Ekonomist Ümit Akçay "Asgari ücret Haziran'da yeniden artırılmalı" dedi.
Enflasyonun 2022 seyrini KRT TV'de 'Semra Topçu ile Haftanın Panoraması' programında değerlendiren Ekonomist Ümit Akçay, enflasyondan bahsederken ücretlerdeki erimeden bahsetmenin elzem olduğuna belirtti ve "İktidara çağrıların vakti geçti, acil olan ücret artışı, aksi takdirde bu sürecin yükü geniş toplum kesimlerini üzerine kalacak" dedi.
Doç Dr. Akçay, reel ücretlerdeki azalmanın alt gelir gruplarını zorladığını vurguladı ve şunları söyledi:
"Elektrik faturası, doğalgaz faturası, gıda harcamaları, alt gelir gruplarının sepetinde daha fazla yer kapladığı için ilan edilen enflasyondan daha yüksek bir enflasyonu yaşıyorlar. Dolayısıyla konu ne yapmalıya geldiğinde, meslektaşlarımız iktidara yönelik çeşitli öneriler dile getiriyorlar, Merkez Bankası bağımsız olsun, yok efendim doğru yola gelin gibi çağrılar yapıyorlar. İktidara yönelik çağrı yapmanın vakti çoktan geçti çünkü onlar bir yol tutturdu ve kendi yollarını takip ediyorlar. Bizim bence bilim insanları olarak, itiraz eden çalışanların işçilerin, geçtiğimiz haftadan itibaren başlayan taleplerini dillendirmemiz lazım. Acil olan şu anda ücret artışı. Aralıkta yapılan asgari ücret artışının 2022'de bu olağanüstü koşullarda en geç haziran'da, temmuzda tekrarlanması gerekiyor. Aksi takdirde bütün bu sürecin yükü maliyeti, geliri enflasyon oranında artmayan kesimlerin yani geniş toplum kesimlerinin üzerine kalacak."
Pandemi döneminde büyüyen sanayi firması ve taşımacılık sektöründeki firmaların karlılık rekoru kırdığını hatırlatan Akçay, çalışanlar şu anda bu kardan paylarına düşeni talep ediyorlar diyerek, işçi eylemlerine dikkat çekti.
Enflasyon düşse bile hayat pahalılığının süreceğini söyleyen Akçay enflasyonun seyrini ise şöyle özetledi:
"Bu yıl enflasyon artışı sürecek, ilk çeyrekte en azından yüksek arttığını göreceğiz, nisandan sonra aylık artışın tek haneye gerilemesi ve sonbaharla birlikte özellikle aralıktan itibaren enflasyonun geriye düşmesi bekleniyor. Teknik olarak 2021 aralıkta yüzde 13 olan aylık fiyat artışının baz etkisiyle oluşacak. Enflasyonun düşmesi hayat pahalılığının azalması anlamına gelmiyor. Çünkü enflasyon fiyatların artış hızını gösteriyor. Artış hızının azalması insanların alım güçlerinin artması anlamına gelmiyor. Hayat pahalılığı halen sürüyor ve sürecek."
Bu koşullarda seçimin erken olmasını beklemediğini belirten Ümit Akçay, bu koşullarda hiçbir iktidarın seçime gitmeyeceğini vurguladı ve yeni bir kur şokuna dikkat çekerek iktidar için pozitif senaryonun şartlarını sıraladı:
"Yüzde 50'ler civarındaki bir enflasyondan belki herşey iyi giderse yüzde 30'lara belki de 40'lara doğru 2023 yılına girip, seçim öncesi nispeten daha kötüye göre iyi bir ekonomik ortamda süreci yönetmeye çalışacaklar. Dolayısıyla ben 2023 seçimlerinin erken bir tarihte, haziranda değil, normal tarihinden önce yapılabileceğini düşünmüyorum. Bu ortamda hiç bir hükümet seçime gidemez. Bu şok dalgasının geçmesini bekleyecekler, beklemek zorundalar. İktidar açısından bu iyimser senaryo. Bunun gerçekleşebilmesi için yeni bir kur şokunun olmaması lazım. Yeni bir kur şoku nasıl gerçekleşebilir, küresel ekonomiden kaynaklı olabilir, ABD Merkez Bankası FED önümüzdeki mart ayından itibaren faizleri artıracağını ilan etti ve birden çok kez artacağı söyleniyor. Eğer bu gerçekleşirse etkileri 2018'deki gibi olmayabilir çünkü o kadar yabancı sermaye yok şu an Türkiye'de... Eğer türk lirasındaki istikrar korunamazsa zaten biz çok daha sert bir artışla karşılaşacağız."