CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Ağrı’da esnafın ve yurttaşın sorunlarını dinledi. Ağrılı iki çocuk babası genç, işsiz olduğunu belirterek, “Eşimle boşanma aşamasına gelmişim ben. Çalışamıyorum, boşum. İş bulamıyorum. İş vermiyorlar. Akşam benim çocuklarım meyve istiyor. Cebimde 1 lira yok, evime meyve götüreyim” dedi. Bir yurttaş ise “Vallahi yaşadığıma pişman oldum. İki tane çocuk var. Yaşadığıma bin pişmanım. Bir an önce ölsem bunda iyidir” diye konuştu. Eşi yurt dışına giden bir kadın da “Çalışmıyorum. Eşim de çalışmıyordu, yurt dışına gitti” dedi.
Veli Ağbaba ve beraberindeki CHP heyeti, Ağrı’da girdiği bir lokantada yemek yiyen çitçilerle karşılaştı. Bir çiftçi, Ağbaba’ya girdi maliyetlerinden şikâyet ederek, “İşlerimiz kötü. Mal satılmıyor. Samanın kilosu bin 200 lira” diye konuştu. Bir diğer çiftçi ise “Un olmuş 280-300” diye arkadaşını tamamladı. Saman fiyatından şikayet eden çiftçi, “Kepek 95 lira. Biz mala bakamıyoruz” diye ekledi.
Ağbaba, lokantacıya da işlerini sordu. Lokantacı, “Daha kömür almamış bir sürü gariban var. Adam daha kömür almamış. Eksi 20-30 derece. Vatandaşı düşünen kimse yok. Herkes kendi çıkarının cebinin peşinde. (Yemeğe) Zam yapamıyoruz ki işte. Zam yapıp kimden alacağız? Kim yiyecek? Böyle giderse esnaf hep kapatır” diye konuştu.
Lokantacı, bazı ürünlerin kara borsa olduğunu, aldıkları 10 liralık tabağın 20 liraya çıktığını belirterek fiyatların sürekli değiştiğini aktardı. Lokantacının ortağı ise girdi maliyetlerini yemek fiyatlarına yansıtamadıklarını kaydederek, “Geçen yıl da çorba 7 liraydı, bu yıl da 7 lira. Biz yansıtamıyoruz. Biz fiyatlara yansıtamıyoruz. Yansıtsak kim gelecek ki” dedi. Lokantacı ise fırıncıların ekmek çıkarmadığını belirterek, “350 lira unun torbası. Adam ne yapacak. Ağrı gibi bir yerde bir ekmek 2,5 lira, 3 lira olursa kim alıp yiyecek” diye vurguladı.
Bir telefoncu ise yurttaşların dolardaki yükseliş nedeniyle fiyatına zam gelen telefonları alamadığını anlatarak, 30 liralık telefonun bile 350 liraya çıktığını vurguladı. Telefoncu, 23 bin liraya telefon olduğunu belirterek, “Iphone telefon olmuş 23 bin lira. Doğan SLX fiyatına ya. Vallahi adam, geçen gün arabanın arkasına ‘Iphone 3 ile takas edilir’ yazmış ya” dedi.
Bir fırıncı ise un, yağ ve kömür fiyatlarına sürekli zam geldiğini belirterek, “Bizim işimiz yağ, un ve şekerdir. Üçü de başını almış gidiyor. Bizde zam yok ama zamlı alıyoruz sürekli, şu anda zararına çalışıyoruz. Zam yapmıyoruz. Bir çuval una 200 lira, bir teneke yağa 250 lira geldi. Bir çuval şekere 125, 130 lira geldi. Vergi de başını almış gidiyor” diye konuştu. Fırıncı, sadece kendi BAG-KUR’unu ödeyebildiğini söyleyerek, “Bir kişininkini ödeyebiliyorum şu anda. Bin 500 liraya çıktı şu anda. Ödeyemiyorum” diye durumunu açıkladı.
Bir bakkal ise caddede dükkanı olmasına rağmen sermayeden yemeye başladığını kaydederek, “Sermayeyi de bitirdik. Sermaye denen bir şey kalmadı. Elimizde ne varsa, hepsini bitirdik. Eski kazanç da gitti. Nüfus da çok. Gelir yok, gider çok. 10 lira iş yapıyoruz, 50 lira masraf çıkıyor. Böyle sıkıntılarla karşı karşıyayız” dedi. Bakkal, dükkânın içerisini göstererek, mal alamadığını söyledi.
Ağbaba’ya dert yanan 2 çocuk babası bir genç ise “Evimize bir şey götüremiyoruz. Yeminle kafamıza sıkacağız. O duruma gelmişiz. Artık lütfen bu ülkeye bir el atın. Anamızı ağlattılar. Eşimle boşanma aşamasına gelmişim ben. Çalışamıyorum, boşum. İş bulamıyorum. İş vermiyorlar. Akşam benim çocuklarım meyve istiyor, cebimde 1 lira yok evime meyve götüreyim. Her gün zam üstüne zam. Lanet olsun böyle hayata. Böyle hayat, yaşanmaz hale girmişiz. (Boğazını göstererek) Artık buraya geldi” diye konuştu.
Ağbaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, muhalefetin işsizlik ve enflasyonu abarttığı yönündeki sözlerini anımsattı. Yurttaş, “Biz her şeyi biliyoruz. Millet, vatandaş bilmiyor mu? Siz mi abartıyorsunuz” diye karşılık verdi.
Yurttaş, Ağrı’dan 20 bin kişinin yurt dışına kaçtığını anlatarak, “Ben kaçmayı düşünüyorum ama imkanım yok. 150 bin lira istiyorlar. Ağrı’dan 20 bin kişi gitti” dedi.
