefret suçu işlenmiş, 28 bin 577 iş cinayeti var.

20 yıl içerisinde, ‘İşkenceye sıfır tolerans’ demişlerdi ama ‘sonsuz tolerans’ noktasında geldik. Daha geçenler, Adana’da sokakta nasıl ağır şiddetin, işkencenin uygulandığını hep beraber gördük. Bu yıllar içerisinde tam 30 bin 446 işkence vakası tespit edilmiş.

Böyle ağır bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu yıllar içerisinde 836 gazeteci tutuklanmış. Şimdi cezaevlerinde yaklaşık 60’a yakın tutuklu ve hükümlü gazeteci bulunmakta. Bütün bunların nedeni, AKP’nin insan hakları ihlallerini bir devlet politikasına dönüştürmüş olmasıdır. Bunun sonucu olarak bir cezasızlık politikası var. İnsan hakları ihlallerini gerçekleştirenlere hoşgörü ile yaklaşıyorlar, yargı da bunları korumaya devam ediyor ama biz mücadele etmeye devam edeceğiz.”  

Tanrıkulu’nun raporunda 2013 yılı ve sonrası önemli bir yer tutuyor.

Raporda hak ihlalleri, “Yargısız İnfaz, Dur İhtarı, Rastgele Ateş Açma Olayları, Faili Meçhul Cinayetler, Kara Mayınları, Kuşkulu Asker Ölümleri, Göç Yolunda Ölümler-Mülteciler, Gözaltında Ölüm, Nefret Suçları, Polis-Asker Araçlarının Neden Olduğu Olaylar, Kadın Cinayetleri, Cezaevlerinde Yaşam Hakkı İhlalleri, İş Cinayetleri” kategorilerinde ele alındı.

Rapora göre; 2002’de en az 473, 2003’te en az bin 97, 2004’te en az bin 145, 2005’te en az bin 558, 2006’da en az 2 bin 428, 2007’de en az 2 bin 218, 2008’de en az bin 835, 2009’da en az bin 827, 2010’da en az 2 bin 5, 2011’de en az 2 bin 358,  2012 en az bin 426, 2013’te en az bin 819, 2014’te en az 2 bin 634, 2015’te en az 2 bin 741, 2016’da en az 3 bin 31, 2017’de en az 2 bin 603, 2018’de en az 2 bin 374, 2019’da en az 2 bin 304, 2020’de en az 2 bin 891, 2021’de en az 2 bin 611 olmak üzere toplam 41 bin 738 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi.

Tanrıkulu’nun hazırladığı raporda şu başlıklar öne çıktı:

Kadın cinayetleri

2002-2021 yılları arasında Türkiye’de en az 7 bin 71 kadının yaşam hakkının ihlal edildiği belirtilen raporda, kadın cinayetlerine ilişkin veri sorunu yaşandığı vurgulanarak, “Bu bakımdan erkek şiddeti sonucu öldürülen kadınların tam sayısına güvenilir biçimde erişmenin (mevcut durumda) mümkün olmadığını belirtmek önemlidir. Tespit edilebilen kadın cinayetlerine kaza ya da intihar süsü verilen vakalar dahil değildir. Bu nedenle her rakamsal verinin önünde geçen ‘en az’ ibaresi önemlidir” denildi.

Rapora göre; 2002’de 66, 2003’te 83, 2004’te 164, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de bin 11, 2008’de 806, 2009’da 198, 2010’da 217, 2011’de 257, 2012’de 165, 2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474, 2020’de 300, 2021’de 339 olmak üzere toplam 7 bin 71 kadın katledildi.

