İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının ihalesine yönelik açıklamalarına yanıt verdi. İmamoğlu, “Şaibeyi çok daha büyütmüş durumdasınız. TCDD’nin itibarını zedelemekmiş... TCDD’nin itibarını yeterince zedelediniz zaten. Bugüne kadar işlemlerinizde, yaptığınız işlerde, kazalarda zedelediniz zaten. Ama daha büyük zedeleme TCDD’nin tarihi iki simgesini, Sirkeci ve Haydarpaşa’yı herhangi birine, bilmediğiniz birine vermeyi tercih ederek, tercih etmeye çalışarak büyük bir zedelemeyi siz yapıyorsunuz. Dün Sayın Bakan’ın yaptığı açıklamayı, ne yazık ki ve ne acı ki, ihaleye giren malum şirketin avukatı mı yaptı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mı yaptı, ben anlayamadım. Daha doğrusu bir fark göremedim. Bir avukat, bu ihalenin hediye edildiği bu şirketin sahibi olan kişiyi ancak bu kadar savunabilirdi” dedi.
TIKLAYIN: Bakan Turhan'dan İBB Başkanı İmamoğlu'na Haydarpaşa ve Sirkeci Garı yanıtı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kamuoyunda tepkilere neden olan Haydarpaşa ve Sirkeci garları ihalesine yönelik beyanlarda bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’a bir açıklamayla yanıt verdi. Dünya Ticaret Merkezi’ndeki Otobüs A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde konuşan İmamoğlu, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Dün Sayın Bakan’ın yaptığı açıklamayı, ne yazık ki ve ne acı ki, ihaleye giren malum şirketin avukatı mı yaptı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mı yaptı, ben anlayamadım. Daha doğrusu bir fark göremedim. Bir avukat, bu ihalenin hediye edildiği bu şirketin sahibi olan kişiyi ancak bu kadar savunabilirdi. Ancak bu kadar savunma içerikli bir metin yayınlanabilirdi. Ben metni okuduğumda, ‘Emin misiniz? Açıklaması bu mu’ diye sorma ihtiyacı duydum. Üzüldüm. Türkiye Cumhuriyeti adına üzüldüm. Birincisi, Basın Müşavirliği’nin yapmış olduğu açıklama ve sonrasındaki bu açıklama, eğer sayın Bakan’ın direkt ifadesi ise bu çok büyük bir ayıp ve tarihe geçmiştir. Bakanlık eşittir bir vatandaşın avukatlığı durumuna düşmüştür, üzülüyorum. Çok yanlış yapmıştır.”
“Daha internet sitesi olmayan, 10 bin lira sermayeli bir şirketin, bu ihaleyi alırken ikinci davet gününden bir gün önce 1 milyon liralık sermaye artışını yapması bile bir şaibenin önemli bir parçasıdır. Nasıl bir sinyal aldı? Nasıl bir uyarı aldı? Nasıl böyle bir ihtiyaç hissetti? 15 gün içerisinde değerli bir ispat olarak görüyorum bunu ve vatandaşlarımızın dikkatini önemle bu hususa çekmek istiyorum. Hani hep bahsettim ya; bir avuç insan. Sayın Bakan bu açıklamasıyla bir avuç insanın yanında olmayı tercih etmiştir, 16 milyon İstanbullunun değil. Çok acı bir açıklamadır. Neymiş? Efendim 4 milyon liralık iş yapma şartı varmış! Allah aşkına; burada 254 milyon liralık iş yapmış olan sadece Kültür A.Ş.’den bahsediyoruz. 4 firma konsorsiyumu var, bunların dördü de kamu iştiraki, İBB’ye ait. Sadece bir tanesinin 254 milyon liralık iş tecrübesi var. Siz, iş tecrübesinden bahsediyorsunuz ya da başka bahanelerden.”
