T24 Video
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, imam-hatiplilere yönelik sözleri nedeniyle tutuklanan müzisyen Gülşen'in söylediklerinin tasvip edilemeyeceğini, ancak tutuklanma kararının da çifte standart olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, seçimlere doğru giderken dini hassasiyetler üzerinden bir provokasyon yapılacağı endişesi taşıdığını açıklarken, CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” çağrısının “ülkede barış ve huzurun tesisi açısından önemli olduğunu” vurguladı.
Karamollaoğlu, “muhafazakârlar CHP’ye oy vermez” inancı konusunda “bir olguyu yok saymakla o olgunun ortadan kalkmayacağı” görüşünü dile getirdi, ancak CHP konusundaki bu yargının “düne nazaran zayıfladığını” belirtti. Karamollaoğlu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in “bir kısmı suç mahiyetindeki iddialarının incelenmesi gerektiğinin” altını çizerken, sessizliğin “hayret verici” olduğunu, “soruşturma durumunda iktidarın kendisinin zarar göreceği endişesi mi taşıdığı” sorusunun gündeme geldiğini kaydederek, “Demek ki savcılar hükümetin etkisi altında” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, T24 Youtube kanalında Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı.
SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, T24 ekranında Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı. Seçimlere gidilirken cami cemaatine yönelik saldırılar olabileceğini dile getiren Karamollaoğlu, "AKP hükümetinin ciddi yanlışlıkları var. Ama doğrudan doğruya mesul olanları tenkit edeceğinize İslam'a saldırmaya kalkarsanız bundan büyük gaflet olmaz, AKP'nin lehine de daha mükemmel bir hava oluşmaz. En çok şahit olduğum şey bu husus. Benzer olaylar ileride artacak diye endişe ediyorum. Yani belli kesimlerin cami cemaatine yönelik birtakım saldırıları olabilir. Geçmişte yapılanlar olabilir. Bir yerde bir hata yapılıyor, hatayı yapana değil İslam'a saldırılıyor. Bu sefer de camiye giden insan bu saldırıyı kendisine yapılmış olarak görüyor ve onun karşısına çıkıyor. İlerde bu konularda bir provokasyon olmasından korkuyorum" görüşünü dile getirdi.
Karamollaoğlu, suçluluğu, terör örgütü ile iltisakı kanıtlanmamış KHK mağdurlarının durumunu es geçemeyeceklerini, mağduriyetlerin giderilmesi konusunda Altılı Masa’da bir ittifak olduğunu belirtirken, “Burada ilginç olan durum şu; bu FETÖ’yü kim bizim başımıza musallat etti; AKP ile ittifakları vardı” dedi. AKP iktidarıyla işbirliği içinde emniyette, yargıda ve devletin çeşitli kademelerinde örgütlenen Gülen cemaatinin “hiçbir zaman kendileriyle samimi bir ilişki içine girmediklerini” vurgulayan Karamollaoğlu, Millet İttifakı iktidarında, FETÖ’nün AKP iktidarı döneminde elde ettiği imkânlara kavuşacağını düşünmenin doğru olmadığı mesajını verdi.
Karamollaoğlu, “endişeli muhafazakârların AKP iktidarı giderse kazanımlarını kaybedecekleri kaygısı taşıdıkları” konusundaki yorumlar, “Sözgelimi başörtüsü konusunda, sözgelimi imam-hatip okulları konusunda adımlara rıza gösteremeyiz, eski hataların tekrarına rıza göstermemiz mümkün değil. Toplumun belli kesimlerini rencide edecek şeylere müsaade etmeyiz ” karşılığını verdi.
Saadet Partisi’nin Altılı Masada CHP ile biraraya gelmesinden rahatsızlık duyanlar olduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, “Barış ve huzur istiyorsak farklı düşünen insanlarla konuşabilmeliyiz” dedi. Karamollaoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “kendi partisi içinden de direnç görerek” gündeme getirdiği “helalleşme” çağrısının “ülkede barış ve huzurun tesisi açısından çok önemli gördüklerini” vurguladı.
Altılı Masa’da yapılan çalışmaların “fiilen bir koalisyona işaret ettiğini” kaydeden Karamollaoğlu, Millet İttifakı’nda bugüne kadar hiçbir ihtilaf yaşanmadığını vurguladı, “ittifakla seçileceğine inandığı ortak Cumhurbaşkanı adayının, kendisinin nasıl belirlendiğini unutmaması ve sözlerine sadakat göstermesi gerekeceğini” anlattı.
SP lideri Karamollaoğlu “baskın seçime pek ihtimal vermediğini” ifade ederken, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu yoklamalarını hassasiyetle takip ettiğini, “yoklamalarda devam eden bir geriye gidiş görürse erken seçim kararı alabileceğini” söyledi.
Üçüncü Yol ittifakında yer alan HDP’nin katılımın Altılı Masa’da hiç konuşulmadığını belirten Karamollaoğlu, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Kurtuluş Savaşı’ndaki tarihlerle yapılan “il-ilçe kurtuluş günlerine” karşı çıkarken öne sürdüğü “mermi atılmadığı” yolundaki görüşlere katılmadığını, Büyük Taarruz’la başlayan süreç olmasaydı işgal güçlerinin Anadolu’daki Yunan ordusuna desteğe geleceklerinin altını çizdi.