Eşi kaçak yollardan yurt dışına giden kadın ise iki çocuğuyla beraber Ağbaba’ya sorunlarını anlattı. Kadın, geçinmekte zorlandıklarını belirterek, “Çalışmıyorum. Eşim de çalışmıyordu, yurt dışına gitti” diye konuştu. Ağbaba’nın “Kaçtı mı” diye sorduğu kadın, “Evet kaçtı” yanıtını verdi.
Bir kuyumcu ise “Manipüle edenler kazanıyor. Arabada nasıl kazanamıyorsak, bugün sattığımız şeyin yerini nasıl dolduramıyorsak aynı şekilde. Bir hafta önce bin liraya sattığım şeyi bugün bin 300 liraya geri alıyorum. Ticaret ve ekonomi bu kadar basitken bu kadar kötüye gitmemiz şaşırtıcı bir şey” dedi.
İplik satan bir esnaf ise piyasanın kötü olduğunu söyleyerek, “Müşterinin alım gücü yok. Geldiği zaman, 3-5 parça bir şey aldığı zaman poşete 200-250 lira, müşteri alamıyor. Durumu iyi olan insanlar alıyor ama orta halli olan insanlar alamıyor. O kadar kötü bir piyasa var ki Ecevit dönemine geri dönüyoruz. Zamla yatıyoruz, zamla kalkıyoruz. Memnun değiliz. Biz önemli değiliz, alt tabakadaki insanları düşünüyorum. Günlük 50-60 liraya çalışan insan gelip benden iki tane yazma alabiliyor, o para ile. 100 liraya çalışan 4 tane alabiliyor” diye konuştu.
AKP’ye oy verdiğini açıklayan esnaf, “Şu anda oyu değişmeyecek insan olarak şu an benim fikrim değişmiş. Hayatta maddiyata bakmıyorum, bu zamlardan sonra inanın ki artık bundan sonra ben de yeni bir insanı terci edeceğimizi düşünüyorum. Çünkü artık değişmesi lazım” diye ekledi.
Asgari ücretle tekstil atölyesinde çalışan iki çocuklu yurttaş ise anne ve babasıyla beraber yaşadığını, 8 nüfuslu evlerinde her ay bin-bin 500 lira borçlandıklarını söyleyerek, “10 bin lira ihtiyaç kredisi çektim. Onu ödemeye çalışıyorum bir yandan da. Aldığımız maaş ile kendi günlük geçimimizi yapamıyoruz” dedi. Yurttaş, asgari ücretin 5 bin lira olması gerektiğini belirterek, “5 bin lira rahat girmesi gerekiyor ki ancak geçimizi sağlayabilelim. Şu anda bir torba un alıyorsun 300 lira. Allah’tan evimiz kira değil de öyle geçimimizi sağlıyoruz” dedi.
Kaçak sigara satıcısı ise çatlamış ellerini Ağbaba’ya göstererek, “Bir sigaradan 44 ay cezaevinde kalmışsam sıkıntı yoktur” dedi. Ağbaba’nın “Geçimini sağlayabiliyor musun” diye sorduğu satıcı, “Vallahi yaşadığıma pişman oldum. İki tane çocuk var. Yaşadığıma bin pişmanım. Bir an önce ölsem bunda iyidir. Üç sene önce sakallarımda tel beyaz yoktu, yaşım 42. Bembeyaz, yorum sizin” diye yanıt verdi.
2 bin lira emekli maaşıyla evini geçindirmeye çalışan yaşlı yurttaş, “İş yok, güç yok. Her şey pahalandı. Milletin elinde sadece hırsızlık kaldı. Ne iş yapacak, neyle geçim yapılacak. Yedi tane nüfusum var. 2 bin lira maaşım var. 2 bin lirayı suya mı vereyim, cereyana mı vereyim? Zam da yok, bir şey yok” dedi.
Bir kuyumcu da hep zarar ettiklerini anlatarak, “Sattıkça zarar ediyoruz. Bozan da yok, alan da yok” diye altın fiyatlarının artışının kendilerine kar getirmediğini ifade etti. Bir yurttaş ise unun çuvalının 400 liraya, kömürün tonunun 4 bin liraya çıktığını anlatarak, “Ne yaparsanız yapın seçime gidin. Bizi kurtarın. Ölüyoruz açlıktan” diye konuştu.
Öğretmen çocuğu atanamayan yaşlı adam da eşiyle birlikte Ağbaba’ya sorunlarını anlattı. Yaşlı adam, 700 lira maaş ile 4 kişiyi geçindirmeye çalıştığını söyledi.
Bir esnaf veresiye defterini göstererek, veresiye sattığı ürünleri de yerine koyamadığını açıkladı. Esnaf, “Durum vahim, ekonomik olarak. Türkiye ekonomisi gidiyor, bir kişinin değil. Burada önlem olarak siz ne yapıyorsunuz” dedi. Ağbaba’nın “Dinlemeye geldik, çözüm belli” dediği esnaf, “Tamam özüm de Beyefendi inmek istemiyor” diye devam etti. Ağbaba, bunun üzerine “Sandık gelecek” karşılığını verdi. Esnaf da “Sandık (gelene kadarki) süre içerisinde, 1,5 yıl sonra esnaf burada duracak mı? Durmayacak mı? Senin beni bugün kurtarman lazım. Yarın sıra size geldiği zaman ben sizi kurtarmam. Yanlış anlamayın, sizin özelinizde değil. Burada hepiniz varsınız” diye konuştu.
Yaşlı bir adam ise emekli maaşıyla 6 kişiye baktığını belirterek, “Yetmiyor. Kömür olmuş 4 bin lira. Bin 500 odun olmuş. Yetmiyor. 2 ton alacağıma yarım ton almışım. 250 de odun almışım, alamıyorum” dedi.
Kaynak: ANKA