“Yani bakar mısınız: ‘Birisi 100 bin TL , öbürüsü 350 bin TL vermiş!’ Bir bakanın, bu şekilde, ‘Çok para verdi. İhale ona verildi’ gibi açıklamalar yapması… Ki bu da yanlış. Bu da doğru değil. Niçin doğru değil? Zaten siz bizi, ikinci pazarlığa davet bile etmediniz. İhaleyi 2 aşamalı tarifliyorsunuz; birinci aşamada teklif alırsınız, ikinci aşamada o pazarlıkta nereye gidileceğini kimse bilemez. Bu kadar yanlış açıklamalar, ‘Daha fazla para verdi’ vesaire gibi açıklamalar yapmak; hangi motivasyon? Üzülüyorum. Bu ülkenin atanmış bakanı olan kişi bunu söyleyemez. Bu mümkün değil.”
“Bakan’ın söylediklerini burada tek tek telaffuz etmek niyetinde değilim; ama önemli bir cümlesi var: ‘İBB’nin elinde, bu alanlardan binlerce katı büyüklüğünde yerler var iken ihaleye konu alanlarda toplum yararına modern bir kültür sanat alanı kurulacak olması sayın İmamoğlu'nu neden rahatsız etmektedir?’ Allah Allah! Sayın Bakan, projeyi mi biliyorsunuz acaba? Daha ortada proje yok. Bu ihaleyi alan firma size projeyi mi gösterdi? Modern bir kültür sanat alanı... Nerden biliyorsunuz? Bir yapı mı gösterdi size? Merak ediyorum. Bu ihaleyi verdikleri şirketten ne kadar emin, ne kadar iyi ve farkında; biliyor! Daha acısı; ‘Bu alanlardan binlerce kat büyük alanlarınız var...’ Sayın Bakan, siz, İstanbul'u hissedememişsiniz. Türkiye'yi hissettiğiniz konusunda da artık şüphelerim var. İstanbul'un iki değerli önemli alanından bahsediyoruz. Bir tanesi Haydarpaşa, diğeri Sirkeci. Yani yüzyılı aşkın bu şehrin ve bu ülkenin tarihine damga vurmuş iki simge alandan bahsediyoruz. Siz kalkmışsınız, ‘Niye buna ses çıkarıyorsunuz? Elinizde binlerce alan var... Modern bir yapı kurulacak’ diyorsunuz.”
“Artık o fotoğraf çok anlamlı hale gelmiştir Sayın Bakan! Sizin makamınızda çekildiğiniz o fotoğraf çok anlamlı hale gelmiştir. Şaibeyi çok daha büyütmüş durumdasınız. Açıkçası 16 milyon insan adına bu şehrin kültürüne, sanatına bir motivasyon olarak odaklanacağınıza, bir kişinin, bir avuç insanın, kim olduğu belli olmayan, ne yapacağını bilmediğimiz… Ben bilmiyorum. Belki siz daha bilgi sahibisiniz bu konuda. Şaibeyi büyütüyorsunuz. Buna motive olmanız… TCDD’nin itibarını zedelemekmiş. TCDD’nin itibarını yeterince zedelediniz zaten. Bugüne kadar işlemlerinizde, yaptığınız işlerde, kazalarda zedelediniz zaten. Ama daha büyük zedelemeyi, TCDD’nin tarihi iki simgesini, Sirkeci ve Haydarpaşa’yı herhangi birine, bilmediğiniz birine vermeyi tercih ederek, tercih etmeye çalışarak siz yapıyorsunuz. Bizim de vazifemiz, büyük bir sorumlulukla size engel olmak olacak. Bu tarihi binalarımıza sonuna kadar, İBB olarak aslanlar gibi sahip çıkacağız. Ve günün birinde çok utanacaksınız. Bu yaptıklarınıza çok utanacaksınız Sayın Bakan.”