Çocuk yaşam hakkı ihlalleri

2011-2021 yılları arasında Türkiye’de en az 6 bin 249 çocuğun yaşam hakkının ihlal edildiği belirtiler raporda, bu konuya ilişkin şu tespitlere yer verildi:

“Çocukların yaşam hakkı konusunda Gündem Çocuk Derneği’nin kurulduğu 2011 yılından öncesine ilişkin sağlıklı veri bulunmamaktadır. 2018’den sonra ise yaşam hakkı ihlallerinin azalması ve veri bulunmaması, çocukların (başta yaşam hakkı olmak üzere) haklarına saygı gösterilmesinden daha çok korunmalarından değil, bu konuda çalışan Gündem Çocuk Derneği’nin KHK ile kapatılmasından kaynaklanmaktadır.”

Nefret cinayetleri

2002-2021 yılları arasında Türkiye’de en az 125 kişi nefret cinayeti işlendiği belirtilen raporda, “Nefret suçlarının sadece cinsel yönelim ile ilgili olduğu yönündeki genel kanının aksine, son dönemde Kürtlere, mültecilere yönelik saldırıların da bu bağlamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin batı illerinde mevsimlik tarım işçilerine düzenlenen saldırılar ya da Temmuz 2021’de Konya’da Dedeoğulları Ailesi’ne yönelik katliam ‘nefret suçları’ başlığı altında ele alınmıştır” denildi.

İş cinayetleri

Rapora göre; 2002-2021 yılları arasında en az 28 bin 577 işçi ‘önlenebilir sebeplere rağmen’ yaşamını yitirmiştir. 2002’de 146, 2003’te 811, 2004’te 843, 2005’te bin 96, 2006’da bin 601, 2007’de bin 44, 2008’de 866, 2009’da bin 171, 2010’da bin 454, 2011’de bin 710, 2012’de 878, 2013’te bin 235, 2014’te bin 886, 2015’te bin 730, 2016’da bin 970, 2017’de 2 bin 6, 2018’de bin 797, 2019’da bin 736, 2020’de 2 bin 427, 2021’de 2 bin 170 olmak üzere toplam 28 bin 577 işçi yaşamını yitirdi.

Sokağa çıkma yasakları

Raporda, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) verilerine göre, sokağa çıkma yasaklarının süresiz ya da gün boyu uygulanmaya başlandığı ilk tarih olan 16 Ağustos 2015’ten 1 Ocak 2020 tarihine kadar geçen süre içerisinde toplam 11 il ve en az 51 ilçede resmi olarak tespit edilebilen en az 381 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiği kaydedildi. Buna göre; Diyarbakır’da 214 kez, Mardin’de 60 kez, Hakkari’de 23 kez, Şırnak’ta 13 kez, Bitlis’te 29 kez, Muş’ta 7 kez, Bingöl’de 7 kez, Tunceli’de 6 kez, Batman’da 6 kez, Elazığ’da 2 kez ve Siirt’te 14 kez sokağa çıkma yasağı uygulandı.

11 Ağustos 2017 tarihinden 1 Ocak 2020 tarihinde kadar Hakkari’nin Şemdinli ve Bitlis’in Hizan, Güroymak, Mutki, Tatvan ve merkez ilçelerine bağlı çeşitli köy ve mezralarda belirli saat sınırları içinde en az 23 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

TİHV verilerine göre; 16 Ağustos 2015 ile 16 Ağustos 2016 tarihleri arasında (sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içerisinde ve bu kapsamdaki bölgelerde) en az 321 sivilin yaşamını yitirdiği saptandı. Bu kişilerden 79’nun çocuk, 71’nin kadın, 30’nun da 60 yaşın üzerinde olduğu; en az 73 kişinin, sağlığa erişim hakkından yoksun bırakılmaları nedeniyle yaşamını yitirdiği belirlendi.

Raporda, Cumhuriyet tarihin en kitlesel eylemlerini içerdiği Gezi Parkı eylemleri ile 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybedenlere de ayrı bir başlık açıldı ve Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşamını kaybedenler şöyle sıralandı: 

Gezi Parkı ve bağlı olaylarda ölümler

“Mehmet Ayvalıtaş (20): İstanbul, 2 Haziran 2013. Eylemcilerin üzerine sürülen bir aracın çarpması sonucu öldü.

