HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, öldürülen Kürt iş insanları eşi Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’ın mezarları başında gerçekleştirilen anmada katillerin belli olduğunu belirterek, hesap sorulmasını istedi. Buldan, "Her yerde Mehmet Ağar ve ekibinin, Tansu Çiller ve ekibinin yargılanması için adalet mücadelemizin peşini bırakmayacağız" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, 1994'te İstanbul'un Yeşilköy İlçesinde bir otelin çıkışında kaçırıldıktan iki gün sonra cenazeleri bulunan iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için ölüm yıldönümlerinde Avcılar’daki mezarları başında gerçekleştirilen anma etkinliğine katıldı.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, anmada konuşan Adnan Yıldırım’ın kızı Özlem Yıldırım, katliamlara yol açan bütün siyasetçilerin sorumlu olduğunu söyledi. Yıldırım, “Mehmet Ağar kontrolündeki çeteler, vatan, millet, Sakarya edebiyatıyla binlerce insanı katlettiler” değerlendirmesini yaptı.
Hacı Karay’ın oğlu Enes Karay ise 27 yıldır katliamların aydınlatılması için mücadele ettiklerini söyledi. Aileler, katliam sorumlularının aklandığını verilen beraat kararlarının kendilerini şaşırtmadığını belirtti ve “Bu yargılamaların sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.
Anmaya katılanlara teşekkür eden Buldan, şöyle konuştu:
“27 yıl önce 3 Haziran’da bu 3 güzel insan Savaş, Adnan ve Hacı, bu ülkeyi yönetenler, ülke içerisinde çeteleşmiş gruplar, devletin bilgisi ve onayı dahilinde katledildiler.
"3 Haziran’da Çınar Oteli’nden alındılar. Hep tekrar ediyoruz, bir kez daha ifade etmek isteriz ki alanlar ve kaçıranlar polis kimlikli, yelekli ve ellerinde polis telsizi olan insanlardı. Bolu’nun Yığılca ilçesine götürüp, işkence yapıp, üzerlerine naylon eritip, kafalarına ve bedenlerine kurşunlar sıkarak katlettiler. Bolu’nun Yığılca ilçesi Melen Çayı kenarında bu üç insanın cansız bedenine 3 Haziran tarihinde ulaşıldı.
“Aradan 27 yıl geçti hesap sorduk, hesap sormaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki bunların katilleri belli, tetiği çekenler belli, emri verenler belli, katledenler belli. Kendileri de inkâr etmediler. Zaman zaman verdikleri ifadelerde kurulan komisyonlara ‘devlet adına bin operasyon yaptım’ dediler. ‘PKK’ye yardım eden Kürt iş insanların listesi elimizde bunlardan hesap soracağız’ dediler. ‘Tuğlayı çekersem duvar yıkılır, hepimiz altında kalırız’ dediler. İşte o insanlar işledikleri cinayetleri hiçbir zaman gizlemediler.”
“Bir dönem bir kaza sonucu, Susurluk sonucu devletin yaptığı bütün cinayetler ortalığa saçıldı. Bütün pislikler, ahlaksızlıklar ve hukuksuzluklar ortalığa saçıldı ama üstü kapatıldı. Susurluk Komisyonu’na ifade veren Mehmet Ağar başta olmak üzere her tetikçinin ifadesi o komisyondaki belgelerde ve şu anda arşivlerdeki dosyalarda yazılı ve belgelidir. Hep söyledik Susurluk kazasında devlet bir kamyona çarpmıştı. Şimdi devlet kamyondan daha büyük bir araca, bir TIR’a çarptı.”
Buldan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar öyle sıradan açıklamalar değil. Bir kez daha itiraf ediyorlar. Savaş Buldan’ı, Adnan Yıldırım'ı, Hacı Karay’ı, Musa Anter’i Ferhat Tepe’yi Mehmet Sincar'ı ve binlercesinin katledilmelerinin arkasındaki ismin Mehmet Ağar ve ekibi olduğunu bir kez daha itiraf ediyorlar. Şimdi bakıyoruz ki ülkeyi yönetenler yargıya talimat vermeyi bir yana bırakın, bu cinayetlerin açığa çıkması için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Bir kez daha 3 maymunu oynuyorlar. Körler, sağırlar ve dilsizler.
"Biz kör olmayacağız, biz sağır olmayacağız ve dilsiz olmayacağız. Her zaman her yerde adalet çığlığımızı yükseltecek, Mehmet Ağar ve ekibinin, Tansu Çiller ve ekibinin yargılanması için bu mücadelenin peşini bırakmayacağız. Çünkü onlar bir zamanlar Süleyman Demirel’in dediği gibi Fırat’ın kenarında bir kuzu kaybolsa hesabını ben veririm dediği için hesabı devletten sormaya ve bunu sürdürmeye mecburuz.”
Göstermelik bir yargılama süreci yaşandığını ve Mehmet Ağar’ın raporlar alıp, duruşmalara dahi katılmadan beraat ettiğini kaydeden Buldan, “Bu beratın sonucunda bir itirazla en azından yeniden yargılamanın yolunun açılması bizleri umutlandırdı.
"Bu yargılanma sonucunda bu insanlardan hesap sorulması için adalet mücadelemize devam edeceğiz. Devletin Zelal Buldan’a, Enes Karay’a, Özlem Yıldırım’a ve Helin Yıldırım'a bir özür borcu var, bu özür borcunu hala bekliyoruz, beklemeye devam edeceğiz. Ta ki bizlerden özür dilenene, katiller yargılanana kadar” ifadelerini kullandı.
Buldan’ın ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, ailelere ve sevenlerine başsağlığı diledi ve şunları söyledi:
“Bu 3 güzel insanın nasıl katledildiğini biliyoruz. Bunun devletin organize işi olduğunu geçmiş tecrübelerden ve o günkü bilgilerden çıkarabiliyorduk. Bizim bildiğimizi bütün dünya ve ülke en geç Susurluk kazasından sonra öğrendi. O gün bugündür adalet mücadelesi sürüyor. O gün devreye konulan anlayış ve politika, Kürtlere karşı topyekun savaş politikasıydı. Topyekun savaş ve imha politikası Kürtlerin ve Kürt sorunun inkarından kaynaklanıyordu.
"O topyekun imha politikalarının bir parçası olarak Kürt iş insanları, aydınları, yazarları, siyasetçileri, sokaktaki insanları katledildi On binlerce faili meçhul cinayetler işlendi. Biz failleri biliyoruz. Tek tek tetikçileri bilmesek de bu cinayetlerin nasıl organize edildiğini ve hangi amaçla işlendiğini biliyoruz.
"O günlerde uygulamaya konulan topyekun savaş ve imha politikasının sonucu 3 güzel insanımızı da vahşice katlettiler. Sadece cinayet işlenmedi, işkence edilerek bu cinayetler işlendi. Hınçları, öfkeleri ve düşmanlıkları o kadar derin ki, öldürmekle yetinmiyorlar, mutlaka daha fazla acı çektirerek hem kendilerine hem de sevdiklerine büyük acılar bırakarak bu cinayetleri işlediler."