“Ben, Türkiye Cumhuriyeti’nin yargısına, adaletine güveniyorum. 16 milyon insan adına başvurumuzu yaptık. 16 milyon insan adına bu başvurumuzun her anını takip edeceğiz. Hukuki haklarımızı sonuna kadar arayacağız. Hukuki hakları ararken, şu Türkiye’nin tam da Sayın Bakan’ın bahsettiği gibi, milli birlik ve beraberliğe bu kadar ihtiyaç duyduğumuz tarihte, basit bir konuyu, bir kamu kurumunun başka bir kamu kurumuna verebileceği bir tarihi alanı bu şekilde bir avuç insana teslim ederek, bu manevi ve milli sürecin ruhuna tam da ters hareket ettiğiniz için sizi kınıyorum Sayın Bakan. Tam da ters siz hareket ettiniz. Sizi kınıyorum. Bu süreci gayet güzel, gayet insani, gayet milli, gayet manevi bir süreçle atlatabilirdiniz, çözebilirdiniz. Ben size fırsat vermeye çalıştım, ama başaramadınız. Çünkü başka bir motivasyonunuz var. Anlayamıyorum ama günün birinde bu ortaya çıkar. Yaptığınız yanlışı bilirsiniz. İnşallah yargı bunu düzeltecek ve çok utanacaksınız.”
İmamoğlu, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“Gar ihalelerinden men edilmenizin ardından yaptığınız o açıklamanın içerisinde, İstanbul halkını galeyana getirmek ve zorbalık suçlamaları da var…”
- Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğunu, hukukla hak aramanın ne kadar doğru olduğunu çok iyi bilen birisiyim. Dünkü açıklamalarında, hukuka aykırı, devlet adamlığına aykırı ve gerçekten Türkiye’nin idari ve mali anlamda usule aykırı o kadar çok kötü cümleleri var ki. Toplumu, tavır ve açıklamaları ile galeyana getiren kendisi; ama İstanbul halkı o kadar sağduyulu ve bilinçli ki, hakkını sonuna kadar arayacağını iyi bilir. Biz hukuka gidiyoruz, hakkımızı arıyoruz. Tekrar söylüyorum sayın Bakan, yine sizi bakanlık yapmaya davet ediyorum. Umarım düzeltirsiniz yanlışlarınızı. Kendi itibarınız ve kendi kariyeriniz için.
“Bakan, ifadesinde, ‘350 bin TL veren yerine, 100 bin TL veren ortak girişime neden verelim, bu meşru olmaz” diyor. Böyle bir rakam var mı?”
- Birincisi siz kapalı zarf usulü bir teklif alıyorsunuz. Bir taraf 100 bin, diğer taraf 300 bin lira vermiş. Bakın, bütün etik ve ahlaki kısımları bir kenara koyalım. Varsayalım herhangi bir ihaledesiniz. Diyorsunuz ki, ‘İkinci kısımda da pazarlık yapacağım.’ Siz beni çağırmadınız ki! 16 milyon insanı, İBB’yi men ettiniz. Adam tek başına girdi. Orada ne olduğunu biliyor musunuz? Siz davet edildiniz mi? Sizin haberiniz var mı? ‘Girdi ve 350 bin lira verdi!’ Bir kere usulü yakalayın. Siz, bizim men edildiğimizi, bizden duydunuz. Biz, o aldığımız belgeyi alır almaz tepkimizi gösterdik. İş olmuş, bitmiş. Siz bile davet edilmediniz. Biz zaten men edildik. Bakanın açıklamalarına baktığınız da o kadar derin soru işaretleri var ki. Yazık etti yani. Şu kadar meselede bakan bütün kariyerine yazık etti. Çok acı. Bütün kariyerine.
“Bakanla görüşme talebiniz olacak mı?”
-Bakanla neden görüşme talebim olsun. Bakan benimle görüşmek istesin. Bütün yanlışlarını düzeltmek için, o benimle görüşmek istesin. Ben, bu sürece kararımı verdiğim gün, ‘Arkadaşlar gireceğiz ve burayı İstanbul adına alacağız’ dediğim zaman, büyük bir motivasyonla çıkıp basın müşavirliğinden açıklama yaptı, ‘Buna giremezsiniz’ diye. Yani utanç verici. Ben sayın Bakan’ı niye arayayım ki? “Biz de gireceğiz” dedik. Arayıp, neden giremeyeceğimizi anlatsaydı bakalım. Onun anlatması gerekirdi. Dolayısıyla ben, İBB’nin seçilmiş 16 milyon insanın belediye başkanıyım. O bakımdan, bu aşamadan sonra herkesle görüşürüm. Arasın tabii ki görüşürüm; hatasını düzeltecekse.