Abdullah Cömert (22): Antakya, 3 Haziran 2013. Başına aldığı darbe sonucu öldü.

İrfan Tuna (47): Ankara, 6 Haziran 2013. Kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Aşırı miktardaki biber gazından etkilendiği düşünülüyor.

Selim Önder (88): Taksim civarında yoğun gaza maruz kaldı. İzmir’e döndükten birkaç gün sonra öldü. Yakınları, gazın kalp yetmezliğini tetiklediğini düşünüyor.

Ethem Sarısülük (26): Ankara, 12 Haziran 2013. 1 Haziran’da polis tarafından başından vuruldu. 12 Haziran’da beyin ölümü gerçekleşti.

Zeynep Eryaşar (50): İstanbul, 15 Haziran 2013. Avcılar’da gösteri sırasında göz yaşartıcı gaza maruz kaldıktan sonra kalp krizi geçirdi.

Mehmet İstif (36): 20 Haziran 2103. Mersin'de eylem sırasında ağzına sıkılan biber gazı nedeniyle dil kökü kanseri olduğu iddia edildi. 13 Mayıs 2014’te öldü.

Ali İsmail Korkmaz (19): Eskişehir, 10 Temmuz 2013. Gösterilerin ilk günlerinde sivil saldırganlar tarafından feci şekilde dövüldü. Beyin kanaması geçirirken Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde görevli doktorlar tarafından önce polise ifade vermeye gönderildi. 20 saat geciken müdahalenin ardından bir ay yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti.

Ahmet Atakan (22): Antakya Armutlu’da yapılan eylemde polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vurulup çatıdan düşerek öldü.

Serdar Kadakal (37): İstanbul Kadıköy’de polisin yoğun ve yaygın biber gazı kullanımının ardından kalp krizi geçirerek öldü.

Berkin Elvan (15): İstanbul, 15-16 Haziran gecesi. Okmeydanı’ndaki evinden ekmek almak için çıktı, polisin gaz fişeğiyle başından vuruldu. 269 gün komada kaldı. 15. yaşına komada girdi. 11 Mart 2014’te öldüğünde 16 kiloydu.

Komiser Mustafa Sarı (27): Adana, 5 Haziran 2013. Eyleme müdahale ederken tedbir alınmamış bir alt geçit inşaatından geçerken düşerek öldü.

Aynı dönemde gerçekleştirilen eylemlerde yaşamını yitirenler:

Medeni Yıldırım (18): Lice, 28 Haziran 2013. Kayacık köyündeki karakolun yenilenip kalekol yapılmasını protesto eden insanların üstüne askerler tarafından açılan ateşle öldürüldü.

Hasan Ferit Gedik (21): 29 Eylül 2013. Gülsuyu’nda uyuşturucuya karşı yapılan yürüyüşte protestocuların üzerine ateş açılması sonucu vurularak hayatını kaybetti.”

Raporda, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında yaşanan olaylarda 179 sivil, 62 polis, 29 asker olmak üzere toplam 270 kişinin yaşamını yitirdiği, 2 bin 195 kişinin yaralandığı belirtildi. Raporda şu saptamalara yer verildi:

“Kuşkulu ölümler: FETÖ/PDY soruşturması ile bağlantılı olarak en az 4 kişi kuşkulu biçimde yaşamını kaybetmiştir.

İntiharlar: FETÖ/PDY soruşturması ile bağlantılı olarak en az 15 kişi intihar ederek yaşamına son vermiştir.

15 Temmuz’da darbe girişimi ile doğrudan ve dolaylı biçimde bağlantılı olarak yaşamını kaybettiği tespit edilebilen toplam kişi sayısı en az 274’tür.

