Ankara Congresium Merkezi. Sabah saat dokuz. Heyecanlı bir kalabalık kapıdan içeri giriyor. Birbirinden ideolojik olarak farklı altı partinin milletvekili, yönetici ve sempatizanları. Uzun süredir üzerinde çalışılan ortak metin açıklanacak. Gazetecilere ayrılan yere değil salonun en arkasına isim yazılmayan koltuklara yöneliyorum. Oradaki nabız daha önemli. Önümdeki koltukta CHP Kadın Kolları’ndan temsilciler var. Onların önünde Saadet Partisi Kadın Kolları. Sahneyi arkalarına alıp Millî Görüş’ün, Necmettin Erbakan’ın baş parmağıyla yaptığı simge işaretle fotoğraf çektiriyorlar.
Yanıma CHP il başkanlarından biri oturuyor. Sağ arkamda sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan bir kişi var. İyi Partili gençler Meral Akşener’e yoğun tezahürat yapıyor. DEVA da Gelecek de benzer şekilde alkış alıyor.
Ancak birbirinden farklı görüşteki bu insanların aynı tepkiyi verdikleri, aynı coşkuyla ismi değil, gelecekle ilgili önerileri alkışladığı anlar var.
240 sayfalık Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde öne çıkan vaatlerden salonu ortak kesen dertler bunlar aynı zamanda.
Mesela adalet…
Mesela liyakat…
Mesela yoksullukla mücadele…
Mesela yolsuzlukla hesaplaşma…
Mesela Cumhurbaşkanlığı’nın yeniden Çankaya Köşkü’ne taşınması…
Mesela Cumhurbaşkanı’nın çok sayıda uçağının satılıp yerine yangınlara müdahale uçakları alınması…
Mesela yurtdışına kaçırıldığı söylenen paralarla ilgili ‘mal varlıklarını geri alma ofisi’nin kurulacak olması…
Mesela Atatürk Havalimanı’nın yeniden açılacak olması….
Mesela Kanal İstanbul Projesi’nin iptali…
Bunlar uzun uzun alkışlanıyor.
Titiz, uzun süren bir çalışma karşımızda. ‘Tek ses’ten ‘çok ses’e geçişin ipuçları. Dokuz başlık 2 binden fazla madde teker teker düşünülmüş, üzerine çalışılmış.
Ancak kritik eksikliler var…
Mesela metinde İstanbul Sözleşmesi yok.
Sözlü olarak (İyi Parti’li Ümit Özlale’nin sunumu) ifade edildi sadece.
Kürt sorununa dair bir bölüm yok.
Adı konmadan farklı bölümlerde ‘kayyum sisteminin değişeceğinden, vekilliğin düşürülmesinin ve parti kapatmaların zorlaşacağından’ bahsediliyor.
Cemevleriyle ilgili bir düzenlemeden bahsedilmiyor.
Ekonomide her konu var; emek-sendika neredeyse hiç işlenmemiş.
Kuvvetli bir laiklik vurgusu yok.
Eski adıyla Altılı Masa’nın, artık Millet İttifakı’nın çalışmasını sıradanlaştırmak değil amacım. Ancak çok önemli konularda, belki de cumhurbaşkanı adayı belli olduktan sonra eksikler tamamlanır.
Uzun ama katılımcıların büyük bir dikkatle izlediği toplantıyla ilgili ilk gözlemlerim bunlar…
Salondan ayrılırken yanıma yaklaşan bir katılımcı, “Ecevit-Erbakan ruhu yeniden” dedi. Not defterime kaydettim. Ama içinde milliyetçilerin de olduğu yeni ruhun daha da kapsayıcı ve elbette Ecevit-CHP / Erbakan MSP koalisyonundan çok daha işleyen bir ittifak olması gerekiyor.
Yoksa seçim kazanılır belki ama kırıklar onarılmayacak, yaralar iyileşmeyecek.
Zira sorun, devleti kimin yöneteceğinden çok bireyin ve toplumsal kesimlerin -başta demokratik hakları- kaybettiklerini nasıl yeniden kazanacağı.
Murat Sabuncu kimdir?Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı. Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı. En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor. Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var. |