“Motivasyonu anlamıyorum diyorsunuz. İktidar partisi İstanbul’da birçok etkinlik yapıyordu. Haliç Kongre merkezi, Lütfü Kırdar vs. Ama buralar İBB’ye geçti. Anadolu ve Avrupa yakasında etkinliklerini yapmak üzere böyle bir motivasyon olabilir mi? Ne düşünüyorsunuz?"
- Türkiye Cumhuriyeti parti devleti değil, İBB’de parti belediyesi değil. Bizim bütün mekanlarımız, siyasi partilerin eylem, etkinlik veya gösteri, toplantı yapabileceği bütün mekanlarımız Cumhuriyet Halk Partisi’ne ne kadar açıksa Adalet ve Kalkınma Partisi’ne de o kadar açık. Onların dönemi bitti. O farklılık onların dönemindeydi. Şimdi yok. İstedikleri her yeri biz onlara açarız. Kaygı o ise, kaygı yok.
“Geriye dönük bir inceleme yaptırdınız mı? Belediyenin ihaleye girme durumu varken çekildiği, alabileceği ihale varken vazgeçtiği…”
- Tümüyle sorgulamak lazım açıkçası Şimdi tabi bu soru işareti. Tümüyle bakmamız lazım. Birçok alanı sorguluyoruz, ama bu da ayrı bir paragraf. Yani şimdi bakacağız daha önceki uygulamalara. Haklısınız, bu sorunuz doğru bizim oturup bakmamız lazım. Daha önceki uygulamalarda da acaba İBB, kamuda olması gereken bazı alanlar, acaba ilgilenmedi mi? Göz mü yumdu? Umursamadı da mı başkalarına geçti? Bakın Ekrem İmamoğlu’ndan bahsetmiyorum, eş dosttan bahsetmiyorum. 16 milyon insan, Sirkeci ve Haydarpaşa’nın o tarihi duygularını hisseden… Bunu dünyaya anlatsan gülerler. Yazık, günah. Şunu nasıl tartışma haline getirirsiniz ya? Ya kimdir Allah aşkına? Daha düne kadar kimsenin tanımadığı, internet sitesi bile olmayan 10 bin lira sermayeli, yani televizyona konuşurken dalga geçerek konuşan bir insana, dünyanın en simgesel, sadece İstanbul için demiyorum, birisi Haydarpaşa, Anadolu insanlarının buraya göçünün buraya gelişinin tarihle buluşmasının, Mustafa Kemal Atatürk’ün, birçok anın simgesi. Sirkeci Garı, bütün Trakya’nın, evladı Fatihan’ın oradan gelip Türkiye’ye, anavatana sığınmalarının göçlerinin simgesi Sirkeci’yi sen alıyorsun, dalga geçerek, süreci bir çocuk oyuncağı gibi hissederek ifadelerde bulunan bir kişiye, bir avuç insana teslim etmek için avukatlık yapıyorsun ya. Ya bu kadar basit bir mevzu. Bu kadar milli, bir dönem diyorsunuz, bu kadar milli, bu kadar bir arada olmamız gereken dönemde yaptığınız basitliğe bakın. Millete özür borcunuz var. Şimdiden ben diyorum ki, üst mercilere bu süreci taşımadan sayın Bakan’a defalarca fırsat veriyorum. Tekrar fırsat veriyorum. Yanlıştan dönün. Umuyorum bu metni başkası yazmıştır. Özür dilersiniz, geri dönersiniz. Üst yetkililere taşımadan inşallah düzeltirsiniz. Bence sizden kendi kabineniz ve partinizdeki birçok insan, bu sözlerinizden utandı. Ben hissediyorum onu.