Sonuç olarak; AKP’nin iktidarda olduğu 2002-2021 yılları arasında, (6 bin 323 çocuk dahil) en az 48 bin 358 kişinin yaşam hakkı ihlal edilmiştir.”

İşkence ve kötü muamele

2002-2021 yılları arasında en az 30 bin 446 kişinin işkence ve kötü muameleye uğradığının belirtildiği raporda, işkence mağdurlarının tedavisi amacıyla çalışan TİHV Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi çalışmaları konusunda düzenli olarak yayınlanan 2020 raporuna atıf yapılarak şunlar kaydedildi:

“Rapora göre; işkence ve kötü muamele gördüğü için TİHV’e başvuranların yaşı 5’ten başlıyor, 70’e ulaşıyor. Rapor, insan hakları ihlalleri ile Kürt sorunu arasındaki ilişkiyi ortaya seren veriler de sundu. Buna göre; Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi doğumlular Türkiye nüfusunun yüzde 24,6’nı oluştururken işkenceye maruz kalanlar içinde bu bölgede doğanların oranı yüzde 62,6 oldu.

2020 yılında 572 kişi (yüzde 94,6) işkence ve diğer kötü muameleler nedeniyle, 2 kişi (yüzde 0,3) işkence ve diğer kötü muamele dışında kalan ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle, 31 kişi (yüzde 5,1) işkence görenin yakını olarak TİHV’e tedavi, rehabilitasyon ve belgeleme talebiyle başvurdu. Başvuruların 12’sinde (yüzde 2), yaşanan veya tanık olunan işkence sürecinin Türkiye dışında gerçekleştiği tespit edildi. Başvuruda bulunanların yüzde 62,5’ini erkekler, 36,5’ini kadınlar, yüzde 1’ini LGBTİ ’lar, yüzde 3,4’ünü 18 yaş altındakiler oluşturdu. TİHV’e 2020 yılında başvuran ve Türkiye’de işkence gören 562 kişinin 507’si (yüzde 90,2) siyasi düşünce, kimlik veya eylemleri nedeniyle gözaltına alındıklarını belirtti.”

Düşünce ve ifade özgürlüğü

Raporda, AKP iktidarı boyunca binlerce kişinin düşünce ve ifade özgürlüğüne müdahale edildiği savunuldu. 12 Eylül döneminde başlayan basını sermayenin kontrolüne alma çabalarının AKP döneminde ivme kazandığı, etik değerlerin yok edildiği belirtilen raporda şu istatistiklere yer verildi:

“Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre; 2021 yılında en az 130 davada 250 gazeteci haberleri nedeniyle yargılandı. En az 50 gazeteci, gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı. RTÜK, 71 kararla televizyonlara 21 milyon 500 bin lira idari para cezası verdi (23’ü Halk TV, 21’i TELE 1, 15’i Fox TV, 8’i KRT, 4’ü Habertürk).

Basın İlan Kurumu, Cumhuriyet, Evrensel, Birgün ve Sözcü başta olmak üzere gazetelere 115 gün ilan kesme cezası uyguladı. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün ‘2021 Dünya Basın Özgürlüğü’ endeksinde 180 ülke arasında 153. sırada yer alıyor. 2020 yılında 154. sırada yer alan Türkiye’nin bir sıra ilerlemesi ise ‘basın özgürlüğü’ konusundaki gelişmelerden değil, Belarus’un beş basamak birden gerilemesinden kaynaklandı.

2002-2021 yılları arasında Türkiye’de en az 836 gazeteci tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre 34, Bağımsız Gazetecilik Platformu verilerine göre ise 59 gazeteci halen cezaevinde bulunuyor. 2002 yılından sonra tutuklanan ve değişik sürelerle cezaevinde kalan 836 gazeteci söz konusudur. Bu konuda basın örgütlerinin verileri arasında farklılık bulunmaktadır.”

D_Side_Content_300x250

İlgili İçerikler

Öne Çıkan Videolar