Üretim olmaması nedeniyle Türk Lirası'nın değerinin faizlerle korunmaya çalışıldığını söyleyen ekonomist İbrahim Kahveci, yurt dışından gelen 650 milyar doların üretim yerine inşaata yatırıldığını savundu. Kahveci "Türkiye'de bir faiz lobisi varsa, Türkiye'ye gelen 650 milyar doları betona gömen kimse odur!" dedi.
Kahveci, TV5'te Hasan Basri Akdemir'in sunduğu Ekonomi ve Ötesi programında ekonomi gündemini yorumladı. Merkez Bankası'nın 'net döviz rezervi' kalmağını belirten Kahveci, yanlış ekonomi politikaları nedeniyle seçim öncesi faizleri düşürmek için alınan 6,5 milyar dolarlık borcun dahi dolardaki artışı durduramadığını söyledi. Kahveci, Türk Lirası'nı cazibeli hale getirmeksizin dolardaki artışın dizginlenemeyeceğinine işaret etti.
Türk Lirası'nın değerlenmesi için katma değeri yüksek üretime geçilmesini söyleyen Kahveci, hükümetin 'faiz lobisi' söylemini de hatırlatarak "17 yıldır Türkiye'ye gelen 650 milyar doları üretime, katma değere, kaliteli eğitime ayırmazsan, paranın değerini faizle korumak zorunda kalırsın. Türkiye'de bir faiz lobisi varsa, Türkiye'ye gelen 650 milyar doları betona gömen kimse odur!" dedi.
Kahveci ayrıca Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul'daki seçim sonuçlarını açıklamaması nedeniyle döviz kurunun sürekli arttığını belirterek, söz konusu artış nedeniyle her gün binlerce kişinin işsiz kaldığına dikkat çekti.
Kahveci şöyle konuştu:
"Merkez Bankası'nın net rezervi neredeyse 10 milyar dolarlara düşmüş durumda, kasasında neredeyse 'net döviz rezervi' kalmadı. Bazı durumlarda eksiye de düşebilir ama seçim önce Merkez Bankası yurt dışından 6,5 milyar dolar borçlandı. Bu parayı kamu bankalarına verdi. Kamu bankaları da bunu Türk Lirası'na (TL) çevirdi. TL'ye çevirirken de dövizi piyasaya satarak doların ateşini düşürmeye çalıştı. Ne oldu? Kamu bankaları o Türk Liraları ile hazine ihalelerine girip hazine faizlerini düşürdü. Yani kendi elimizle bir piyasa oluşturduk ama piyasa başka yerden patladı. Nereden patladı? Enflasyonu düşürmeden, faizi düşürdü. Ne oldu? İnsanlar Türk Lirası'na yatırım yapmadı. Türk Lirası olan döviz aldı. Vatandaşlar yılbaşından bu yana 20 milyar doların üzerinde döviz aldı. Herkes döviz aldı. Döviz alınca da, telkin piyasası (el yordamıyla Ankara'da telefonla yönetilen) olarak kurduğun piyasa patladı. Orası serbest piyasadır, oraya müdahale etmeyeceksin. Sen üzerine düşen işi yapacaksın, enflasyonu düşüreceksin ardından faizleri düşüreceksin. Enflasyonu düşürmeden faizleri düşüremezsiniz. Faizi düşürmek için enflasyonu düşüreceksin. Hatta enflasyonu düşürmek için belki de faizi artırmak zorundasın. Kimse dile getiremedi ama Türk Lirası'nın cazibesini artırmak için belki de faiz artırılması gerekiyordu. Türk Lirası'nın cazibesini artıracaksın ki, insanlar dövizden Türk Lirası'na geçecek.
"Uzun dönemde paranın değerini katma değerli üretim belirler ama kısa dönemde faiz belirler. Kısa dönemde paraya muhtaçsan yüksek faizi vereceksin. Diyeceksiniz ki, Türkiye'de faiz lobisi var; o halde üretimi artırın! Faiz lobisi sensin. 17 yıldır Türkiye'ye gelen 650 milyar doları üretime, katma değere, kaliteli eğitime ayıramazsan, paranın değerini faizle korumak zorunda kalırsın. Türkiye'de bir faiz lobisi varsa, Türkiye'ye gelen 650 milyar doları betona gömen kimse odur!Türkiye'de bir faiz lobisi varsa 650 milyar doları üretime göndermeyen, üretimi teşvik etmeyen kim varsa odur... Bugün Türk sanayicisi, çiftçisi kahramandır. Bu zor şartlara rağmen çiftçi, sanayici üretimini yapıyor.
Böylesi bir ortamda paranın değerini artırmak için faizi artırmak zorundasınız. YSK'nın her uzatma kararı piyasayı geriyor. İstanbul seçimine yapışan her itiraz dövizi yükseltiyor. Piyasanın bozulması demek, işsizlik hanesine birkaç bin kişinin eklenmesi demek. Umarım birisi hesaplar İstanbul seçimine yapılan itirazlar kaç bin kişinin işine mal oldu, kaç bin kişiyi işsiz bıraktı!"