Karamollaoğlu'nun gündeme ilişkin açıklamalarından satırbaşları şöyle: Sedat Peker'in iddiaları"Bir yerde suç isnadı varsa bunun mutlaka resmi makamlar tarafından incelenmesi ve vatandaşın bilgilendirilmesi icap eder. Yetkili makamların harekete geçmesi icap ederken orada bir kıpırdamanın olmaması, acaba orada iktidar kendisine zarar verecek bazı konularda endişe taşıyor da bundan dolayı mı bu meseleleri gündemine almıyor, kanaatini oluşturuyor. Aslında savcılar yeri geldiği zaman hükümetten birinin yapmış olduğu kanunsuzluk varsa onu da incelemekle yükümlüdür. Burada başka bir vahim durum meydana geliyor demek ki savcılar hükümetin etkisi altında bundan dolayı harekete geçmiyorlar. Esas üzücü olan da budur. Savcılar bir suç gördüğü zaman bunu adalet mekanizmasına taşımakla mükellef ama bu çalışmıyor." Gülşen'in tutuklanması"Ben yeni sandım ama 4 ay önce yapılan bir konuşma. Tutuklanmaması gerekirken tutuklanıyor. Gülşen’in ifadesi tasvip edilemez ama tutuklanması çifte standart. Benzer olaylar ilerde artacak diye endişe ediyorum. Yani belli kesimlerin inançlı insanlara yönelik bir takım saldırıları olabilir. Geçmişte yapılanlar olabilir. AKP hükümetinin ciddi yanlışlıkları var. Ama doğrudan doğruya mensul olanları tenkit edeceğinize İslam'a saldırmaya kalkarsanız bundan büyük gaflet olmaz, AKP'nin lehine de daha mükemmel bir hava oluşmaz. En çok şahit olduğum şey bu husus. Benzer olaylar ilerde artacak diye endişe ediyorum. Yani belli kesimlerin cami cemaatine yönelik bir takım saldırıları olabilir. Geçmişte yapılanlar olabilir. Bir yerde bir hata yapılıyor hatayı yapan değil İslam'a saldırıyor. Bu sefer de camiye giden insan bu saldırıyı kendisine yapılmış olarak görüyor ve onun karşısına çıkıyor. İlerde bu konularda bir provokasyon olmasından korkuyorum" Kazanılmış haklar"Ben şu taahhütde bulundum; bugüne kadar kazanılmış bir takım haklar varsa, başörtüsü, imam hatipler gibi buralarda yeniden aksi istikamette adımların atılmasına rıza gösteremeyiz çok açık ve net olarak bunu ifade ediyorum. Kesinlikle olmaz. Geçmişte biz ne zaman gelsek bu konular öne çıktı, biz ayrıldık tam tersi adımlar atıldı. Bu yanlış. Toplumun belli kesimlerini rencide edecek belli davranış ve adımlara da rıza göstermeyiz. Kadın hakları konusunu sonuna kadar destekleriz ama aynı zamanda biz ailenin toplumun çekirdeği olduğuna ve muhafaza edilmesinin topumun sağlığı yönünden elzem olduğuna inanıyoruz onu da bozacak bir takım girişimler olursa onun da karşısında tavır sergileriz." Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' söylemi"Bazıları bizim masada CHP ile bir araya gelmemizi garipsiyor ama bu ilk defa yaşanmış bir hadise değil. Biz barış huzur istiyorsak mutlaka bizden farklı düşünen insanlarla da oturup konuşabilmeliyiz. Kılıçdaroğlu, ‘helalleşme’ ile Ecevit’in bir adım önüne geçti diyebiliriz. Bu söylem Türkiye'de barışın ve huzurun tesisi için çok önemli bir söylem ve adımdır. Kılıçdaroğlu, partisinde de dirençle karşılaşmıştı ama bunu da aştı. Muhafazakarlar CHP’ye oy vermez, kanaati düne nazaran zayıfladı." Cumhurbaşkanı adayı"Parlamenter sistemde koalisyonlar hep seçimlerden sonra olur. Çünkü bir meclis aritmetiği oluşur. Buna göre de görüşmeler yapılır ama bugün o şansımız yok. Bugün önceden bu ittifakları sağlamaya mecburuz. Bugünkü seçimde seçilecek kişi tam yetkili bir cumhurbaşkanı olacak ancak şifahen biz görüşmelerde onunla bir mutabakat sağlarız ve cumhurbaşkanı adayı kim olacaksa ondan bir taahhüt bekleriz. Cumhurbaşkanı adayı seçimden sonra şu hususlara riayet edeceğim diye yazılı bir taahhütte bulunmalıdır” Erken seçim ihtimali"Erken seçim mümkün ama zayıf bir ihtimal, böyle bir karar alınırsa bundan sonraki hamlelerimizi biraz daha sıklaştırmamız gerekiyor. Tayyip Beyin kamuoyunu yakından takip ettiğini ve AKP’Y’ye teveccühün durumuna göre bir karar vereceğini düşünüyorum. Tayyip Bey kendisini seçim atmosferine soktu ama alınan kararların vatandaş üzerindeki etkisini ölçüyor, geriye gittiğini görürse erken seçim kararı alabilir. Muhalefetin desteği düşme eğiliminde ise seçimi erken yapmak için bir gerekçe yok. Önümüzdeki aylarda bunu göreceğiz." |